§ 1 §

43 18 2
                                    

Nice

Gökyüzü onlara inat her zamanki halinden daha kararmış, görüşlerini zorlaştırıyordu. Yıllar önce mavi olduğu düşüncesi yüzünde alaycı bir tebessüm oluşturuyordu. Eğer gerçekten öyleyse bir kez olsun görmek isterdi. Ama burası artık hikayelerdeki o dünya değildi. Oradan daha acımasız, daha kanlı ve daha ölümcüldü.

Etrafa bakındığında diğerlerinin hala bir şeyler bulmaya çalıştıklarını görünce oturmuş olduğu kayadan kalkıp aşağı atladı. Taylor'ın etrafta olmadığını fark ettiğinde ofladı. Ne bekliyordu ki? Onun gerçekten geleceğini düşünmemişti bile. Sığınakta bıraktıkları şeytanın aksine savaşmaktan nefret ederdi. Kendi kendine güldü. Gerçekten hiç benzemiyorlardı. Diğerlerinin yanına doğru yürümeye başladığında birinin ona seslendiğini duyunca ona döndü.

- Nice!

Koşarak yanına gelene kadar sessizliğini korudu.

- İyi misin?

Adam elleri diz kapaklarında, dizleri hafif bir pozisyonda nefesini düzenlemeye çalışırken kafasını salladı. Biraz olsun nefes alabildiğinde ise konuşmaya başladı.

- Adamlar bir bilge sığınağı keşfettiler. Nehrin ileri tarafında. Yaklaşık bir kilometre uzakta.

- Öncü birliğe söyle yola çıksınlar. Diğerleri de hazırlanmaya başlasın, hemen arkalarında olacağız.Biz gelene kadar içeri girmesinler sadece keşif yapsınlar.

- Anlaşıldı.

Adam koşarak gidip sözlerini diğerlerine ilettiğinde herkesi bir telaş kaplamıştı. İnsanlar sağa sola giderken aradığı kişinin yanından geçmesiyle kolundan tutup durdurdu.

- Neredeydin? Ve şimdi nereye gidiyorsun?

- Sığınakla irtibat kurulmuyor. Kontrol edeceğim.

- İrtibat kurulamıyor derken..

Arkadaşının yüzüne baktığında endişelendiğini açıkça anlıyordu. Gülümsedi.

- Merak etme. Mia güvendedir. Ona kolay kolay bir şey olmaz.

- Sorun o değil. Orada çocuklar da var.

Genç kaşlarını çatarken gözleri büyüdü.

- Lanet olsun! Çocukları bilgenin tekiyle tek başına mı bıraktın Nice?

- Buraya getiremezdim değil mi? Ayrıca o bilgeyle anlaşmamız var. 

Genç geri geri giderken başını iki yana sallayıp uzaklaşmaya başladığında Nice'ın kaşları kalkmıştı. Çocukları bilgeyle baş başa bırakmamışlardı. Çocukları bir bilgeyle ve Aisa ile baş başa bırakmışlardı. Tylerla Aisa'yı henüz tanıştırmamıştı. Daha doğrusu gerek görmemişti. Yinede umarım Tyler zamanında yetişebilirdi. Az önce oturduğu kayanın üzerine çıkıp bağırdı.

- Hemen gidiyoruz. Hadi!

 Son zamanlarda sorun çıkarmadığına güvenmişti .O bacak kadar kız hem en büyük silahları hem en büyük zayıflıkları hem de kardeşi gibiydi. Kişiliğinin de pek ahım şahım olmadığını göz önünde bulundurursak en çok dikkat etmesi gereken kişiyi birkaç veletle ve lanet moruğun tekiyle baş başa bırakmıştı. Çocukların hoş olmayan bir şeye şahit olabilme ihtimaliyle sıkıntılı bir nefes verip kafasını sonsuz karanlığa çevirdi. 

Gerçekten.. Siyah onu boğuyordu.

MORTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin