Eksik Parça 2/6

1K 75 24
                                    

AZRA 

"Bunu duyduğuma sevindim ama bir yandan suçlu hissetmeye başladım kendimi." dedi Deniz mahçup bir gülümsemeyle.

"Buraya düşmemle bir ilgin olmadığın ortada." dedim gülümseyerek. "O yüzden suçlu hissedeceğin bir nokta göremiyorum."

"Burada olduğun için sevinmişim gibi oldu o yüzden." diye açıkladı.

"Her yeni gelen mahkumun ne hissettiğini bu kadar umursar mısın gerçekten?" diye sordum.

Tam bana cevap verecekken sözü tanımadığım bir kadının onu bölmesiyle kesildi. "Ben Nihal Ünal. Bu cezaevinin müdürüyüm." diye tanıttı kendini. Dış dünyayla ilişkimi o kadar çok kesmiştim ki benimle konuştuğunu çok geç fark ettim.

"Memnun oldum. Azra." dedim soğuk bir sesle. Birinin bu kadına görgü kurallarını öğretmesi şarttı. Müdür olsa bile.

"Azra Kaya. Daha ilk günden kaliteli arkadaşlar edinmişsin bakıyorum. Herkese nasip olmaz." 

"Nasip, kader bunlar bana göre değil. Ben şansa inanırım." dedim. Deniz Nihal'e bakarak hafif bir tebessüm ettiğinde Nihal bozulmuştu.

"Melis Hanım, psikoloğumuz seninle görüşmek istiyor."

"Hemen mi?"

"Yemeğin bittikten sonra gidebilirsin yanına. Odası koridorun sonunda sağda." dedi. Sonra Deniz'e döndü. Anlaşılan araları çokta iyi değildi. Gülümseyerek "Seninde gözün aydın Deniz. Kocan görüşe geliyormuş yarın." deyip yanımızdan ayrıldı.

Gözün.

Aydın.

Kocan.

Kocan!

Bakışlarımın yaşadığım enkazı ele vermemesi için ona bakmadan yemeğimle ilgilenmeye başladım. Ağzıma bir lokma attığımda o lokma büyüdükçe büyüdü ama asla yutamadım. Peçete yardımıyla ondan kurtulunca "İyi pişmemiş galiba." deyip üstüne soğuk bir su içtim.

"Aslında yemeklerimiz fena değildir." dedi ama dedikleri öbür kulağımdan çıktı. Deniz'in hayatında biri var mı diye bile düşünmemişken onun evli olması resmen hayattaki şansımın kanıtıydı. Bir kızı olduğunu söyledikten sonra bu kısmı nasıl olur da düşünmezdim? 

Oldukça zorlukla gülümsedim. "Zor olmalı böyle uzak mesafe evlilik yürütmek." deyip tepsiyi elime aldım. "Ben çok bekletmeden Melis Hanım'ın yanına gitsem iyi olacak sanırım. Hem yemeğim de bitti." deyip kalktım.

"Daha hiçbir şey yemedin ki." dedi.

Ben yiyeceğimi yemiştim zaten. Bu kadarı içime oturmaya yetmişti. "Yetti bana bu kadarı. Sana afiyet olsun" dedikten sonra yürümeye başladım. Yanından geçerken "Kaptan." diye tamamladım cümlemi. 

Hayatımda ilk kez bütün duvarlarımı yıkmıştım birine karşı. Daha ilk andan böyle bir tokat yiyeceğimi tahmin bile edemezdim.

Onun da hiçbir suçu yoktu ki. Ben yapmıştım bunu kendi kendime. Ben yanlış şeylere yorup boşa hayaller kurmuştum.

Yol yakınken kurtulmaya çalışmalıydım içimdeki bu saçma histen. Deniz bundan böyle benim için sadece bu geminin kaptanıydı.

•••

"Melis Hanım." diye kapıyı tıklatıp içeri girdim.

"Hoşgeldin Azra." deyip masasının karşısındaki çift kişilik koltuğu gösterdi. 

"Daha şimdiden terapi yapacağımızı hiç tahmin etmemiştim." deyip oturdum koltuğa.

"Terapi için değil rahatlaman için. Oldukça rahat bir koltuktur." deyip ayağa kalkıp yanıma oturdu.

AZDEN ~ Sil BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin