9/Dağınıklıktan mı bu halim?

1K 88 47
                                    

Arabayı park ettikten sonra aralarında hüküm süren sessizlikten rahatsız olarak bakışlarını Çağla'ya çevirdi Erdemir. Otoparkta, adamın kollarının arasında içini çeke çeke ağladığı dakikaların sonunda biraz olsun toparlanabildiğinde otele gitmek istediğini söyleyerek ayağa kalkmıştı. Canı ne kadar yanarsa yansın, henüz onu öldürecek yarayı almadığının bilincinde olan yenik ama mağrur bir kumandan edasıyla... Erdemir de onu otele götürmeyi teklif etmişti ve her nasıl olduysa – aslında adam kızın itiraz edemeyecek kadar bitkin olduğunun farkındaydı – bu isteği Çağla tarafından kabul görmüştü. Şimdi ise tuhaf bir sessizliğin içinde, kaçamak bakışlarla birbirlerini kolluyorlardı. Doğrusunu söylemek gerekirse adam, Çağla'nın bugün yapılacak toplantıya geleceğini düşünmemişti. Hatta bunun için, kızın oyuna ihtiyaç duyduğunu da göz önüne alarak onu ikna edecek birkaç yol dahi düşünmüştü. Ancak anlaşılan, etrafındaki insanların damarına basmak daha cazip gelmişti ki kız bugün, toplantıya katılmıştı.

Tabi sonrasında olanlar düşünüldüğünde...

Erdemir bir ailenin içinde büyümemişti. Kendi bildi bileli ona akraba olan insanların uzağında yaşamıştı. Yatılı okuduğu dönemlerde, tüm tatillerini okulda geçirmişti. Soğuk ve boş yatakhanenin kulakları sağır edecek bir sessizliği olurdu. Yılda bir kez, bir hafta, istenmeyen bir misafir olarak geldiği ev – Enver Arna'nın evi – onun için karanlık bir zindandan farksızdı. Bir süre sonra, yaşlı adamın gözüne battığını idrak edecek yaşa geldiğinde yani, bu kısa ziyaretlere de son vermişti. Dolayısıyla, adamın iyi bir aile hakkında ahkam kesmeye yetecek bir tecrübesi yoktu ancak Selma Ekmen'in yaptığının elle tutulur tarafı yoktu. Erdemir ruhunda, gördüğü şiddetin – elbette ki fiziksel değildi – derin çatlaklarını taşıyan bir adam olarak Çağla'nın canının nasıl yandığını, gururunun nasıl kırıldığını tahmin edebiliyordu.

Belki de kızı kendine bunca yakın hissetmesinin nedeni de buydu. Aynı yerden yara almış olmaları...

"Teşekkür ederim."

Çağla'nın sesiyle, bakışlarını daldığı yerden kaldırarak gülümsemek için beceriksiz bir çabanın içine girdi. "Rica ederim." Kızın, yeşili solmuş, ince bakışlarını önüne indirerek arabanın kapısına uzandığını fark ettiğinde hızla atıldı. "Yanında kalmamı ister misin?"

İlgisinin samimiyetini anlamak istercesine adamın yüzüne bakarken "Gerek yok," diyerek itiraz etti Çağla. Erdemir'in de bu otelde kaldığı aklına geldiğinde kaşlarını çatarak bakışlarını kaçırdı. Anlaşılan artık başka bir yerde kalıyordu. Onu yalnız bırakmak istememesinin altinda yatan nezaketi takdir ediyordu ancak... Adamı tanımıyordu. Dakikalarca göğsüne saklanıp ağlamış olabilirdi. Hatta Erdemir, kızın teninin incelerek sızlamasına neden olacak kadar şefkatli davranmış da olabilirdi ama yine de bir yabancıydı. "Teşekkürler."

Arabadan Erdemir'le aynı anda indiğini fark ettiğinde ses çıkarmadan adımlarını otele yönlendirdi. Lobiye kadar onunla birlikte gelmesinde herhangi bir sakınca yoktu. Döner kapıdan geçtikleri sırada Koray Derdiman'ı -Karan'ın babasıydı – fark etmesi, adımlarının sekteye uğramasına neden oldu. Anlaşılan, Karan'la sevgili olduklarına dair dedikodu adamın kulağına kadar ulaşmıştı. Ya da annesi adamı arayarak durumdan haberdar olmasını sağlamıştı. Geçen yıl yaptığı trafik kazasından sonra Koray Derdiman oğlunu apar topar yurt dışına yollamış, olup biten her şeyden Çağla'yı sorumlu tuttuğu için de Karan'ın  kızla görüşmesini yasaklamıştı. Ancak yasağı bir yılın sonunda Karan tarafından delinmişti. Çağla, ona kalacak bir yer ayarladığı için çocuğa hala mimnetttardı ancak babasıyla arasında sorun olmayı hiç istemiyordu.

Üstelik Koray Derdiman'a hak vermiyor da değildi. Karan'ın duygularının şiddetini fark ettiği ilk an, ondan uzaklaşması gerekiyordu ancak Çağla sevilmek için duyduğu ihtiyaca teslim olarak çocuğun zaman içinde tehlikeli boyutlara ulaşan aşkına sığınmıştı. Bir yıl önceki trafik kazası, bu tehlikenin basit bir tezahürü olabilirdi ancak. Derin bir nefesle omuzlarını geriye iterek lobiye doğru yürümeye devam etti. Erdemir'in varlığı için ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Yalnız olmadığı için sevinen tarafı, adamın tepkisini kestiremediği için ona bir kez daha rezil olmaktan korkan diğer tarafını bastıramıyordu. Koray'la göz göze geldiğinde korkusuzca kaşlarını havalandırdı. Aynı anda adamın kontrollü bir sesle "Çağla," dediğini duydu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bela ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin