YABANCI

134 13 8
                                    

*Poseidon gözlerini acı ve zorlukla açtı. Neredeyse bacaklarını hissetmiyordu açıkcası bu dövüşün sonucu beklediği gibiydi. Kendi dünyasında Tanrı olabilirdi ama bu dünyada Tanrılığının bir işe yaramayacağı apaçık belliydi. Düşünceleri arasında kendine gelmeyi bekleyen Poseidon baş ucunda birinin olduğunu fark etti...*

Poseidon zorlukla ayağı kalkmaya çalışırken yabancı ona yardım etmek için elini uzattı. Poseidon öfkeli bir sesle "Sende kimsin? Senin yardımına ihtiyacım yok!" "Sadece yardım etmek istiyorum ve yardımıma ihtiyacın varmış gibi görünüyor" Poseidon, istemeyerekte olsa yabancının elinden destek alarak ayağı kalktı. Üstü çok yırpalanmış ve kirlenmişti. Poseidon ayağı kalktığında yabancı onu incelemeye başladı. Poseidon'nun alışılmışın dışında kıyafetleri vardı. İster istemez dikkat çekiyordu. Poseidon üstünü düzeltirken yabancıya, "Beni incelemeyi kes. Bir Tanrı'ya dikkatlice bakılmamalıdır bunu nasıl bilmezsin!" Yabancı, Poseidon'un dediklerine anlam veremedi bu yüzden cevap vermemeyi seçti.

"Arabam sokağım dışında. Hastahane gitsek iyi olur fazla darbe almışsın. " "HASTAHANE Mİ? Orası neresi bilmiyorum ama hiç bir şeyim yok gayet iyiyim ben." Yabancı, Poseidon'un tavırlarından sıkılmıştı ama bir o kadar da yardım etmek için diretiyordu. "Pekala, dostum. O zaman bir şeyler yiyelim en azından. Kabul mu?" Poseidon bu teklifi geri çeviremezdi. Ne kadar bir Tanrı da olsa oda acıkıyordu. Yabancının teklifini kabul edip, caddenin köşesinde ki hamburgerciye girdiler.

"Evet, ne yemek istersin? Şahsen ben double chicken mozaral yiyiceğim" "O herneyse bende ondan yerim." Yabancı yiyecekleri söylemek için tezgaha gittiğinde Poseidon onu ilk defa fark etti. Yabancı, gayet yakışıklıydı. İri ve kaslı bir vücudu vardı. Esmerdi ve sakalları vardı ayrıca yeşil gözleri yüzüne tam oturmuştu. Poseidon 'çoğu sürtük onunla yatmak için can atıyordur helhalde' diye düşündü ki bu gayet mümkündü. Yabancı elinde yiyeceklerle geri döndüğünde, elindekileri masaya bıraktı. Poseidon, neyi napıcağını bilemediği için yabancının nasıl yediğini izlemeye başladı. "Ne o hayatında ilk defa mı hamburger görüyorsun?" "Evet." Yabancı kahkaha attı ki bu kahkaha restorantaki herkesin onlara bakmasına sebep oldu. "BİR TANRIYLA ASLA DALGA GEÇİL-" Poseidon cümlesini tamamlayamadı o kadar acıkmıştı ki karnı gurulduyordu. "Evet evet haklısın. Hadi yemeğini ye." Yabancı artık onun deli biri olduğunu düşünüyordu bu yüzden artık ona aldırış etmiyordu.

Yemekten sonra arabaya bindiler. Poseidon bindikleri aracı şaşkın şaşkın inceliyordu. "Arabanın atları nerede?" "AT? Oo dostum sen kaçıncı yüzyılda yaşıyorsun böyle." Poseidon anlamayan gözlerle arabanın içini inceliyordu. Yabancı, "Evin var mı? Nerede kalıyorsun?" "Ütopya. Ütopya da kalıyorum." "Waow Ütopya demek? Gerçekten deli misin yoksa kafana darbe mi aldın?" "Nasıl bir cürret bu benimle bu şekilde konuşmak?!" "Of. Madem kalıcak yerin yok bana gidiyoruz."

Yabancı çeşitli sokak başlarında duruyordu. Ayrıca durduğu yerlerde renkli lambalı direkler vardı. Poseidon neden durduğunu merak ediyordu aslında poseidon çoğu şeyi merak ediyordu bindikleri aractan belki 15 tane görmüştü ama merak ettiklerini sormaktan çekiniyordu. İnsanoğlu çok alaycıydı. Yabancı bir sarayın önünde durdu -aslında kocaman bir evdi sarayla uzaktan yakından bir alakası yoktu ama Poseidon bunu saraya benzetti- ve arabadan indi. Poseidon ne yaptığına anlam veremeyerek sarayı inceliyordu. Görkemli bir saraydı çok büyüktü ama daha önce gördüğü saraylara ve kendininkine hiç benzemiyordu. Yabancı poseidonun yanındaki camı tıklatarak "Hey sen! İnmeyi düşünüyor musun? Yoksa tüm gün oradamı kalacaksın?" Poseidon'a kapıyı açtı çünkü tahmin edileceği gibi Poseidon kapıyı nasıl açaçağını bilmiyordu. Yabancı evin kapısını açtığında içeride harika ama olağanüstü eşyalar vardı. Poseidon gözlerini kocaman açmış şanşkınlığa bürünmüştü. Neredeyse büyülenmiş gibiydi. "Sarayı'n bir harika neredeyse benimkinden güzel!" "HAHAHAH Saray mı? Önce şunu düzeltelim bu bir ev ayrıca dışardaki çoğu bu tarz yerde öyle. Neyse sen geç otur bende sana kıyafet ayarlayayım. Ama önce ben Chris sen kimsin?" "POSEİDON! DENİZLERİN TANRISI!" "Wow peki Deli Adam sana kıyafet bakalım gel."

〽️〽️〽️

Poseidon, temizlenmişti, yeni kıyafetlerini giymişti ve buğday teni, sarı saçları, bal rengi gözleriyle çok yakışıklı görünüyordu. Chrisle yatmak isteyen çoğu sürtük şimdi Poseidon ilede yatmak isteyecekti -ki yalan değildi-. Poseidon merdivenlerden aşağıya inmişti. "Hey Chris. O büyük renkli tabloda ne?" "Gerçekten deli misin sen? Akıl sağlığı yerinde olan insanlar yani biz ona Televizyon diyoruz. Doktora gözükmek istemediğine emin misin"? "Eğer bana inananıcağına söz verirsen sana olup biteni anlatırım" "Pekala dinliyorum."

〽️Bakalım Chris ona inanıcak mı? Yoksa akıl hastahanesine mi kapatıcak ?

TANRILARIN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin