Hızlıca içeri girdi Görkem.çocukların da hızlıca içeri girmesini sağladıktan sonra arkada kalan Alper'in geleceğini düşünerek kapıyı hafif aralık bıraktı.Sonra çocuklar kolay oynayabiksinler diye Emir'in odasına gönderdi hepsini.Görkem de hızlıca mutfağa geçerek dağınık bulduğu yerleri topladı ve çocuklar yorulup bir şeyler yemek istediklerinde verebilecek hazır atıştırmalıklar hazırlamaya koyuldu.O sırada da Alper mutfak kapısının orada dikiliyordu.Arkasını dönerek ona baktı biraz Görkem. Alper,yüzündeki hüzün ile kıza bakıyordu.Belli ki düşünmeden söylediği şeylerin can yakıcı olabileceğini çok sonradan fark edebilmişti.Alper'in pişmanlık akan gözleri Görkem' i tatmin etmiş olacak ki sanki az önce hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi. Bununla daha da kötü oldu.Çünkü Görkem'in kırılıp kırılmadığını anlamayacak kadar da kör ya da vurdum duymaz değildi. Olamazdı da zaten.
Hızlıca mutfaktan içeri girerek Görkem'in yanı başında durdu Alper.
"Görkem...Çok özür dilerim. Düşüneme...""Allah aşkına Alper. Kırıldığım ya da üzüldüğüm falan yok benim. On yıldır neler neler söylediler de aldırmadım. Düşünülmeden söylenen birkaç söz beni incitemez. O kadar kırılgan değilim. Kolay kolay incinmem. Ama yine de bunu düşünüp gelerek özür dilemen beni çok mutlu etti."
Gülümsedi Görkem.Ve bu defa gerçekten mutlu gibi duruyordu.Görkem gerçekten de güzel saklıyordu hislerini. Ama bunu yapmak için haklı sebepleri vardı. Bu sebeplerin başını çeken kişiyse biricik küçük kardeşiydi. Derin bir nefes aldı ve işlerine kaldığı yerden devam etti.
Alper de onu izliyordu. Görkem, kardeşi ve onun arkadaşlarına kurabiye yapıyorlardı.Alper,
"yardım etmek istiyorum. Ne yapabilirim?"
"Gerçekten mi?"
"Sence şaka yapar gibi bir halim mi var?"
"Ne bileyim ben?"
"Hadi söyle de yardım edeyim.benim kardeşlerim tam bir yamyamdır. Haberin olsun. Yoruldukları zaman pek yanlarında olmak istemem.ellerinde olsa beni bile yer onlar..." diyerek güldü. Görkem de güldü bu dediğine."Bence kardeşlerin çok tatlı. Yani bana parkta o kadar uysal davrandılar ki buna şaşmamak elde değil."dedi gülerek.
Alper,sanki dünyanın en tuhaf varlığı karşısındaymış gibi baktı Görkem'e.
"Uysal mı ?" Dedi Alper.
"Beni elimden tutup çekiştirmeye başladılar parkta birden gelip.ne olduğunu sorduğumda da eğer arkadaşının evine onları götürmezsem onları cami avlusuna bırakmaya çalıştığımı söyleyecekşermiş.yalana bakar mısın lütfen? Bu mu uysallık?" Dedikten sonra gülmeye başladı.
Görkem ise hayretle onu izliyordu.
"Gerçekten mi?" Diye sormadan edemedi.İki gencin kahkahaları mutfağı doldururken birçok şeyden soyutlanmış durumdaydılar. Öyle ki mutfak kapısının gerisinde saklanarak onları izleyen kardeşlerinden bile habersizlerdi.
Kafasını salladı Alper. "Kardeşlerim birer canavar"ve bu sözlerin ardından bir gülüşme daha... Üç çocuk öylece mutfağın kapısının ardından gizlice Görkem ve Alper' i izliyorlardı. Ve kendilerince seviniyorlardı. Çünkü onlar ne kadar iyi anlaşırsa bu üç çocuk da o kadar buluşup oyun oynayabileceklerdi.Tamam ama bunun için bu iki gencin daha fazla bir araya gelmesi gerekliydi. Bu iş de üç küçük çocuğa düşüyordu.