2. bölüm

10 2 0
                                    

medyada Alper var.umarım beğenirsiniz.düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim.iyi okumalar hepinize😘😊😊❤❤

Üç kişilik bir kahvaltı hazırlamıştı Görkem babası ve kardeşine.Düne göre bu gün daha sessizdi.Iki kardeşin gözleri de babalarındaydı.Emir henüz annesinin yokluğunu o kadar fazla hissedemiyor da olsa babasının üzüntüsünü anlıyordu. Ve olabildiğince sessiz bir şekilde yemeğini yiyerek babası ve ablasını izliyordu.Emir'e göre bu üzüntü ve keder fazlaydı.Tamam! Onun da annesiydi ama insan hiç görmediği bir kadın için ne kadar üzülebilirdi ki? Onun şu anki durgun olmasının tek sebebi ablasının hissettiği anne özlemi ve annesinin bu özel günde yokluğundan dolayı oluşan hüznüydü.
Emir,annesini bilmiyor olabilir ama anne yerine koyduğu bir ablası vardı ve onun yüzündeki her değişim kendisi için önemliydi.Doğduğundan bu yana ona annelik yapan bir ablaya sahipti ve ablasının üzüntüsüne her dakika -bazen anlayamasa da- canı yanıyordu.Ablası Görkem'e fazla bağlıydı Emir ve bunu iki kardeş gibi babaları da biliyordu.Görkem'in küçük yaşta kaybettiği annesinin yerine geçerek kardeşini büyütmesi ve karısı Çiğdem'in ölümüyle sarsılan ve kendini bir süre her şeyin oluruna bırakan babasına göz kulak olarak kendisini ve kardeşini hatırlatarak hayata döndürdüğünü asla unutamıyordu babaları.Görkem her zaman gülümser ve sanki hiçbir şeyi kafaya takmıyormuş gibi davranırdı.Ama babası buna inanmıyordu.Kızı sadece kardeşi ve babasına liman olabilmek için güçlü ve yıkılmaz olmaya çabalıyordu.Şu an da bile anlıyordu babası kızının ne derece zorlandığını.Adamın aklı birden eskiye ,karısının mezarına defnedilişi geldi.O kadar çok ağlamıştı ki karısının onu yalnız bırakmasına,çocuklarını çaresiz bırakışına...orada saatlerce ağlamıştı.Kızı ise kucağında iki gün önce doğan kardeşinin kundaklı bedenine sarılmış vaziyette babasının yanında ifadesiz bir şekilde annesinin mezarını nasıl kapattıklarını izlemişti.Kızını ölen annesi için ağlarken hiç görmemişti.Hep içine atmıştı üzüntüsünü de ne babasına ne de kardeşine yansıtmamıştı.Karısının mezarının başında ne kadar kaldıkları hakkında hiçbir fikri yoktu.Tek hatırladığı kızının,artık gitmeleri gerektiğini çünkü kardeşi Emir'in üşüyeceğini söylemesiydi.Işte o gün konulmuştu Emir'in ismi ablası tarafından.Çünkü anne ve babası isim için çocuğun doğmasını beklemek istemiş ve bu yüzden de hiç isim düşünmemişlerdi. Beklenen an gelmiş ve çocuk doğmuştu ama bu defa da karısı Çiğdem gitmişti.O dakikadan sonra ne çocuk kalmıştı aklında ne de verilecek isim... Görkem de aklına ilk gelen isim ile seslenmiş kardeşine. Kim bilir o gün belki de annesinin mezarına öyle donuk bir ifadeyle bakmasının tek sebebi kardeşine vereceği isimi düşünmesiydi.Annesine danışıyordu belki...

