taehyung çalan kapıyla birlikte hızla yerinden kalktı. kapıyı açmadan önce aynada son bir kez kendine baktı, saçlarını dağıttı ve alnına düşen birkaç tutamı beceriksizce üfleyerek geriye itmeye çalıştı. zilin yeniden çalmasıyla aynada kendisine bakmayı bırakıp kapıyı açtı.
jeongguk'a gelirken bir şey almasına gerek olmadığını söylemişti ama Jeongguk onu dinlememiş ve iki şişe bira almıştı. poşeti elinde sallarken taehyung çok geçmeden sevgilisini içeri çekti ve dudaklarını Jeongguk'un dudaklarına bastırdı.
her gün onu görüyor, sarılıyor ve öpüyor olsa da onu özlüyordu. dudaklarını sevgilisinden ayırdı, ellerini jeongguk'un ince beline yerleştirdi ve onu içeri soktu. "sen delisin taehyung." taehyung yanıt vermedi, sadece gülümsedi.
beraber içeri geçtiklerinde jeongguk'un gözü etrafa saçılmış pizza kutularını buldu. anlaşılan taehyung evde tekken fazla dağınıktı. taehyung mutfağa giderken jeongguk ise dağılmış pizza kutularını toplayıp mutfağa, taehyung'un yanına gitti.
"çok dağınıksın taehyung. annenler geri geldiğinde evi böyle görürlerse sağlam bir azar yersin." jeongguk'un uyarı içeren sesine karşın taehyung gülümsüyordu. kafası yerindeydi, sadece jeongguk'un sesi onu gülümsetmek için tek başına yeterliydi.
gülen taehyung'u gören jeongguk kaşlarını çattı. sevgilisinin onu ciddiye aldığını düşünmüyordu ve bu sinirlenmesine sebep olmuştu. "tae beni ne zaman ciddiye almayı düşünüyorsun?" diye sormasıyla taehyung arkasını döndü ve elleri jeongguk'un belini buldu. onu kendine çekerken gülümseyi kesmiyordu.
"Jeongguk özledim seni." aralarında tek nefeslik bir mesafe kalmıştı ve taehyung ne kadar bundan memnunsa jeongguk da bir o kadar rahatsızdı. taehyung'u seviyordu ama o an nedenini bilmediği bir şey yüzünden ona kızgındı. "taehyung film izleyelim hadi."
taehyung sevgilisinin cümlesiyle belindeki ellerini çekti. "sen salona geri dön, ben mısırı kaseye koyup geliyorum." jeongguk salona geri dönerken o gece taehyung'a uymayacağına dair kendine söz veriyordu. iradesine sahip çıkmalı ve bir delilik yapmamalıydı.
taehyung mısır kasesi ile salona döndüğünde ortadaki sehbayı oturdukları koltuğa yaklaştırdı ve jeongguk'un getirdiği biralar ile mısır kasesini sehbaya bıraktı. bilgisayardan rastgele bir film açtıktan sonra jeongguk'un yanına oturdu ve başını sevgilisinin omzuna bıraktı.
Jeongguk, taehyung için yaratılmış gibiydi. güzel elleri, ince beli, yumuşak saçları... taehyung'a göre jeongguk'un ellerini yalnızca o tutabilir, belini yalnızca onun elleri sarabilir ve saçları arasında dolaşan el yalnızca kendi eli olabilirdi. kıskançlığından ya da jeongguk'u kendine ait hissettiğinden değildi bu düşüncesi, sadece birbirleri için yaratıldıklarını düşündüğündendi.
iki saatten fazla süren filmin sonunda mısır kasesininin ve bira şişelerinin dibini görmüşlerdi. jeongguk'un esnemesiyle taehyung sevgilisine döndü ve omzunu dürttü. "hadi gel uyuyamaya gidelim."
aslında taehyung'un o gece için daha farklı planları vardı ama pek gerçekleştirebilecek gibi duymuyordu. jeongguk zorlukla ayağa kalktığında zorlukla attığı birkaç adım sonrasında ayağının takılmasıyla yere düşecekti ki taehyung kolundan yakaladı. jeongguk'a destek olarak kendi odasına ilerlerken birkaç kez o da sendeledi. birayı fazla kaçırmış olmalıydı.
odasının kapısını boşta kalan eliyle açtı ve ayağıyla iterek içeri girdi. jeongguk'u çift kişilik yatağına yatırırken jeongguk'un onu kendisine çekmesiyle üstüne düşmüştü.
"jeongguk ne yapıyorsun?" diye sordu gözlerini kırpıştırırken. jeongguk sarhoş olmuş olamazdı değil mi? ama olmuştu.
taehyung'un sorusunu yanıtsız bıraktı, sadece gülümsedi. "taehyung seni çok seviyorum." dedi kıkırtılarının arasında. bu taehyung'u güldürdü. "ben de seni seviyorum güzelim."
