KIVILCIM

167 10 4
                                    

⏩Öncelikle İyi Bayramlar. Bir kaç aydır hikayeyi yazmıyordum açıkcası son bölüm çok oy almadığı için devam etme gibi bir düşüncem yoktu. Fakat son iki günde hiyakenin kapağını değiştirmemle birlikte olumlu yorumlar ve hikayeye oy gelmeye başladı. Durum böyle olunca içimde devam etme isteği uyandı. Güzel tavsiyelerini ve yorumlarını bizimle paylaşan herkese teşekkür ederim. ⏪

*Poseidon merdivenlerden aşağıya inmişti. "Hey Chris. O büyük renkli tabloda ne?" "Gerçekten deli misin sen? Akıl sağlığı yerinde olan insanlar yani biz ona Televizyon diyoruz. Doktora gözükmek istemediğine emin misin"? "Eğer bana inananıcağına söz verirsen sana olup biteni anlatırım" "Pekala dinliyorum..."*

"Bak Chris, ben Ütopyadan gelmiş bir Tanrıyım. Buraya haketmediğim bir cezadan kurtulmaya çalışırken geldim. Kardeşim Zeus..Şimşek Tanrısı Zeus...Zeus sizlerden şimşeği saklıyordu. Bir şekilde onu ondan çalmam gerekiyordu. Eğer bunu yapmasaydım gelecek yüzyıllar için gelecek hiç gelmeyecekti. Tabii bir de ben şuan burda olmayacaktım. Her neyse Zeus bunu öğrenince çıldırdı. Gururuna yediremedi. Beni Ütopyanın neresinde olduğunu bilmediğim bir mağrada ölümsüzlüğe terk etti. Mağaradan çıkmak için türlü yolları denedim ama o lanet olasıca Tanrı bozuntusu kendisi gibi lanetli bir mağraya hapsetmişti.

Zaman kavramını kaybettiğim bir gün mağradaki açıklığı fark ettim daha önce ordan çıkmak hiç aklıma gelmemişti tabii çıkış yolunun bu kadar kolay olacağı da (!). Aptallığıma yenik düşüp mağradaki açıklıktan dışarı çıkmaya çalışınca kendimi o çöplüğün içinde buldum. İşte hepsi bu kadar.

Chris.. Bak.. Bana yardım etmek zorundasın bir şekilde Ütopya ya geri dönüp Zeus'tan intikamımı almam gerek!"

Chris, sadece yere baktı ve sahte bir tebessümle ilaç dolabına doğru yürüdü. Poseidon, Chris'in umursamazlığına sinirlenerek; "Olayları böyle karşılıyorsan eğer güçlerimi aldığımda hatırlatta sana biraz duygu depolayalım!" Chris cevap vermedi. İlaç dolabını açtı ve ilaç şişelerini inceledi iki tanesini eline aldı. Poseidon merakla onu izliyordu. Uzun bir sessizlik oldu. Daha sonra Chris, Poseidon'a dönerek; "normal dozda uyku ilacı mı istersin yoksa extra dozda uyku ilacımı? Adamlar seni akıl hastahanesine götürürken sorum çıkarmanı istemeyiz. Bahse girerim extra olanla üç gün uyursun" dedi ve sırıttı. Poseidon anlam veremeyen bakışlarla ona baktı...

"Hadi ama Tanrı bozuntusu sadece şaka yapıyorum. Uyku ilacı senin için değil. Biraz uyku problemim var sadece." "Hangi cesaret ile bir Tanrı ile alay edebiliyorsun? Heyneyse bana inanıyor musun? Yardım edecek misin?" "İlk olarak evet sana yardım ediceğim... Ama hala kafana darbe aldığını düşünüyorum." Poseidon uzun bir iç çekerek bıkmış bir halde sordu; "YANİ?" "Kusura bakma ama sana inanmıyorum Poseidon. Kendini benim yerime koy çöplükte ayyaşlardan dayak yiyen garip kıyafetli bir adam buluyorsun ve sana Tanrı olduğunu başından saçma sapan olaylar geçtiğini anlatıyor. İnanır mıydın?" "BUNLARIN HİÇ BİRİ SAÇMA SAPAN OLAYLAR DEĞİL. NE DEDİĞİNE DİKKAT ET. GÜCÜMÜ GERİ ALDIĞIMDA BU DEDİKLERİNE PİŞMAN OLACAKSIN!" Poseidon çok sinirliydi. Hızlı adımlarla kapıya yöneldi...

