6| yakışıklı mıyım gerçekten?

1.1K 131 196
                                    

Boğuk sesler. Kapalı gözler. Su yüzeyine çıkma ve tekrar batma. Çığlıklar. Jimin. Piranalar. Ayaklarına dolanan yosunlar.

Sonunda öyle bir an geldi ki, Taehyung Jimin'in çığlığını duyamadı ve yüreğini kaplayan leke, organlarına atladı.

Nehrin hemen sınırında büyük, yapışık, ikişer kaya parçasına çarptı ve akıntıdan kurtularak onların üzerine oturdu. Pantolonunun bir kısmı yırtılmış, kanıyordu. Fakat acıdan daha önemli bir problemi vardı. Jimin.

Jimin, diye bağırdı, tüm gücüyle. Ses yoktu.

Tekrar bağırdı, bu sefer sesi çığlık atar gibiydi. Boynundaki damarlar patlayacakmış gibi şişmiş, derisinin üzerinde uzunca kabarmıştı.

Ağladı. Var gücüyle ağladı ve tekrar çığlık attı. Yardım edin, dedi. Jimin, dedi. Tekrar Jimin, dedi. Jimin diye kendini yırtmaktan asla yorulmadı.

Tekrar ağladı. Elleriyle yüzünü kapattı ve vücudunu hızlıca saran o kara pişmanlık, gözlerinden damla damla aktı.

Onu bulamayacaklardı, defalarca çantasını taşıması için Hoseok'a vermiş olmasına lanet edecekti, toprağın yere basılabilir kısmına asla tırmanamayacak, o nehrin sınırında, soğuk ve açlıktan yapayalnız can verecekti.

Bulunacaktı. Onu oradan çekip çıkaracaklardı ve bulunana kadar günlerce Jimin için ağlayacaktı. İnatçılığına ve salaklığına ağlayacaktı. Duyduğu boş ümide ağlayacaktı. Jimin asla bulunamayacaktı ve onun kokusunu bir daha alamayacağına ağlayacaktı.

Jimin bulunacaktı. Kendisi de bulunacaktı. Fakat Jimin, bir daha kendisiyle konuşmayacağına yemin edecekti, bir daha karamel saçlının yüzünü görmek istemeyecekti, onu asla affetmeyecekti, ondan ölümüne nefret edecekti ve nefretinin alevi hayatı boyunca közlenmeye devam edecekti.

Sonra, bir mucize oldu. Bir çığlık duyuldu, hararetli suyun üzerinde. Jimin, dedi Taehyung. Taehyung, dedi Jimin.

Çırpınarak Taehyung'un yanına geldiğinde ve Taehyung onu hızlıca çekip yanına oturttuğunda nefes nefeseydi.

Taehyung ağlamaya devam etti, Jimin'in yaşıyor olması onu gerçekten çok rahatlatmıştı ama ona dokunma hakkını kendinde bulmuyordu. Kayanın biraz daha kenarına gidecekken Jimin onu tutuverdi ve sıkıca sarmaladı. Jimin birisine ilk defa bu kadar sıkı sarılıyor olabilirdi, Taehyung da bunun farkına vardı ve bulanık gözlerini silmeden onun sarılışına karşılık verdi. Ağlayarak ve hızlıca konuşmaya başladı, iki kelimeyi bir araya getirmekte çok zorlanıyordu.

"Jimin, özür dilerim, hepsi benim inadım yüzünden oldu ve ben ne yaptığımı bilmiyordum, gerçekten çok özür dilerim, lütfen benden nefret etme!"

Bu sözleri söyleyebilmesinde Jimin'in kocaman sarılışı etkili olmuştu. Ondan aldığı cesaretle özrünü dileyebilmişti, yoksa ağzını açma hakkını da kendinde bulamayacaktı.

"Hayır, hayır Taehyung." dedi Jimin nefes nefese. Ona sarılmayı bırakarak omuzlarından tuttu. Birbirlerine çok yakınlardı.

"O inadın bir sebebi vardı ve o da bendim, sana böyle hissettirdiğimi bilmiyordum, bana bu kadar değer verdiğini bilmiyordum, ben özür dilerim."

"Benden nefret etmiyorsun değil mi?" dedi Taehyung. Dudağı büzülmüş, gözleri tekrar sulanmıştı.

"Asla etmedim ki. Sen neden benim senden nefret etmemi bu kadar istemiyorsun?"

Taehyung yine aynı yüz ifadesiyle omuzlarını silkti ve gözlerini kaçırdı.

Jimin omuzlarını bıraktı ve çevresine bakmaya başladı. Bir çıkış yolu arar gibiydi. Yeryüzü çok yüksekteydi ve duvarımsı toprak tırmanılamayacak kadar dik ve ıslaktı. Çevresinde hiçbir şey yoktu, plan kuramayacak kadar da yorgundu. İç çekerek arkasına yaslandı. Bu süre zarfında Taehyung'un onu hüzünle izlediğinin farkında değildi.

🌼 Flower Boy 🌼Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin