Okumaya başlamadan önce medyadaki şarkıyı dinleyin, çook hoş
Utanınca, 7. bölüm
Jeon Jungkook
Yaşlı kadınla depodan ayrılmamızla eve gelmemiz bir olmuştu. Ne kadar da hızlıydı. Ağzımdan bir 'waow' sesinin kaçmasını engelleyememiştim.
Evin dışını incelerken, yaşlı kadın para dolu çantayı yere koymuş anahtarını bulmaya çalışıyordu.
Evin çok tatlı olduğunu düşünürken çiçekler dikkatimi çekmişti. Hepsi çok güzeldi ama beyaz güller bambaşkaydı.
Ağzım aralık bir şekilde çiçeklere bakarken yaşlı kadının bana seslenmesiyle dikkatimi ona verdim. "Yavrum çantayı al da içeri gel." kafamı tamam anlamında sallayıp içeri geçtim. Çantayı bir kenara bırakıp yaşlı kadını takip ettim.
Oturma odası olduğunu düşündüğüm yere gelmiştik. Yaşlı kadın oturmuş ve benim de oturmamı işaret etmişti. Bunun üzerine hemen oturmuş ve evin içinde göz gezdirmiştim.
Koltukların çiçek deseni, yeşil ve beyaz renkli yastıklar, koyu kahve ve beyaz renginde eşyalar, camdan oluşan vitrinler, garip sembollerle dolu bir halı ve eskimiş tahta parkeler, gerçekten yaşanmışlık kokan çok tatlı bir evdi.
Evi incelemem bittiğinde bakışlarımı yaşlı kadına çevirmiştim. Bana yüzünde bulunan narin ve yumuşak bir gülümsemeyle bakıyordu.
"Yavrum burada benimle kalmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim." kadının dediği şeyle utanmış ve "Hiç önemli değil." demiştim.
Yaşlı kadın oturduğu yerden yavaşça ayaklanırken konuşmaya başlamıştı. "Şimdikçiğimee, sen hoş çocuksun valla inan sana ev işi yaptırmak istemezdim ama elimden Bir şey gelmiyor." (Bunu söylerken yüz ifadesi şöyle :-P eheheh) Anladığımı belirtmek için kafa sallamıştım.
"O zaman sen burada bekle ben hemencecik gelecem." demiş ve gitmişti. Geldiğinde elinde kırmızı bulaşık eldiveni tutuyordu. Kadının yüzüne alık alık bakarken eldivenleri bana uzatmış ve "Bulaşıklar seni bekler, hadi koçum." demiş, sırtımı patpatlayarak mutfağa götürmüştü.
Mutfağa girmemle şok olmam bir olmuştu. Benim dolabımdaki çamaşır yığınından daha büyük bir yığın vardı. Yavaşça kadına dönmüş ve "Ş-şey, ıııı, bunların hepsini ben mi yıkayacağım?" diye sormuştum. Yaşlı kadın ise "Yok, ninem yıkayacak!" diye cevap vermişti. "Ha, o zaman ben içeri giden, nineniz gelsin yıkasın." dememle sırtımda bir acı dalgası yayılmaya başlamıştı. Bu kadın gerçekten çok güçlüydü.
"Boş boş konuşma da başla." demesiyle kafamı sallamış ve işe girişmiştim.
Bulaşıklarla verdiğim mücadelenin son aşamalarında gelirken kapı çalmıştı. Yaşlı kadın içeriden "Şşş, tatlı oğlan, git de kapıyı aç."diye bağırmıştı. Bu kadın bana mı yürüyordu? Kafama takmayarak yavaşça kapıya ulaşmış, köpüklü eldivenimi ve yüzümü umursamadan kapıyı açmıştım.
Kapıyı açmamla kocaman iki göz bana dönmüş ve benim meraklı gözlerimde kitlenmişti.
Bakışlarına karşılık verirken ne kadar hoş gözleri olduğu kanısına varmıştım.
Bana garip bir şekilde bakarken her tarafımın köpüklü olduğunu hatırlamış ve kızarmıştım. Kızardığım an karşımdan hafif bir kıkırtı gelmişti. Ahh, ne kadar da utanç verici bir duruma düştüm. Bu arada sesi çok güzel ve derindi, bir insanın kıkırtısı bu kadar dikkat çekici olabilir miydi?
Bakışmamızı bölen bağırmayla ikimizde yerimizde sıçramış ve koşar adımlarla içeri geçmiştik.
"Ne oldu, kapıda kaplan yavrusu mu gördün?" yaşlı kadının dediği şeyle daha da kızarırken cevap verememiş ve mutfağa geri dönmüştüm.
Kim Taehyung
Yaşlı kadının sorduğu soruyla daha da kızarmış ve hızlı adımlarla odadan çıkmıştı. Onun ardından bakarken bir daha kıkırdamıştım. O gerçekten de çok tatlıydı.
Kafamı yaşlı kadına çevirdiğimde bana muzipçe imalı bakışlar atıyordu. Onu takmamış hala elimde duran pudra şekerini masanın üzerine bırakmıştım.
Yavaşça koltuğa otururken konuşmuştum. "Eee Lisa Ninecim, anlat bana şu olayı."
Evvet, uzun bir aradan sonra yb. Ne kadar da hojjj. Şimdi size soru soracağım. Lisa Nine geçmişinde kime aşık olsun? Eheheh, onu da yalnız bırakmayak B-)
Nörüyonuz la, çok hoşsunuz, ehehehe.