3| Kağıttan Kalpler

15 1 0
                                    

O günden sonra arkadaşlığımız ilerledi. Sen vaktinin çoğunu hala okulun erkekleriyle geçiriyordun ve ben de okuduğum serinin üçüncü kitabını bitirmek üzereydim ama bazı minik anlarda, örneğin markete giderken, birbirimizi arayıp birlikte gitmeyi alışkanlık haline getirmiştik.

Seni o kadar çok sevmeye başlamıştım ki, gülüşünde yıldızları görüyordum artık Namjoon. Sürekli aklımda dolanan bir cümle vardı ama ne seslice dile getirebiliyordum, ne de doğru olduğuna inanıyordum.

Birbirimizi anlıyorduk, sanki kısa sürede en yakın arkadaş olmuştuk.

Arkadaşlığımız mükemmeldi, ta ki mezuniyet gecesine kadar.

Dediğim gibi sene boyunca asosyal davranmıştım. Sıra arkadaşım dışında rehberime kayıtlı kimse yoktu bile. O yüzden baloya gitmeyi aklımın ucundan geçirmemiş ve o geceyi blogumda çevre kirliliği ile ilgili bir deneme yazmaya ayırmıştım.

Saat akşamın sekizine yaklaşırken odanın perdelerini açtığını gördüm. Anında yatağımda uzandığım yerden doğruldum ve üstümü başımı düzelttim. Tekrar leptopumdan yazı yazmaya devam edecektim ki bana bakarak defterini gösterdiğini gördüm.

Üzerinde takım elbisen vardı. Bu gece gidiyor musun?

Yere eğilip yatağımın altında tuttuğum defteri çıkardım ve cevabı karaladım. Hayır, evdeyim

Suratını astın ve defterin diğer sayfasını gösterdin. Keşke gelseydin!

Burukça gülümsedim ama sen gülmedin. Sonra tekrar bakmadan ceketini omzunun üstünde tutarak odadan çıktın ve ışığını söndürdün.

O an bu fırsatı değerlendirmem gerektiğini düşündüm. Arkandan bakarken istemsizce kalbimin atışları hızlanmaya başladı ve saçımdaki tokayı çıkardım.

Gidecek ve sadece senin için gidecektim.

Uzun zaman sonra ilk defa makyaj kutumu açtım, dolabımı karıştırdım ve gerçekten içimden gelerek hazırlandım.

Organizasyonun okulun ilerisindeki restorantın bahçesinde yapılacağını duymuştum. İyice hazırlanıp odamdan çıkmak üzereyken durdum.

Yatağımın üstündeki defterin sayfalarını çevirdim ve sana yazdığım ama hiç gösteremediğim sayfayı kopardım.

İşim bitince hızlıca alt kata indim, anneme baloya gitmeye karar verdiğimi söyledim ve beni bırakmak için dünden hevesli olması işime yaradı, on beş dakika sonra Wonderstruck yazılı restorantın beyaz güllerle süslü kapısından içeri giriyordum.

Gözlerim dört sene boyunca her gün gördüğüm ama artık görmeyeceğim insanların üzerinde dolaşırken, aslında aradığım tek kişi vardı.

Beni gören insanlar muhtemelen ilk defa gözlüksüz ve elbiseyle gördükleri için kenara çekilip merakla fısıldaşırken, nihayet seni gördüm.

Göz göze geldiğimizde şaşkınlıkla güldün ve bana doğru ilerledin. Hiçbir şey demeden evden çıkarken aldığım kağıdı minik çantamdan çıkardım ve açtım.

Sen de aynısını yaptığında gözlerim doldu.

Seni seviyorum.

Etrafımızda kimse yok gibiydi, sadece karşımda sen vardın ve yaşadığım en sihirli andı. Aramızdaki üç adımlık mesafeyi kapatıp yanına geldim. O an ilk defa sana doyasıya sarılırken ve ilk defa dudaklarımız buluştuğunda nihayet aklımda dolanan o cümle gerçek oldu.

Sen bana aittin, sevgilim ❤️

*Son.*

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
You Belong With Me | namjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin