Bilinmezlik. Evet. Çoğu şeyi bilmeyişimiz. Bazen bilmediğimiz için hayıflandığımız bazen iyi ki bilmiyorum dediklerimiz bazen bilmek için can attığımız bazen de asla bilinemeyeceğini düşündüklerimiz.
Bilinmeyenler genelde hep merak edilir değil mi? Ne olduğunu öğrenmek için canla başla araştırır, çözmeye çalışırız. Tarihte ve günümüzde bu araştırmalarını sonuca bağlayıp kimsenin bulamadığını bulup ünlenen bilim adamları, matematikçiler, astronomlar... Uzayıp giden liste. Hepsi de bilinmeyeni bildiği(bulduğu) için ünlendi aslında. Peki ya bilindikten sonra? Bu bilgiyi yararına kullanıp kaynak, değerli sayan insanlar, bilinip(bulunup) değerinin kaybolduğunu düşünen insanlar ve kendine yararı dokunacağını düşünmediği hiçbir bilineni değerli saymayan insanlar. İlkine gelirsek onlara kıymet bilip elindekinin değerine bilenler mi demeliyiz yoksa hazıra konmuşlar mı? Muhtemelen çoğunluğumuz ilk seçeneği tercih eder. Çünkü bu bir bakıma öyledir. Var olan bilgiyi kullanıp yenisini bulmaya çalışandır. Değil mi? Sonuçta bilinmezi bulan da var olan diğer bilinenlerden yola çıkarak bir gizemi buldu. Peki ya bu listenin başı? Elinde hiçbir şey olmayan insan ilk bilinmezliği nasıl buldu? İşte bir bilinmezlik daha ...
Gelelim bilindiği için değerinin kaybolduğunu düşünen insanlar. Bir de onların tarafından bakalım olaya. Şöyle düşünüyor olabilirler mi? 'Her şey bilinene kadar değerlidir.' Herkesin bildiği bir şeyin farklı olan tarafı nedir ki? Muhtemelen böyle düşünüyorlardır. Herkes farklı olanın farklı olmanın peşindedir çoğunlukla çünkü.
Peki ya işine yaramadığını düşünen bilgileri değerli saymayan insanlar. Aslında çok ta haksız sayılmazlar öyle değil mi? Madem kullanmayacağı, işini görmeyeceği bir bilinen. Neden önemli olsun ki hayatında? Ama şurada bir hata yapıyor böyle düşünen insanlar. Hiçbir bilginin ne zaman işine yarayacağı da bilinmez çünkü . Şuan kullanmadığı bir bilgiyi ilerde çok önemli bir noktada kullanabilir belki.
Peki o zaman bu olaya daha eleştirel bakalım.
İlerde belki bu bilgiyi kullanırım diye her bileneni(bulunanı) bilmek zorunda mı? İşte burada bir tıkanıklık yaşıyoruz. O zaman ne yapmalı?
Benim bu konuya görüşüm şuan ve ilerde işime yarayacağını düşündüğüm her bilgiyi bilmeye çalışırım. Merak edip öğrenmek istediklerim de buna dahil. Çünkü dünyada şuana kadar tüm bulunmuş bilinmezlikleri bilmeye, öğrenmeye çalışmak tahmin ettiğimizden çok daha uzun sürebilir. Hatta belki ömrümüz bile bunlara yetmez. Çünkü şuan dünyanın bulunduğu konum itibariyle hızla yeni bilgiler ediniyoruz. Her alanda her konuda.
Peki bilineni günlük hayatında kullanmak. Aslında bubilgiyi kalıcı kılmanın bir yoludur. İstemli ya da istemsiz olarak yaptığımızbir davranışın sonucudur.