Jeongguk kıkırdamaya devam ederken onu izleyen sevgilisine "beni öp." deyiverdi. taehyung uğuldayan kulaklarıyla bir an yanlış duyduğunu düşündü. jeongguk sarhoştu, böyle bir şey yapması yanlış şeyler doğurabilirdi. fakat kimin umurundaydı ki? yaşanabilecek yanlış şeyleri umursamadı taehyung ve sevgilisinin dudaklarına asıldı.
jeongguk'un kasıklarının üstüne oturduğunda jeongguk dudaklarının arasından bir inleme bıraktı odaya. taehyung sevgilisinin dudaklarından ayrıldı ve boynunu öpmeye başladı. eş zamanlı olarak jeongguk'un gömleğinin birkaç düğmesini açıp gömleği omuzlarından sıyırdı. dişlerini acımasızca jeongguk'un boynuna geçiriyordu. emiyor ve sert öpücükler bırakıyordu. jeongguk ise taehyung'un altında kıvranıyordu. taehyung ona sürtündükçe alt taraflarında işler hiç yolunda gitmiyordu.
dudakları arasından dökülen inlemeyle kendini taehyung'a bastırırken salondan duyduğu sesi umursamadı, aynı şekilde taehyung da. fakat "taehyung!" sesi evde yankılandığında taehyung dudaklarını Jeongguk'un boynundan çekmiş ve üstünden kalkmıştı.
"abim."
"ne?"
jeongguk zorlukla doğruluğunda şaşkınlıkla taehyung'a bakıyordu. "taehyung odanda mısın?" yaklaşan ses ile ikisi de ne yapacağını bilemezken taehyung anlık verdiği kararla kapısını kilitlemişti.
jeongguk'un yanına geri döndüğünde onun ellerinden tutarak kaldırdı. "güzelim junmyeon'un neden geldiğini hiç bilmiyordum ama sen kısa bir süre dışarda bekle, ben halledeceğim." dedi uzun penceresini göstererek. daha sonra gözleri jeongguk'un alt taraflarında duraksadı. "onu da halledeceğim." jeongguk bir şey demedi. yakalanmaktansa birkaç dakika dışarda beklemeyi yeğlerdi.
taehyung perdesini geriye çekerek uzun penceresini açtı. jeongguk gömleğinin açık düğmelerini iliklerken görünmeyeceğini düşünerek pencerenin en uç noktasına gitti. hava soğuktu fakat taehyung'un abisine de yakalanmak istemiyordu.
aradan geçen birkaç dakikanın ardından pencerenin açılmasıyla irkildi jeongguk ama taehyung'u görmesiyle rahat bir nefes verdi. "hadi gel içeri." jeongguk yavaş adımlarla içeri geçtiğinde kendini tekli koltuğa attı. siyah saçları dağılmış ve alnına dökülmüştü. alt tarafındaki ağrı yüzünden huzursuzdu ve acı çekiyordu.
önünde diz çöken taehyung ile kaşlarını çattı. taehyung'un elleri fermuarını bulduğunda titrek bir nefes aldı. "taehyung?"
"hm?" taehyung yavaşça fermuarı indirirken jeongguk kadar kendisi de acı çekiyordu. jeongguk, taehyung'un pantolonunu kolaylıkla çıkarması için kalçasını havalandırdığında taehyung sevgilisinin baksırını da indirdi. jeongguk üşüyordu, taehyung ise... taehyung cayır cayır yanıyordu.
jeongguk'un penisinin ucuna üflediğinde sevgilisinden ufak bir inleme duydu. "junmyeon içeride, sessiz olmalısın güzelim." dedi ve ellerini jeongguk'un penisine sardı. ellerini hareket ettirirken jeongguk ses çıkarmamak için kendisi kasıyordu. hissettiği baskı ile daha fazla dayanamadı ve kısık bir inleme bıraktı odaya. taehyung alttan jeongguk'a bakarken, jeongguk ellerini koltuk başına koymuş sıkıyordu.
taehyung dilini jeongguk'un penisinin etrafında döndürürken jeongguk'un elleri taehyung'un saçlarını buldu. jeongguk sevgilisinin kafasını kendine bastırırken taehyung profesyonelce hareket ediyordu. "geliyorum." jeongguk'un uyarısını dikkate almadı taehyung, jeongguk'un penisini emmeye, ağzının içinde döndürmeye devam etti.
Jeongguk ufak bir inleme eşliğinde boşaldığında taehyung ağzına gelen menileri yutmuş ve geri çekilmişti.
jeongguk yorgunlukla kafasını geri atarken taehyung arkasını dönmüş ve jeongguk'un bacaklarına yaslanmıştı.
o gece jeongguk kendisine verdiği sözü tutamamıştı ve işin garip yanı bundan pişmanlık duymuyordu.
o gece için ikisinin planları da faaliyete geçmemişti fakat bu yaşadıklarını ikisi de uzun bir süre unutmayacaktı.
++
iğrenç oldu iğrenç oldu iğrenç oldu iğrenç oldu ağlıyorum şu an biri beni öldürsün nolur
İlk defa böyle bi şey yazıyorum ilki de böyle kötü oldu ağlicam şimdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trouble maker, taekook ✔
Fanfiction- highschool au başbelasından başka bir şey değilsin