two

1.4K 100 86
                                    

En son görüşmemizin ardından bir hafta geçmişti. Hala ismini bilmiyordum. Yalnızca bir dövmeci olduğunu ve bir dükkana sahip olduğunu biliyordum.
Bugün oraya gidip bir dövme yaptıracaktım. Ne yaptıracağımı uzun süre düşünmeme gerek yoktu.

Attığı konuma uyarak dükkanına ilerledim. Kocaman bir kapısı olan bir yerin önünde durdum ve tabelaya baktım.

Taehyung's Tattoo

Kapıyı hafifçe iterek içeriye girdim. Üstünde boynunu ve köprücük kemiklerini belli eden çizgili bir kazak altında ise bacaklarını ve tüm kıvrımlı bölgelerini belli eden dar ve salaş bir pantolon vardı. Kollarını sıvamıştı. Dövmeleri belli oluyordu. Neredeyse her yerinde dövmeler vardı bu onu çok şey yapıyordu.
Ateşli?

Gülümseyerek yanına ilerledim. Bana baktı. "İsminizi beğendim bayım."
"Ben de vücudunu kiraz çocuk."
Utangaç bir tavırla başımı eğip ellerimle oynadım. Kıkırdadı.

"Sana nasıl bir dövme yapacağız?"

"Ah, şey. Aslında ben bir çakmak deseni yaptırmak istiyordum. Ve onu yakan bir el."

"Nerene?"

"Ayak bileğime."

Oradaki koltuğa uzanıp pantolonumun paçasını sıyırdım. Elindeki bir takım aletle geldi. Cebimden bana verdiği çakmağı çıkarıp ona uzattım.

"Çakmağın deseni bu olsun."
Onaylar gibi bir mırıltı çıkarıp önce bir kağıda çizim yaptı. Ardından bir mendille bileğimi silip çizdiği resmi bileğime yapıştırdı. İzini çıkardıktan sonra ucunda iğne olan bir alet ile dövmeyi yapmaya başladı.

Dikkatlice işine odaklanmıştı. Kaşları çatılmış elini dikkatlice derimin üzerinde gezdiriyordu. Mükemmeldi. Ona baktıkça kendimi delirmemek için zor tutuyordum. Tabii bu sırada canım bir hayli acıyordu. Acı eşiğim hiç kuvvetli değildi ve hassas bir derim vardı. Kendimi kasıyordum çünkü eğer bağırırsam gözünde küçük düşebilirdim.
O sırada gülümsedi.

"Kendini kasma güzelim."
Bana güzelim demişti. Galiba kalbim eriyordu.
Bu sırada canım olduğundan daha fazla acımıştı. Hafifçe inledim.

"Bayım, çok acıyor."
Burukça gülümsedi.

Aradan geçen sürenin sonunda dövmem tamamlanmıştı. Ayak bileğime bakıp teşekkür ettim. Gerçekten yetenekliydi.
Yerimde hafif doğruldum. Bileğime bir krem sürdükten sonra paçamı indirdi. Gözlerine baktım, gözlerime baktı.
Yemin edebilirdim ki gözlerinde hiçbir yerde göremediğim şeyleri gördüm.
Gözlerinde cenneti gördüm. Elimi uzattım, gözlerini kapattı. Yüzüne dokundum. O pürüzsüz huzur verici teninde dolaştırdım parmaklarımı. Gülümsedi. Parmaklarımı dudağına indirdim. Dokundum. Baş parmağımı üzerinde gezdirdim. O güzel dudaklarını benimkilerin üzerinde hayal ettim. Hayali bile beni öldürebilecekken gerçeği nasıl hissettirirdi? Aşıktım. Hemde çok.

Ellerimi çekince yüzünü buruşturdu ve gözlerini açıp bana baktı. Aramızda kaç yaş vardı acaba sormalı mıydım?

"7 yaş var güzelim."

"Aklımı mı okuyorsun?"

"Hayır. Seni o kadar iyi tanıyorum ki. Sanki yıllardır berabermişiz gibi. Biliyorum, aklından ne geçiyorsa."

Gülümsedim. Bana kare gülüşünü bağışladı. Koltuktan indim ve aramızdaki boy farkını küçülttüm.
Benden yaklaşık 20 cm uzundu.
Çantamı elime alıp aynı saptaki iki kirazı ona uzattım.

"Seviyorsunuz bayım."
"Evet Jeongguk, seviyorum."

×

Eve vardığımda kendimi yatağıma attım.
Onu görünce kalbim çok hızlı atıyordu.
Ne yapacağımı dahi bilemiyordum.
Gerisini zamana bırakmalıydım.
Dudaklarımı dişledim ve aynadan kendime baktım. Bir değişiklik, güzel olabilirdi. Ellerim saçlarıma kaydı.
Kendi kendime gülümsedim. (Crren hanıma buradan teşekkürlerimi sunuyorum.)

Doğrudan markete gittim. Saç açıcı ve bir paket boya satın aldım.
Kendim boyayacaktım.
Hemen eve gittim ve banyoya girdim.
İlk önce saçımı açtım ve boyayı yavaşca saçlarıma sürmeye başladım. Beğenecek miydi? Şüpheliydim. Onu bugüne kadar yalnızca iki renkle gördüm. Kırmızı ve Mavi. Ikiside ona çok yakışmıştı. Tanrısal bir havası vardı. Tapılasıca güzeldi. Saçlarımı boyamayı bitirince etrafı temizledim ve beklemeye başladım.
Pembeye çalan bir kırmızı yapmıştım saçımı. (Medya)

Beklerken onu aradım. Bir süre çaldıktan sonra telefonu açtı.

"Merhaba bayım."

"Merhaba Jeongguk."

"Nasılsınız?"

"Iyiyim, ya sen?"

"Iyiyim."

"Dövmen nasıl? Sana verdiğim kremleri sürüyor musun?"

"Evet bayım. Artık acımıyor."

"Sevindim."

"Şey, bayım. Sizinle daha fazla vakit geçirmek istiyorum."

"Konum at, geleyim."

"1 saat sonra gelebilir misiniz? Şuan müsait değilim."

"Neden? Saçını mı boyuyorsun?"

"Evet, ama siz bunu nas-"

"Hissediyorum Jeongguk. Konum at geleceğim."

Konum atıp onu beklemeye başladım.
45 dakika sonra saçlarımı yıkadım ve kuruttum. Konum atmamın üzerinden tam 59 dakika geçiyordu ki zil çaldı.
Kapıya ilerledim ve 60 dakika olduğunda kapıyı açtım. Gülümsedik. İçeri girdi ve koltuğa oturup eliyle yanını işaret etti.
Gelip yanına oturdum. Kolunu omuzuma attı ve beni yanına çekip saçlarımı kokladı. Terledim. Kalbim olduğundan daha hızlı atıyordu. Ben ise duymaması için dua ediyordum. Burnunu şakağıma sürttü.

"Fazla güzelsin, Jeongguk."

O an nefes almayı unuttum. Tanrı şahidim olsun ki bu adam beni delirtiyordu.
Yalnızca 1 haftadır tanışıyorduk ve ben ona 7 günde aşık olmuştum.
Vücudumdaki tüm kan yanaklarıma sıçradı. Buna karşı yalnızca kıkırdamıştı. Başını hafifçe eğdi ve burnunu boynuma sürttü.
Titredim, yapabildiğim tek şey buydu.
Dudaklarını boynuma yerleştirdi ve narince öpmeye başladı.
Kahretsin. Birazdan ölecektim.
Boynumu ısırdığında gözlerimi açtım ve ağzımdan bir küfür savruldu.

"S-siktir."

Geri çekildiğinde yüzünde sorar gibi bir ifade vardı. Tanrım, fena etkilenmiştim.
Anlamsızca ona baktım

Ayağa kalktı. Bana baktı.

"J-Jeongguk b-ben özür dilerim. Rahatsız olacağını kavrayamadım."

Rahatsız değildim, fazlasını istiyordum.
"Rahatsız olmadım bayım."

Ayağa kalktı ve özür dileyip kapıya ilerledi.

"Bayım yarın saat 11'de parka gelin. Lütfen."
Başını sallayıp evden çıktı.
Sanırım en tuhaf gündü.

×

TaeTae'mizin hızlı zamanları dkehdiux
Oy verin.

Cherry Boy / taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin