Hızlı Mı

30 4 0
                                    

                                    Hızlı mı, 5. bölüm

Beni daldığım muazzamiyet müzesinden uyandıran sese döndüm.

Gözlerim sesin sahbini ararken, sesin sahibi tekrar konuştu. "Taehyung sen ne yapıyorsun?!" konuşan kişi Kyungsoo'ydu. Ağzımı açıp kendimi savunacakken savunacak bir şey olmadığını anladım. Haklıydı. Ben ne yapıyordum? Ona bakıp "Ş-şey çok özür dilerim. Ne olduğunu b-ben de anlamadım." dedim. Uğradığım başarısızlık sonucu kekelemiştim. Bundan daha utanç verici bir şey olabilir mi diye düşünürken fikrimi değiştirmiş ve olabileceğine kanaat getirmiştim.

"Ben anladım. Çocuğu gözünle yedin resmen. Yani çocuk fena sayılmaz ama benim gibi bir dünya yakışıklısın yanında bir hiç."demesiyle herkes Jin'e bakmış ve göz devirmişti. Hoseok yanıma gelmiş ve iyi olup olmadığımı sormuş, dünden beri garip davrandığımdan bahsetmişti. Bir şey olmadığını sadece biraz dinlenirsem kendime geleceğimi söylemiştim. Bu arada elinde suçlulardan birini tutan Jongin konuşmaya başladı.

"Ya ne güzel sohbet ediyorsunuz. Keyfinizi bozmak istemem ama salakça işlerinizi bitirip departmana gidebilir miyiz? Kyungsoo aşkım, bir tanem, bal böceğim sen hariç, ehehe, sen üstüne alınma." bunun üzerine herkes Jongin'e ve elindeki suçluya bakmıştı.

Suçlulardan biri olan bu çocuk çok masum bir yüze sahipti.

Sarı saçları kıvrımlı, gözleri yumuk yumuk ve dudakları dolgundu. İnsan bu kişiyi gördüğünde asla onun hakkında kötü düşünemezdi.

Hepimiz arabaya yönelmiş ve departmana gitmiştik. Jongin suçluyu bana emanet etmiş ve onun deyimiyle bal böceğinin peşinden gitmişti. Jin yakışıklı yüzüne bakması gerektiğini söyleyerek tuvalete gitmişti. Hoseok ise bahane uydurmaya çalışmış ama Yoongi'nin yanına gittiğini anlamış ve onu kışkışlamıştım.

Yanımdaki masum gibi duran kişiyi arkasından ittirerek nezarethaneye götürdüm. Kapının kilidini açıp, onu içeri attım. Kapıyı kilitleyip konuşmaya başladım.

"Masum yüzlü, adın nedir?" dediğim şey üzerine kıkırdamış ve güzel gülümsemesini yüzünden silmemişti.

"Benim adım Jimin, Park Jimin. Peki senin adın nedir yakışıklı?" dediği şey üzerine gülümsemişti ve eklemiştim. "Benim adım Taehyung, Kim Taehyung. Senle iyi anlaşacağa benziyoruz."

Nezarethanenin önündeki sandelyeye oturmuş ve sorgulamaya başlamıştım. "Demek adın Jimin. Jimin şimdi sana birkaç soru sorucağım sen de cevap vereceksin. Tamam mı?" söylediğim şey üzerine başını sallamış ve sorumu beklemişti.

"Kaç kişisiniz?"

"5 kişiyiz."demesiyle şaşırmıştım. Sorularıma cevap vereceğini düşünmüyordum.

"Hmm, peki. Ne zamandır dolandırıcılık yapıyorsunuz?"

"Yaklaşık 30 senedir." 30 sene mi? İyi de bu çocuk en fazla 25 yaşında olabilirdi. Verdiği cevap üzerine ona ters ters bakmış ve "Dalga mı geçiyorsun?" demiştim. Kafasını sallayıp "Evet." demişti. Ahh, bu çocuğa kandığıma inanamıyorum.

"Jimin eğer sorularıma dürüstçe cevap verirsen ikimiz için de daha kolay olur." Kafasını umursamazca sallayıp "Ben kolaylığı umursamam. Ben sadece sevdiklerimi umursarım."demişti. Bu çocuğa kanım ısınmıştı.

"İyi, sen burada dur ve bu konu hakkında düşün." deyip onu hücrede yalnız başına bırakmıştım.

Yavaş adımlarla odama girmiştim. Masaya geçip elime kalem almıştım. Aklıma gelen muazzam çocukla dudaklarım yukarı doğru kıvrılmış ve kalbim heyecanlanmıştı.

Önüme eskiz defterimi alıp, muazzam çocuğu çizmeye çalışmıştım. Ehh, bu işte usta olmasam da fena çizmiyordum. Çizimi biten resme biraz gölgelendirme yapıp işimi sonlandırdım.

Çizdiğim resme dalmışken içeri ayı gibi dalan Hoseokla bakışlarım yüzüne çıkmıştı. Telaşlı yüzüne bakıp ne olduğunu sordum. Nefes nefese bir şekilde "Suçlu kaçmış!" demişti. Onun bunu demesiyle ayağa fırlamış ve hücreye doğru yol almıştım.

Park Jimin

Hücreye girdiğimden beri nasıl yakalandığımı düşünüyordum. Nasıl bu kadar dikkatsiz olduğumu. Lider bana biraz kızacaktı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Sıkılmış bir şekilde otururken kapı yavaşça açılmıştı. Gelenin yakışıklı polis Taehyung olduğunu düşünmüştüm. Bu yüzden yüzüme çekici bir gülüş yerleştirdim ve kafamı kaldırdım. Ama gelen kişinin Taehyungla alakası yoktu. Gelen kişi yaşlı bir kadındı. Kadına bakıp 'Nine burda ne yapıyon' bakışı attım. Kadın hücrenin önüne gelmiş ve bana sus işareti yapmıştı.

Kadının deli olduğunu düşünmeye başlamıştım. Neden mi? Çünkü eliyle hücrenin parmaklıklarını tutmuş ve eğmeye çalışıyordu. Gülüp başımı eğdim. Başımı kaldırdığımda şok geçirmiştim. Çünkü parmaklıklar aralanmıştı. Garip garip yaşlı kadına bakarken kadın gülmüş ve elini uzatmıştı. Elini tutarken beni kucağına almış çok hızlı bir şekilde koşmuş ve dışarı çıkmıştı. Hala kadının kucağındayken biraz daha koşmuştuk, durduğunda etrafa bakmıştım. Burası bizim çocukların toplanma yeriydi. Şaşırmış bir şekilde kadına bakarken kadın bana bakmış ve gülmüştü.

Uhuhuhh nine nörüyon yaw?! Lisa'yı yaşlı nine yaptığıma hala inanamıyım ama yapçak bişe yok, öççsçsllsle. Lisa'yı severim, hem de pek bi severim, ehehehe.

TİPE BAK BEE, ÇOK YAKİŞİYİRLER, NİYE BÜYÜK HARFLE YAZIOM, NEYSECİĞİME, BANA NE, ÖÇZLSÖS

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

TİPE BAK BEE, ÇOK YAKİŞİYİRLER, NİYE BÜYÜK HARFLE YAZIOM, NEYSECİĞİME, BANA NE, ÖÇZLSÖS



Süper Babaanne ~taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin