~2014'~

26 2 0
                                    

Her şey yavaş yavaş oldu. Sanki zaman birden durmuştu. Buse'nin bize doğru yavaş yavaş gelişi, benim onun yanından yavaş yavaş gidişim, Buse'nin arkamdan bana bağırışı ve koşup bana atlayışı. Her şey çok yavaştı ama olan biteni kavramak oldukça güçtü. Kimse ne olduğunu anlamıyordu. Herkes bir yorumda bulunuyor, sözler havada sadece ses gürültüsü olarak asılı kalıyordu.

Her şey bittiğinde ise ben sadece bizim sınıfın önünde, yerde oturuyordum. Buse de benim gibi karşımızda bulunan sınıfın önünde, yerde oturuyordu. Tek farkla, benim yanımda Berkay vardı. Onun yanında ise arkadaşları vardı. "Sevgilim" dediği Alperen bile o an orada değildi. Ama kimse bu duruma takılmamıştı.

Başımdaki gürültüden zar zorda olsa Berkay'ın "İyi misin?" diyişini işitebildim. Şokta oluşumdan olsa gerek hiç bir şey diyemedim.

Olay o kadar karmaşıktı ki, kim kiminle kavga etti, kim darbe aldı, neden kavga edildi, belli değildi.

Buse ve beni lavaboya götürdüler. İkimizde bu şoku atlatmak için elimizi yüzümüzü yıkadık. Buse o an ağlamaya başladı. Kavgadan çıktıktan sonra hiç bir şey yok gibi duran yüzü, artık kıpkırmızıydı. Ben orada ne yapacağımı bilemeden sadece onun ağlayışına bakıyordum. Buse ise "Gördüm, kapıdan.." demişti sadece, kısık bir sesle. Ne dediğini, neden dediğini anlamadım. Neden kavga ettiğimizi bilmiyordum. Mantıklı bir sebep bulamıyordum. Aklıma eski sevgilisi Berkay için olabileceği geliyor ama sonra eskiden Buse'nin bana "Berkay'ı artık sevmiyorum, ben Alperen'i seviyorum.." diyişi geliyordu ve bu olanağı da eliyordum.

Ne kadar süre orada durduk, bilmiyorum. Ama en sonunda bir öğretmen geldi ve bizi oradan çıkardı, disipline götürdü. Buse ve ben öğretmenin karşısında öylece duruyorduk. Öğretmen ne olduğunu sorduğunda ben hiç bir şey diyemedim, Buse ise "Ayça'yı çağırın o zaman anlarsınız." dedi. Ayça elinde MP3 ile birlikte geldi ve elindekini öğretmene verdi. Sadece "Dinleyiniz." demekle yetindi. Öğretmen dediğini yaptı ve sadece dinledi. O an, o MP3'ü nereden anımsadığımı hatırladım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

{Geçmişten bir kesit→
~2 saat önce~
Elis benim kolumdan çekip Berkayların sınıfından çıkardı. Bizim sınıfımıza götürdü. Kimseye tek kelime etmedi, sadece beni sınıfın içine soktu. Kimse tek bir kelime etmedi. Herkes sustu, ben sustum. Oturdum bir köşeye, öylece, kendimi çektim sineye.

Biraz zaman geçti. Herkesin sus pus olduğu dakikalar son buldu. Herkes eskiye döndü. Ben tek başıma sinemde durmaya devam ediyordum ki Ayça bana seslendi ve "Yanıma gel, konuşalım." dedi. Gittim, kulaklığını çıkardı ve konuşmaya başladık.

Hiç beklemediğim bir şekilde bana Berkay'ı sordu, sevgili olduğumuzu söyledim. Bugün olanları -öpüşmemizin- doğru olup olmadığını sordu, doğru dedim. Sonuçta gören olmuştu ve yalan söylemenin bir faydası yoktu. Çok şaşırmıştı, nasıl olduğunu ve merak ettiğini söyledi. Cevap vermek için biraz düşündüm, özelimi açmak hiç bir zaman umurumda olmamıştı, hiç kimseden korkmazdım, yaptıklarımdan kaçmaz ve bir hatam varsa hatamdan pay alarak onu çekinmeden söylemeyi tercih ederdim. Bu yüzden anlatmakta bir sakınca görmedim ama yüzümdeki utanç bana engel olmak istedi. Israr üzerine de utancımı sineğe çektim ve anlattım.

Uz'ây'ımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin