Cherry Boy / taekook.

four

Gecenin bir yarısı, gördüğüm kabusun etkisiyle uyanmıştım. Yanımda uzanan bedene baktım. Sonrada gözlerimi duvarlara çevirdim. Beraber rengarek boyadığımız odamızın duvarlarını izledim. Sonra tekrar ona baktım.
Nefesleri hızlanmıştı. Uyuyor numarası yapıyordu. Gülümsedim ve saçlarıyla oynamaya başladım. Hafifçe mırıldandım.

"Uyumadığınızı biliyorum bayım. Nefeslerinizin tınısından belli oluyor."

Kıkırdayarak gözlerini açtı.
Gülümsedi.

"Beni bu kadar iyi tanıman çok hoşuma gidiyor Jeongguk."

"Bayım ben korkuyorum. Bana sarılır mısınız?"

Cevap vermeden kollarını belime sardı. Kollarının arasında kaybolmuştum bu huzur veriyordu. Yavaşca yüzüne doğru yaklaştım. Üzerine doğru eğildim ve dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdim. Elimden geldiği kadar nazikçe öpmeye çalışıyordum ki dönüp beni altına aldı.
Alt dudağımı dudakları arasına alıp işkence etmeye başladı. Öyle güzeldi ki. Kendimden geçmiştim.Bir süre sonra nefes nefese kalmıştık. Elimi dudağıma götürdüm. Kanıyordu. Gülümsedim. Tekrar yanıma uzandı. Kollarımı beline doladım ve uykuma kaldığı yerden devam ettim.

×

1 yıl sonra

Tam tamına 1 yıl geçmişti. Ona olan sevgim hiç bitmiyor. Aksine gün geçtikce artıyordu. Bir akşam yemeği yiyecektik. Güzel bir şeyler giyinmek istiyordum. Bir elbise giyindim. Evet bir elbise. Gri, sırt dekoltesi olan bir elbise.

Insanların ya da diğerlerinin ne düşündükleri umurumda bile değildi.
Bir erkek güzel olabilirdi. Elbise giyebilir, makyaj yapabilirdi. Bunu yadırgamak suçtu. (İpek hanım iyi okuyun buraları)

Bir süre sonra arabası kapının önünde durdu. Mutlu bir şekilde arabaya bindim. Gözleri elbiseme kaydı. Garipser gibi bakıyordu. Taehyung mimiklerini hiç iyi kullanamıyordu.

"Beğendim, hep bunu giy sevgilim."

Gülümsedim. Arabaya çalıştırdı ve gaza bastı. Restorana doğru ilerliyorduk.
Kısa süre sonra şık bir mekana gelmiştik. Arabadan indi ve kapımı açıp koluma girerek benide indirdi.
Mekana ilerledik. İçeriye girip bir masaya oturduk. Sohbet ediyor ve şaraplarımızı yudumluyorduk. Yemek yedikten sonra ellerimi tuttu.

"Jeongguk, süslü lafları pek fazla sevmiyorum. Romantiklik nedir, inan ki hiç bilmiyorum. Uzatmayacağım. Sana deliler gibi aşığım Jeongguk. Benimle evlenir misin?"

Cebinden bir kutu çıkardı ve kapağını açtı. Üzerinde kiraz deseni olan gümüş kaplama bir yüzük vardı kutuda.
Parmağımı uzattım ve yüzüğü parmağıma takışını izledim. Gözlerimle cevapladım onu, gözlerimle evet dedim.

Çok uzatmadan yapacaktık bu işi. Dügünde olmayacaktı. Yalnızca imza atacaktık ve bitecekti.

×

1 hafta sonra

Nikahımızı gerçekleştirdikten sonra, evimize geldik. Odamıza çıktım ve yatağa oturdum.

Artık iki değil, bir beden olacaktık.

×

Evet bir bolum daha bitti.
Sonraki bolum final.