Pazartesi- turuncu kulüp
Midoriya'dan
"Evet evet! Hadi daha hızlı! Kaplumbağa bile sizi geçer lan! Evet güzel! Hadi canlanın! "
Bakugou-kun herkese emirler yağdırıyordu. Birkaç dakika önce şınavları bitirmiştik ve şimdi ise koşu yapıyorduk. Okadar çok terlemiştim ki atletim bedenime yapışmıştı resmen. Nefes nefese kalmıştım. Ama durmuyordum bunun 2 nedeni var;
1- durursam bakugou-kun kellemi alırdı sanırım... çünkü çok sinirli bir yapısı var ve kurallarına uymadığımız zaman her birimize farklı cezalar veriyor ve ben bu cezalarla tanışmayı hiç istemiyorum
2- şu anda koşuda 1. Gidiyordum ve ben galibiyetimi kimseye kaptırmak istemiyorum
"Hey sen brokoli kafa! Evet sana diyorum senden başka brokoli kafalı mı var ?! Gel! "
Şaşkın bir şekilde bakugou-kun'un yanına gittim
Yanına varınca beni baya gözleriyle yedi bitirdi resmen
Sonra gözlerimin içine baktı ve
"Sen aptalmısın da terli kyafetle duruyorsun hala?! Adın ne senin?""Midoriya izuku bakugou-kun "
"Bana katsuki de her neyse gel benimle"
"Mochiron( elbette/ tabiki) ba- ehm katsuki"
Ona ilk adıyla seslenince durdu biraz sonra bana döndü ve tam gözlerimin içine bakıyordu
" Ich glaube, ich bin verliebt ( sanırım aşığım ) "
"Nani (ne) anlayamadım?"
Benim bilmediğim bir dilde bi şeyler söyledi ve ben bunları anlamamıştım
"Boşver yürü hadi izuchan"
Yürümeye devam ederken "bende sana kacchan diyebilir miyim?" Diye sordum
"Tabi diyebilirsin ama ben katsuki'yi tercih ederim "
"Ama bana izuchan diye seslendin bende sana kacchan demek istiyorum "
"Sen nasıl istersen lerato la ka (aşkım) "
Yine farklı bir dil kullanmıştı ve ben hiçbirşey anlamıyorum
Yol boyunca hiç konuşmadık
Onun kulübesine girmiştik
"Kendini evinde gibi hisset izuchan ben sana yeni bir t-shirt getireyim"
Onu başım ile onayladım ve deri koltuklardan birine oturdum
Aslında evini yani kulübesini gezmeyi çok istiyordum ama onun yanlış anlayabileceği odalara da girmek istemiyorum bu yüzden koltukta oturmuş kacchan'ın gelmesini bekledim
Çok geçmeden kacchan elinde siyah t-shirt ile geldi
T-shirt'ini bana fırlattıktan sonra
"Giy hadi yoksa hasta olacaksın izuchan " dedi"Tamam ama rahat giyinebileceğim bir oda var mı?"
"Neden burda giyinmiyorsun ?"
"Ehm şey b-bilmiyorum"
"Rahat ol ikimiz de erkeğiz "
"Arigatō ( teşekkür ederim) kacchan "
Üstümdeki terden ıslanmış t-shirt'imi çıkardım
"Hoe moai binne jo ... god! ( Ne kadar güzelsin ... tanrım! )"
Kacchan yine bi şeyler söylemişti ama ne dediğini duyamamıştım çünkü çok kısık sesle söylemişti
Kacchan'ın t-shirt'ini giydim ve inanılmaz bir şekilde bana tam olmuştu
"Sağol kacchan "
"Önemli değil hadi diğer öğrencilerin yanına gidelim"
"Tamam kacchan"
Kamp alanına geri dönmüştük ve gün boyu bidaha konuşmadık
Arada aslında çoğunlukla göz göze geliyorduk ve gözlerimin içine bakıyordu sürekli
Ve günün geri kalanı da böyle geçti
Sonra da herkes gibi yurda geri döndüm ve uyudum
-0-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ KAMPI // TODODEKU-BAKUDEKU //
Historia Cortaailem yazı daha iyi değerlendirmem için beni bir yaz kampına gönderdiler ve sorun şu ki yaz kampı iki kulübe ayrılıyor biri- yani bakugou-kun eski klasik yöntemleri öğretirken diğeri- yani todoroki-kun ise yeni ve pratik yöntemleri öğretiyor ve ben...