Bu ve bunu gibi pek çok düşünce eşliğinde yaptılar kahvaltılarını.Babaları artık işe gitmeliydi bu yüzden kızına bir miktar para bırakarak gitmişti.Görkem de masayı topladıktan sonra kardeşinin üzerini değiştirerek parka gidebileceklerini söylemiş ve Emir'in sevinç çığlıklarıyla kulaklarını şenlendirmesine izin vermişti.bu günü kardeşine ayıracaktı Görkem.Belki annesi mutlu olurdu.Emir'e giydirdiği temiz kıyafetlerin ardından kendisi de kardeşiyle uyumlu olmak için kardeşi gibi mavi bir pantolon ve üzerine de su yeşili bir t-shört giymişti.Görkem babsına haber verdikten sonra da evden çıkıp parka gittiler.Emir'i kolayca arkadaş edinebilsin diye yanından ayrılarak karşıldaki boş banka oturdu.Ardında da kardeşini ve diğer küçük çocukları izlemeye başladı.Kardeşi birçok çocuğun oynadığı alanda birbirine çok benzeyen iki çocukla oynuyordu ve de çok mutlu görünüyordu.Kardeşinin yüzündeki gülümsemeyle birlikte gülümsedi ve üç çocuğu seyre daldı.Birlikte kaydıraktan kaydılar,salıncakta sallandılar ve gidene kadar da oradan oraya koşturup durdular.Görkem saate bakarak ayağa kalktı.Yeni edindiği iki arkadaşıyla oynayan Emir'in yanına gitti.
"Bir tanem.Artık eve gitme vakti.Ödev yapmam gerek."
"Ama abla ben çok eğleniyorum.biraz daha kalsak olmaz mı?"
"Olmaz ablacığım.ama söz yarın okuldan sonra yine geliriz."
"Arkadaşlarım da benimle gelebilir mi?"
Görkem,kendisinin ne diyeceğini heyecanla bekleyen iki çocuğa baktı.
"Ama izin almaları gerek.O zaman gelebilirler."
İki çocuk da başlarını sallayarak uzaklaştılar ve birkaç dakikanın ardından yanlarında genç bir çocukla geldiler.Görkem onların gelişini izliyordu ve gülmemek için kendisini çokca zorluyordu.Gördüklerine de gülmemek gerçekten zor olurdu zaten.Fazlasıyla uzun boylu bir genç adamı iki çocuk iki elinden tutmuş sürüklercesine yanlarına geliyordu.Çocuklara zorluk çıkartmamak için eğilen genç adamın yüzünde hayattan bezmiş bir ifade vardı.Hızlıca yanlarına gittiklerinde genç adam doğruldu ve Görkem ile kendi kardeşlerine ne olduğunu anlamaya çalışırcasına bakıyordu.
Görkem tanışmak için çocuğa elini uzattı.
"Merhaba ben Görkem"
"Ben de Alper.Tanıştığımıza memun oldum."
"Ben de."
Görkem,Alper'in iki yanında durup onların konuşmalarını izleyen çocuları gözlerdi.
"Bu iki yakışıklı sizin tam olarak neyiniz oluyor?"
"Kardeşlerim.Berkin ve Berkan"
"Bu da benim kardeşim Emir.Çocuklar birkaç saattir beraber oynuyorlar ama artık gitme vakti.Ancak üçü de ayrılmak istemiyordu.Ben de eğer izin alırlarsa istedikleri gibi gelip oyunlarına devam edebileceklerini söyledim.Izniniz olusa tabi ki."
"Anneme sormam lazım"dedi Alpar de.telefonunu cebinden çıkarıp annesini aradı.
"Anne çok sevgili yapışkan kardeşlerim arkadaş edinmişler ve şimdi de onların evinde oyunlarına kaldıkları yerden devam etmek istiyorlar.İzin veriyor musun?"
Görkem,Alper'in annesiyle olan konuşmasından oldukca rahatsız olmaya başlamıştı.Ne kadar da değer bilmezdi.Kendisinin konuşabilecek bir annesi bile yokken o yanındaki annesine kaba kaba konuşarak annesinin kalbini kırıyordu.
En sonunda kapattı telefonu Alper.Görkem'e dönerek annesinin izin verdiğini söyledi.Sonra toparlanarak evin yolunu tuttular.Eve varmak üzereyken Görkem çocukarın onları duyamayacakları kadar geride kaldıklarında Alper'e annesiyle arasında geçen telefon konuşmasını hatırlatmak için konuşmaya başlar.
" Alper"
"Efendim?"
"Bir daha annene sesini yükseltme lütfen"
"Sana ne benim annem ile konuşma tarzımdan?"
"Yalnızca söylüyorum çünkü hiçbir şey geri alınmıyor zaman da..."
"Bana böyle nasihat vermeyi keser misin lütfen? Hem söylesene sen annen ile nasıl konuşuyorsun?"
Acı bir gülümseme sardı dudaklarını Görkem'in Alper onu izlerken.
"Ben annem ile konuşmuyorum çünkü..."
"Çünkü ?"
"Çünkü uzun zaman önce öldü.yani ben istesem de annem ile senin gibi konuşamam.Sen de üzme anneni.Belli etmezler ama çok kırılganlar onlar.Telafi edemeyeceğin şeyler yapma lütfen."dedi Alper onu izlerken.Görkem gözünden düşen bir damla yaşı hızlıca silerek önden giden çocuklara yetişti.yüzünde de akıtamadığı göz yaşlarıyla oluşturduğu bir gülümseme vardı.Kardeşi Emir'in elini tutarak onlarla bir yürümeye başladı.Alper ise öylece durmuş az önceki konuyu düşünüyordu.Görkem'in o aciz görüntüsü...nadir rastlanan bir andı kendisi için.Kısa süreliğine indirivermişti onca yıl inatla tuttuğu o kalkanlarını.Ilk defa...

aşk ölmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin