Sia-Elastic Heart
Düşünmek cehennemdi.
Düşünmek özgürlüğün ipten ince ve kılıçtan keskin sınırlarında çıplak ayakla yürümekti.Özgür hissediyordunuz ama aşırıya kaçarsanız fark etmeden ölüyordunuz.
Fazla düşünürseniz kafayı sıyırırdınız.Düşünmek bende inanılmaz yaralar açtı.Şimdi herkesin bana deli demesinin sebebi de düşünmekti.Kendimi insanlardan soyutlar,saatlerce düşünürdüm.Herkesin kendine düşünmek için vakit ayırması gerektiğine inanıyordum ve bu düşüncemden vazgeçmeye hiç niyetim yoktu.
Şimdi ranzamda oturmuş halde yaklaşık altı saattir öylece düşünüyordum.Saat kaçtı,akşam mıydı yoksa sabah mıydı bilmiyorum.Düşüncelerimin arasında bir pencere açıp odaya göz gezdirme fırsatım oldu.Yeni tanıştığım Kim Seokjin yatağında bir sağa bir sola dönüp duruyor,arada uykusunda sayıklıyordu.Ne dediğini buradan duyamıyordum.Geçtiğimiz gün kavga eden iki adamdan yaşlı olanı duvara çizdiği şeylerle uğraşıyor,genç olan ise ninni söylüyordu.Odanın geri kalanında her şey olması gerektiği gibiydi.
Yani anormal.
Bugün,dün Kim Namjoon denilen herifin bahsettiği savcı gelecekti.Saat 7'de ayakta olmamız gerektiğini söylemişti.Ama uyarı veya duyuru yapılmamıştı.Saat daha erken olmalıydı.
"Söylediğin her şeye dikkat et.Yoksa burada çürüyeceksin."
Tam karşımdaydı.Yine benimle iletişime geçmişti.Ama bu sefer hata yapıp ona cevap vermeyecektim.Kimseye onu duyduğumu ve gördüğümü belli etmemeliydim.Sadece başımı salladım.Bir süre sonra yok oldu.Onu nasıl anlatacağımı bilmiyorum.Bir yüzü yok ama görüyorum.Bir sesi yok ama ben onu duyabiliyorum.Bir canlıdan çok bir ruh gibi.Etrafımda dolaşan,zihnimin derinliklerinde yaşayan bir hayalet aslında.Tasvirini yapmak imkansız.Beni korkutuyor,aynı zamanda da güvende hissettiriyor.Ondan nefret etmem için binlerce sebebim var.En can alıcısı da benim buraya tıkılmamın tek sebebi o.
"Kalkın artık uyuşuklar!Savcı geliyor,hemen toparlanın ve ilaç odasına gelin.Savcının yanında uslu durmanız için birkaç iğne yiyeceksiniz.Sadece 30 saniyeniz var!"Bu sesi nerede duysam tanırdım.Bu beni bu odaya getiren gardiyanın sesiydi.Odada bir hoparlör olduğunu kulakları sağır edecek kadar bağırarak söylenen bu duyuru sayesinde fark etmiştim.Herkes çığlıklar ata ata kalkıyor,kapının önüne gelenler ise demir kapıya vurup kafa şişirici bir ses çıkarıyordu.Ben de ranzamdan indim ve diğerlerinin arasına katılarak kapının önünde beklemeye başladım.Birkaç dakikalık bekleyişten sonra kapı açıldı ve içeri gözetmen Kim Namjoon girdi.Gözlerinin önünde yine kırılmaz camdan bir perde vardı sanki.Bakışları soğuk ve sertti,odaya doğru birkaç adım atıp açıklamaya koyuldu.
"Herkes sırayla yukarıdaki terbiye hücrelerine geliyor.Merak etmeyin bu kez dayak yemek için değil."Pislikçe sırıttı."Savcının yanında hoşlanmayacağımız hareket yapmamanız için birkaç iğne yapacaklar size.İsmini söylediklerim sırayla buraya gelecek ve gardiyanlarla birlikte yukarı çıkacak."Lay isimleri okumaya başla."dedi daha yeni fark ettiğim arkasındaki kızıl saçlı gardiyana ve o da elindeki kağıttan isimleri bir bir okumaya başladı.İsimleri okunanlar sanki ölüme gidiyormuş gibi tepkiler veriyordu.Nedenini anlayamamıştım.Gardiyan isimleri okumaya devam ederken yanıma Kim Seokjin geldi.
"Bu ilaçları istememelerinin sebebini bilmiyorsundur.Bu iğneleri yediğimizde rahat hareket edemiyoruz.Daha doğrusu 'deli gibi hareketler' yapamıyoruz.Amaçları da savcının yanında hastaneyi yakacak bir delilik yapmamızı önlemek ve o iğneler insanın canını o kadar acıtıyor ki kendimi kıyametin fragmanındaymış gibi hissediyorum."Bunları kabullenilmiş bir çaresizlik duygusuyla söyledi.Gidenlerin çığlıkları kulaklarımı inletiyordu.Canlarının çok yanacağını biliyorlardı ve bu yüzden çok korkuyorlardı.