Chris, şok olmuştu. Poseidon kapıyı çekip çıkarkan hayretler içinde sadece bakmayla yetindi. "SALAK ADAM GİT BAKALIM KİM BENİM KADAR İYİ DAVRANACAK SANA!"

Chris koltuğa uzanmış televizyonda saçma sapan olan sitcom dizilerini seyrediyordu. Saat 20.35di. Hava kararıyordu. Loş ışığın yansıdığı pencerede bir yağmur damlası Chris'in gözünü aldı. Chris, Poseidon'u düşünmeye başladı. Acaba ne yapıyordu? Başı belada mıydı? O an aklına Poseidon'un anlattığı hikaye geldi. Kendini kaldırdı ve bilgisayarını açtı. İlk olarak Poseidon ve Zeus'un isimlerini aradı. İnternetteki bilgiye göre Zeus ve Poseidon kardeşti. Poseidon'un anlattıkları internettekiyle harfiyen uyuyordu. "Yoksa o, şu çok okumuşta delirmiş adamlardan mı?" Chris, hem okuyor hemde kendi kendine konuşuyordu. Nedense Chris, Poseidon'a inanmak istiyordu. Eğer Poseidon doğru söylüyorsa ilk önce ona akıl testi yaptırması gerekliydi. Tabii çok çok öncede Poseidon'u bulmalıydı. Chris, ceketini aldı ve evden çıktı.

*****

Poseidon, yolda tek başına yürüyordu. Siniri azalmıştı ama aklına Chris geldikçe hala sinirleniyordu. Chris ona neden inanmamıştı ki? Yalan söylemiyordu. Chris'in ona yardım etmesi gerekliydi. İnsanoğlu çok alaycıydı. Poseidon, Zeus'a insanlardan şimseği sakladığı için teşekkür bile edebilirdi.

Poseidon'un yanağına düşen bir yağmur damlası onu düşüncelerinden sıyırdı. Bir yağmur damlasının ardından sürüyle gelen yağmur damlaları bir anda şehri ele geçirmiş gibiydi. Poseidon'un parmak uçları ve avuç içleri yanmaya başlamıştı. Poseidon, ellerine bakmak için cebinden çıkardı. Parmak uçlarında kıvılcımlar vardı. Sarımsı kıvılcımlar..

Kıvılcımlar sanki yağmurda ahenkle dans ediyorlardı. Poseidon, sol tarafında ki boş duvara döndü ve bir şeyler yazdı. Evet işte gücü yerine gelmişti. Poseidon'un laneti artık tamamen kırılmıştı. Chris'e hatta tüm insanlığa olan kızgınlığı bile gitmişti. Poseidon, çocuklar gibi sevinmişti. Tanrı olmasa o an orda dans bile edebilirdi..

Fakat bu sevinci çok uzun sürmedi. Poseidon, kendisini çevresinde bir anda çeşitli renkler bulunan ve bugune kadar yaşadıklarını gördüğü, tıpkı mağradan çıkarken olduğu gibi bir helezyonun içinde buldu...

Chris, arabayı bir duvarın önünde durdurdu. Duvara sarı sıvıyla bir şeyler yazılmıştı. Chris, arabadan indi ve duvara yaklaştı. Duvarın bazı bölümleri içine çökmüştü ve üzerinde sarı yaldızlı boya vardı. Chris, gördüğü manzara karşında küçük dilini yutabilirdi. Fakat Chris'i bu kadar şaşırtan duvarın içine çökmüş ve üzerinde sarı yaldızlı boya olması değildi. Duvarda yazan yazıydı...

〽️〽️〽️

Bakalım Chris'i bu kadar şaşırtan ne yazıyordu? Peki Poseidon, nereye kayboldu?

OYLAMAYI ve YORUM bırakmayı unutmayın... İYİ BAYRAMLAR 😌

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 05, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TANRILARIN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin