GİRİŞ

7.4K 431 25
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... BELTANENİN İKİNCİ KİTABIYLA KARŞINIZDAYIM... BEKLEME YAPMADAN HİKAYEMİZE KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDİYORUZ... YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... BOL KEYİFLER...

Kilise onun eviydi. Orada doğmuştu. Orada büyümüştü. On beş yaşındaydı ve şimdiden rahibe adayıydı. Yakında anneleri gibi Tanrı'nın bir hizmetkârı olacaktı. Ablası bundan pek memnun değildi. O rahibe olmak istemiyordu. Bu yüzden kiliseden ayrılmıştı. Şimdi liseden erken mezun olmak için çalışıyordu.

Kateri on beş yaşına basmıştı. Bu yüzden bu gün anneleri ona dışarı çıkma izni vermişlerdi. Saat altı olmadan dönmek koşuluyla. İyi bir rahibe asla akşam ayinini kaçırmazdı. Kateri' de annelerine layık bir rahibe olacaktı.

Bazen ablasını çok özlüyordu ama Gemma onunla ilgilenemeyecek kadar meşguldü. Bu sabah onu arayıp üstün körü doğum gününü kutlamış ve çok işi olduğundan yakınmıştı. Öğretmenlerinin onu nasıl övdüğünden, ödevlerinin ne kadar zor olduğundan ve okuldaki en popüler kız olmanın zorluğundan bahsetmiş sonra da onu akşam tekrar arayacağını söylemişti.

Kateri bazen ablasına çok imreniyordu. O hiç hırslı olmamıştı. Sarı saçları ve çikolata kahvesi gözleriyle son derece sırada bir görünüşü vardı. Ancak Gemma, safir mavisi gözleriyle parlayan bir yıldız gibiydi.

Kateri, ellerini montunun cebine koydu ve nefesini verdi. Soğuk havada nefesi buğulu çıkıyordu. Atkısı boynunda sarılıydı ve başında kırmızı şapkası vardı. Yine de üşüyordu ama yakınma niyeti yoktu. Her zaman dışarı tek başına çıkmasına izin vermezlerdi. Peder Baba'nın bu konuda katı kuralları vardı.

Kış olduğu için hava saat beşte kararmıştı. Kateri, pek bilmediği bu sokakları sabah sekizde arşınlamaya başlamıştı. Bundan büyük bir zevk alıyordu. Hiç bilmediği bir ülkede o ülkenin dilini bilmeyen bir yabancı gibi düşünmek hoşuna gidiyordu.

Saat beş olmuştu. Kateri isteksiz bir şekilde kilisenin göğü yükselen çan kulelerine baktı. Eve dönme vakti gelmişti. Yarım saatte kiliseye ulaşabilirdi eğer koşarsa. Sonra üstüne formasını giyer ve saat tam altı da kilisenin dua salonunda olurdu. Anneleri de onun söz dinleyen bir kız olduğunu görürdü.

Omuz silkti ve ellerini ceplerinde yumruk yaparak bir kilisenin bulunduğu yöne bir de tam zıt yönündeki ara soka baktı. O ara sokağın sonundaki ışıkları görebiliyordu. Uzun bir çilenin ardından kazanılan refah gibiydi. Genç kız dudağını ısırdı ve o sokağa doğru bir adım attı.

Ara sokak karanlıklı. Sokağı aydınlatan tek şey bulunduğu iki apartmanın dairelerinden sızan sarı hastalıklı ışıktı. Kateri sokağa yaklaştıkça daha önce göremediği iki siluet şekillenmeye başladı.

Adamlardan bir tanesi otuzlarının sonlarında görünüyordu. Kendinden daha küçük bir adamı duvara dayamıştı ve boğazına bıçak dayamıştı. Kateri gözlerini kıstı. Duvara dayadığı kişi yirmi yaşında gibi duruyordu. Üzerinde siyah tişört ve kot vardı. Ağzından kan sızıyordu ama bıçağa karşı son derece kayıtsız görünüyordu.

Kateri' nin kalbi korkuyla doldu. Adam, çocuğu öldürecekti. Eli montunun üzerinde duran haçına gitti ve onun yumruğunun içinde tuttu. "Tanrım" diye fısıldadı.

