Episode twenty eight

33 6 29
                                    

Sun Hi

Aradan bir hafta geçmişti. MV çekimleri bitmiş. Son pratikleri yapıyorduk. Yarın ise şarkımız çıkacaktı. Heyecanlıydım. Ve hala korkuyordum. Gelecek yorumlardan. Şu an Hongkong'daki konserimizdeydik. BTS'in ise Seoul'de fan meetingleri vardı. Yarın buluşup işbirliğimiz için açılan kanala reaction çekecektik.

Taeri: Unnie! Unnie!
Sun Hi: Efendim.
Taeri: 5.seslenişimde ancak duydun. İyi misin ? Dalgın gözüküyorsun.
Sun Hi: Evet sadece şarkıyı ve MV'yi merak ediyorum. Acaba nasıl oldu?
Taeri: Bence çok güzel oldu. Ancak gelecek tepkilerden emin değilim.
Mi Sun: Taeri Sun Hi unnie hadi sahneye çıkacağız. Zaten son danslı performans sonra 'Limerence' var. Onu söyleyip bitireceğiz.
Taeri: Tamam geliyoruz.

Önce 'Shines'i sergilemiş sonra 'Limerence' ı söyleyip bitirecektik. Ancak şarkının son yerini söylerken fanlardan biri Ho Sook'un bacağına gelecek şekilde sert bir oyuncak atmıştı. Hadi ama bir günümüzde normal bitsin. Yanlışlıkla atılmış olabileceğini düşünüp -ki ben öyle olduğunu sanmıyorum- gülümseyerek ve fanlarımıza veda ederek sahneden inmiştik. Ho Sook ona atılan oyuncağı inceliyordu. Altında bir not buldu. Notta;

-Sizin gibi bir grup BTS ile şarkı çıkarmayı hak etmiyor. Ölmelisiniz. Peşinizde çok kişi var kendinize dikkat edin!

Ne istiyorlardı. Ne yapmıştık biz. Sadece şarkı çıkaracaktık. Bu kadar. Ho Sook'a notu yırtmasını söylemişti Min Jee. Ancak Ho Sook atmamış aksine kağıdı buruşturmadan büyük bir titizlikle katlayıp çantasına atmıştı. Neden böyle bir şey yapmıştı ki. Üzerimizi değiştirip Seoul'e gitmek için yola çıkmıştık. Yaklaşık 2,5 saat sonra Seoul'e varmıştık. Gece olmuştu herkes odasına gitmişti.

Sun Hi: Ho Sook neden o notu atmadın?
Ho Sook: Sadece saklamak istedim. Sonuç olarak nefret alacağımızı söylemiştim.
Sun Hi: Cidden bunun için mi suratını asacaksın. Hem hatırlamıyor musun daha neler neler söylemişlerdi bu hiç bir şey. Eğer suratını bunun için asacaksan seni gıdıklarım.
Ho Sook: Gıdıklayamazsın.
Sun Hi: Görürsün şimdi.

Dedikten sonra odanın içinde o kaçıyor ben kovalıyordum. Sonunda yakaladığımda gıdıklamaya başladım. İkimizde yorgun düştüğümüz için hemen uyumuştuk. Sabah kalktığımda başım çok ağrıyordu. Yataktan kalkmak istemiyordum. Gözlerimde benden izinsiz kapanıyordu. Ve ben gözlerimi açık tutamıyordum.

Ho Sook: Unnie günaydın.

Cevap verememiştim. Boğazım acımaya başlamıştı. Gözlerimi açmış ona bakıyordum.

Ho Sook: Unnie iyi misin?

Deyip yanıma gelmişti.

Ho Sook: Unnie yanıyorsun. Ne zaman üşüttün ki. Tamda gününü buldun ya. Neyse başka bir yerin ağrıyor mu?

Kafamı hayır manasında sallamıştım. Ho Sook diğer üyelere haber vermek için gitmişti. Bende üzerime daha çok örtecek beni sıcak tutacak şeyler arıyordum.

Kyung Mi: Sun Hi hem ateşin var hem de örtü altında mı bekliyorsun.

Deyip üzerimden örtüyü çekmişti. Ben örtüyü kendime doğru çekiyor o da kendine doğru çekiyordu.

Min Jee: Sun Hi unnie inat etme daha fazla ateşin çıkmasın.

Pes etmiştim. Örtüyü üzerimden çektikten sonra daha fazla üşümeye başlamıştım. Maknae Line gelip ilaç içirmeye çalışıyorlardı.

Sun Hi: *öksürerek* İyiyim ben.
Taeri: Evet unnie o yüzden öksürüyorsun ve gözlerini açamıyorsun.
Mi Sun: Unnie bak şu ilaçları iç sonra gerçekten çıkacağız odadan.

I NEED YOU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin