40- son

8K 468 109
                                    

Sahne arkasındaki oyuncular, sergileyecekleri oyun için son hazırlıklarını yaparken Jeongguk üzerindeki kıyafete, peruğuna ve yüzündeki makyaja iğrenerek bakıyordu. Kıskançlığı yüzünden böyle bir şeye sürüklenmişti. Pişman mıydı, emin değildi fakat oyunu batırmamak için elinden geleni yapacaktı.

"Çok güzel olmuşsun." Taehyung gülerek sevgilisinin yanına geldiğinde, Jeongguk kaşlarını çatarak baktı ona. Elbise üstünde güzel duruyordu, makyajı da oldukça iyiydi ama onun için sorun olan şey içinde bulunduğu kılık kıyafet değil insanların onu tanıyacağı korkusuydu. Ekiptekiler onu Jaehwa olarak tanıyordu, oyundan sonra okuldakiler de öyle bilecekti ve aynı anda hem Jeongguk hem de Jaehwa olmak oldukça zor olacaktı. Tanrı'ya şükür, yaz tatiline yalnızca bir hafta kalmıştı.

"Dalga geçme." demişti Jeongguk, huysuz bir sesle. Taehyung ise onu sinir etmek için gülmeye devam etmişti. "Birazdan oyun başlayacak, iyi şanslar öpücüğü ister misin?" Jeongguk başını salladı fakat sonra aklına makyajı geldiğinde gözlerini kocaman açmış ve "Olmaz!" diye çıkışmıştı.

Taehyung kaşlarını çatarak sevgilisine baktığında, Jeongguk bakışlarını farklı bir yöne çevirerek "Ruj sürdüm o kadar, ya dağılırsa? Onunla uğraşmak istemiyorum." demişti. Jeongguk'un bu cevabı Taehyung'un gür bir kahkaha atmasına sebep oldu.Taehyung birkaç tane adım attı, Jeongguk'un üzerindeki elbisenin eteklerine ayakları değene değin sevgilisine yaklaştı. Adım atmayı bıraktığında ise Jeongguk'un ellerini elleri arasına almıştı. Kafasını Jeongguk'un yüzüne yaklaştırmış, dudaklarını sevgilisinin al al olan yanaklarına dokundurmuştu.
Tüy kadar hafif bir öpücükten sonra geri çekilmişti.

"Oyundan sonra bize izin verecekler, bir şeyler yapalım mı?" Jeongguk başını sallayarak onaylamıştı Taehyung'u. Esmer olan yeni bir şey demek için yeniden dudaklarını aralamıştı ki Bay Lee'nin sahne arkasında yankılanan sesini duymuştu.

"Beş dakika sonra oyun başlıyor, herkes yerlerine!"

--

Oyunun son sahnesine geldiklerinde Jeongguk rol gereği kapattığı gözlerini aralanmış ve yanıbaşındaki Rahip'e dikmişti gözlerini.

"Ey yardımsever Rahip, efendim nerede?
İyi hatırlıyorum nerede olmam gerektiğini,
İşte oradayım. Nerede Romeo'm? " oyun boyunca sesini sabit tutmakta oldukça zorlanmıştı fakat şimdi, alıştığından mı bilinmez oldukça iyi iş çıkarıyordu.
İçeriden gelen seslerle Rahip konuşmaya başlamıştı.

"Sesler geliyor. Hadi kızım, gel, çık artık,
Bu ölüm, salgın ve doğadışı uyku yuvasından.
Karşı konuşamayacak kadar büyük bir güç
Tasarladıklarımızı altüst et. Gel, gel gidelim,
İşte kocan öldü, yatıyor koynunda,
Paris de öyle. Gel, seni yerleştireyim manastıra,
Kutsal Rahibeler arasına.
Bir şey sorma bekçi geliyor çünkü.
Gel hadi Juliet'ciğim. Gözüm kesmiyor
Daha fazla kalmayı burada."

"Git, git buradan hemen. Gelmeyeceğim ben." diyen Juliet ile Rahip onun yanından gitmişti.

Romeo'nun başuncundaki Juliet'in dikkatini Romeo'nun elindeki şişe çektiğinde yeniden konuşmaya başladı.

"Bu da ne? Canım sevgilimin avucunda bir şişe!
Demek ki, zehirden sevgilinin bu vakitsiz ölümü.
Cimri! Hepsini içmiş; bir damla bile
Bırakmadın demek kavuşabilmem için sana?
Öyleyse dudaklarından öperim,
Orada bir parça zehir kalmıştır belki;
Bir zamanlar hayat veren dudakların
Bu kez son versin hayatıma."

Cümlelerini bitirdikten sonra derin bir nefes doldurdu içine Jeongguk. Taehyung'un yüzüne doğru yaklaştırdı yüzünü. Kalbi deli gibi çarpıyordu. O an onları izleyen kişilerin varlığını unutmuş gibi, sanki sahnede yalnızlarmış gibi dudaklarını sevgilisinin dudaklarına bastırdı. Küçük bir öpücükten sonra ise geri çekildi.

trouble maker, taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin