LurkㅣTaekook

02

*Öncelikle bölüm baştan sonra cinsellik içeriyor, ne kadar hikayeyi mature olarak belirtsem de rahatsız olanlar olabilir diye belirtmek istedim.
Umarım beğenirsiniz.*

Ne ara oradan ayrıldığımızı, buraya ne ile geldiğimizi ve yarın sabah Yoongi hyungun evine nasıl döneceğimi hiç bilmiyordum. Eh, umursadığım da söylenemezdi.

Umrumda olan tek şey, bulunduğumuz evin kapısına beni sertçe yaslamış ve hayatımın şimdiden en iyi dakikalarını yaşatan esmerin dudaklarıydı. Sertti, ıslaktı ve şehvetini vücudumun her bir noktasında hissedebiliyordum. Aramızda doğru düzgün mesafe olmamasına karşın bir elimle saçlarını ele geçirerek, diğer elimle ise kemerinin tokasından tutarak onu daha fazla yakınıma çekmeye çalışıyordum. O ise çoktan boynumu morartmaya başlamıştı bile. Hickeyleri severdim, bana sahiplik hissiyatı vermesinden çok seviştiğiniz kişinin sizin de zevk almanıza özen gösteren biri olduğunu gösterirdi.

Tek gecelik ilişki konusunda önyargılı olan ben, şimdiden adını bile bilmediğim ama ilginç bir şekilde tanıdık gelen bu çocuğun içime girmesinden başka bir şey düşünemez haldeydim.

O ise ne kadar sert ve istekli de olsa, işleri yavaştan almayı seven biriymiş gibiydi. Boynumla omzumun birleştiği yerde kendine bir morluk krallığı kurmaya çalışırken ısırıp emdiği yerlerin üstünde diliyle her geçişinde kulağımın arkasından saçlarımı koklayarak derin nefesler alıyordu. Sanki iştahını kabartan bir yemektim ve o benim her şekilde tadıma bakmak istiyordu. Ayaklarım beni taşıyamaz hale gelirken hiç şikayetçi değildim. Nefes seslerimiz birbirine karışırken elimi kemerinin tokasından yavaşça aşağı kaydırmaya başlamıştım. Yüzeysel bir şekilde onu okşarken arada pantolonunun üzerinden onu kavrıyordum ve o kısık tonlu bir hırlama sunuyordu bana.

Bacaklarımdan birini kalçasının arkasına sardım ve ikimizin de sertliklerini birbirine sürttüm. Boynumdan ayrılıp başını arkaya atması ve derin bir nefes vermesi bir olurken bu sefer ben onun boynuna atıldım. Rastgele bir şekilde öpücükler ve dil darbeleri bırakırken diğer bacağımı da havalandırdı, baldırlarımdan tutarak beni tamamen kucağına aldı ve yatak odası olduğunu düşündüğüm odaya doğru ilerledi.

Odayı incelemek istemiyordum, umrumda olan tek şey beni fırlattığı yataktan doğrularak üzerindeki tişörtü çıkarttıktan sonra omuzlarından sertçe onu kendime çekerek dudaklarına tekrar ulaşmaktı. Dili damağımda, yanak içlerimde, dudaklarımda ve bazen çenemde gezinerek dağınık öpücüklerine eşlik ediyordu ve Tanrım, işini çok iyi biliyordu. Ellerini kalçamda, baldırlarımda ve kasıklarımda hızlı bir şekilde hareket ettiriyordu ve kendimden geçmeme çok az kalmıştı.

Yatakta üzerime ağırlığını vermeden beni tadıyor oluşu beni rahatsız etmişti. Tatmasını değil, beni yemesini istiyordum.

Geniş omuzlarından onu kendime çektim, baldırlarımla kalçasını yönlendirerek kaldırdığım alt tarafıma sürtünmesini sağladım. Her öpücükte sırtım biraz daha yatağa bastırılıyor ve kalçam biraz daha yukarı çıkıyordu. Yatakta biraz ileriye sürünerek tamamen uzandım ve onu tüm ağırlığını bana vermeye zorladım.

Ellerimi kalçasından ve saçlarından ten temasını kesmeden ensesinde birleştirdim. Parmaklarımı hareket ettirdiğim her an daha hızlı nefes aldığını, benim yanaklarımın da giderek kızardığını hissedebiliyordum. Bacaklarımı onun üzerinden çekip yatakla buluşturdum, o tişörtümü çıkarmaya çalışırken  bacaklarımı açabildiğim kadar açtım. Göğüs uçlarıma yöneldiği sırada kalçamı tekrar havalandırarak ona sürtündüm ve bu onu delirtti.

Bunu anlamamak imkansızdı çünkü göğsümden başını kaldırdığı gibi simsiyah olmuş gözlerini benimle buluşturdu ve öyle sert bir hareketle dizlerimi tuttuğu gibi gövdesini dikleştirip bana pantolonumun üzerinden kendini bastırmaya başladı ki, gözlerimin arkaya kayarak kapanmasına engel olamadım. Pantolonlarımız hala üzerimizdeyken bu hale geldiğimize inanamıyordum. Ve daha fazla kumaş parçaları üzerinden onu hissetmek istemiyordum. İncelenen sesime hakim olamadan "Çıkar şunları." dedim. "Çı-çıkar şunları, öyle devam et."