Tam o anda sanki bir ışık yakmış gibi adam bakışlarını ona çevirdi. Çocuk gözlerini adamdan ayırmadı. Adam hırlayarak Kateri' e döndü. "Defol buradan seni bacaksız"

Kateri, yumruğunu sıktı ve başını iki yana salladı. Kalbi korkuyla dörtnala koşuyordu. Ancak annelerinin sesi kulağına çalındı. "Ölümden korkma, Kateri" derdi Emma anne. "Ölüm bir gün herkesi bulacak ve o zaman hepimiz cennetteki yüce babamıza kavuşacağız"

Kateri yutkundu ve inatçı bir şekilde başını salladı. "Bırak onu" diye bağırdı. "Yoksa polisi ararım." Sesinin ciddi çıkmasını sağlamaya çalışmıştı. İnandırıcı olması gerekiyordu.

Adam ona doğru döndü. "Sana defol dedim"

Kateri yutkundu ancak yerinden kıpırdamadı. "Tanrım" diye fısıldadı. "Sen mukaddes olansın. Ölüm bir yarılık değil sana kavuşma yoludur. Sana geliyoruz cennetteki babamız. Sen ki en büyük olansın. Kötülerin bile günahlarını bağışlayansın. Bağışlayıcısın."

Adam aniden bağırarak dizlerinin üzerine çöktü ve ellerini kulaklarıyla kapadı. Canı yanıyormuş gibi görünüyordu. Kateri şaşkınlıkla ona baktı. Bunu yapan şey dua mıydı?

Kateri zorlukla yutkundu. Ağzı kurumuştu. "Sen ki yaşamın ve ölümün bile ötesindesin. Topraktan gelen varlığımızla bizler senin köleniz"

Adam iyiden iyiye yerde kıvranmaya başladı. Çocuk hala sakin bir şekilde duvara yaslanmış duruyordu. Sanki bir film izliyormuş gibi yerdeki adama bakıyordu. Kollarını göğsünde birleştirmişti. Ancak ne kaçmaya çalışıyor ne de bir harekette bulunuyordu.

Kateri' nin gözleri yaşarmıştı. 'Kaç' diye bağırmak istiyordu. 'Kaçsana aptal' ancak duasına devam etti. Yerdeki adam en sonunda ayağa kalktı ve binanın camını kırarak kendini içeri attı.

Kateri gözlerini kırpıştırdı ve yumruğunu gevşetti. Ardından çocuğun yanına koştu. "Sen iyi misin?" diye sordu.

Adam gözlerini ona çevirdi. Kateri' nin nefesi boğazında kaldı. Bu adamın gözleri imkânsız bir renkti. Buz mavisi gözlerinin içinde alevler oynaşıyordu. Alevler bir yükseliyor bir alçalıyordu. "Git" diye fısıldadı adam ve ardından arkasını dönüp az önce adamın kırdığı cama doğru yürüdü.

Kateri onun bileğini tuttu ve "Oraya gitme" dedi nefes nefese. "Gidersen polis çağırırım."

Adamın dudakları alaycı bir gülümsemeyle kıvrılmasına rağmen gözleri sert bakıyordu. Ani bir hareketle kızı duvara dayadı ve elini kızın bacaklarının arasına soktu. Daha önce Kateri' nin bile dokunmaya cesaret edemediği yerine pantolonunun üstünden dokunuyordu. "Daha önce hiç tecavüze uğradın mı?" diye sordu çocuk gülümseyerek.

Kateri' nin gözleri fal taşı gibi açıldı. "Hayır" derken sesi titriyordu.

Adamın gülümsemesi genişledi. Gözlerindeki alevler büyüdü. "İnançlı bir çocuksun" diye fısıldadı. "Adın ne?"

"Kateri (Meşale) Davidson"

Adam başını salladı. Ardından başını yana eğdi ve diğer eliyle Kateri' nin henüz tam gelişmemiş olan göğsünü avuçladı. Zaten ufak tefek bir yapısı vardı Kateri' nin. Bu şekilde on beş değil de on yaşında gibi gösteriyordu.

Adam başını yana eğdi. "Gidecek misin?" diye sordu.

Kateri hızla başını salladı. "Gideceğim" dedi.

"Ve?"

"Kimseye bir şey söylemeyeceğim" dedi. "Yemin ederim."

Adamın dudakları tekrar kıvrıldı ve Kateri' den uzaklaştı. Ardından kırık pencereden içeri girdi ve Kateri' i ara sokakta yalnız bıraktı. Genç kız, korkmuş ve şaşkın bir şekilde bir sür öylece durdu. Ardından kilisenin ayini haber veren çanlarını duydu.

Duaya geç kalmıştı.

BELTANE 2- BELTANE ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin