Çok tehlikeli görev, 1. bölüm
Yüzüme değen ışıkla uyandım. İlk bu ışığın, güneşin doğal olarak, pozitifliğini yollamak amaçlı gönderdiği ışık hüzmesi olduğunu sansam da, telefonun ışığı olduğunu anlamam uzun sürmedi. Yapay ışık maddesini gözümden çekmeye çalışarak söylenmeye başladım. "Ya neden böyle uyanmak zorundayım, neden uyanmak zorundayım!" dediğim şeyleri bir gram bile takmayan benim canım, hayatımın manası, onsuz yapamayacağım (!) biricik arkadaşım konuşmaya başladı. "Ah canım, aynen ya, neden uyanıyorsun ki, dün akşamdan beri ne güzel uyuyordun, tam tamına 1,5 gündür uyuyordun, akşam olmuş hala uyordun!" dedikleri karşısında şaşırmadan duramadım. Ne yani 1,5 gündür uyuyor muydum? Canım arkadaşım şaşırdığımı anlamış olacak ki bana şefkatle bakıp "Neyseciğime, ben de şaşırmıştım, ama önemli değil. Sonuçta hepimiz senin içinde bir kutup ayısı yattığını biliyoruz." deyip gülmeye başladı. Ben ise "Yaa, Hoseok, sen göreceksin!!!" diye cırlayıp üstüne atladım.
Üstüne atlamamla yerle öpüşmem bir oldu. Tabi yani, çevik çocuk, hemen kaçmış, boş yere polis olmamış. Yer ile duygu ve şevk dolu öpüşmemizi sonlandırıp, hiçbir şey olmamış gibi havalı bir şekilde doğruldum. Hoseok ise bu halime gülüp "Taehyung gerçekten çok havalısın, senle arkadaş olduğum için çok şanslıyım." dedi. İkimiz de havaya kıkırtı seslerimizi bırakmıştık.
Uyanınca sormam gereken soru ancak aklıma gelmiş olmalıki dudaklarımı aralayıp konuşmaya başladım. "Beni neden uyandırdın, önemli bir şey mi oldu?" Hoseok kendine çeki düzen vererek "Merkezden aradılar. Yaşlı bir kadın dolandırılmış. Bizim gidip kadınla konuşmamızı istiyorlar." Kendimi tutmadan sinirli bir şekilde "Neden hep böyle önemsiz işleri bize veriyorlar, ben silahlı saldırılar, bombalanmalar, suikastler için polis olmuştum."dedim. Hoseok iç çekerek "Ya, onlar da senin isteğini kırmayıp sana heyecanlı bir iş verirler belki." dedi.
Sonra eliyle omzumu patpatlayarak "Hadi düş önüme de, bu yaşlı kadınla konuşup, bu işi çözelim. Sonra da seninle yeni açılan resim sergisini görmeye gideriz." dedi. Resim sergisi lafıyla beni tavlamıştı. Resme karşı hep özel bir ilgim olmuştu, resim çizmek, resimlere bakmak değil onların içlerini görmek, hikayelerini okumak bana hep ilgi çekici gelmişti. Ona kare gülüşümü sunarak "Beni iyi tanıyorsun bebek." dedim. Bunun üzerine kahkaha atarak, "Tamam, tamam, hadi gidelim artık." diyip. Kapıya yöneldi, ben de onu takip ettim. Karmaşık olmayan koridorlardan geçip park halindeki eski polis arabasına bindik.
Sanırsam bu araba babamdan bile yaşlıydı. Hala çalışıyor olması beni çok şaşırtıyordu. Bunun için onunla gurur duyuyordum. Hoseok şoför yerine geçmiş beni bekliyordu. Ben de hızlıca yanındaki yerimi alıp kapıyı kapattım. Ve bu şekilde çok ilginç ve çok heyecanlı (!) görevimiz için yola çıktık.
Hepinize merhabalar, bu biraz saçma ve bir o kadar da gereksiz bir taekook ficidir. Evde otururken aklıma eskiden izlediğim Süper Babaanne geldi ve bu fici yazmaya başladım. Ne olacağını bilmiyorum. Ne yazacağımı da, ama ne yapabiliriz,öçaşjlskzjs. Randomlarıma ö ile başlamayı severim, neden bilmiyorum ama severim;-)
H
eheheheh, çok güzel