1 yıl sonra
Taehyung:
"... Ve sonya Bay Jung ona bağıydı. Ona ceza veydi. AMA BENİM SUÇUM DEYİLDİ. Beyimle o dayga geçti. Ben isteyeyek böyle konuşmuyoyum. " Çatlayan sesiyle hikayesini bitirdiğinde gerçekten kırıldığını anladım. Onu anlıyordum. O hissi biliyordum. Üzülmesine de saygı duyuyordum.
"Yoongi, bebeğim, bana o çocuğun adını söyler misin?"Tamam. Belki bazı şeyleri kendi çözmeliydi ancak o daha küçüktü. Yardıma ihtiyacı olabilirdi.
"Donyun." Donyun?
"Donghyun mu?"
Telefondan birkaç hışırtı geldiğinde kafa salladığını anladım.
"Ay, yani evet."
"Pekala. Ben onunla konuşacağım. Söz tamam mı?"
"Tam-
TANRI AŞKINA SUS ARTIK!
SEN SUSARSAN BEN DE SUSARIM. BENİ YOK YERE SUÇLUYORSUN. AKLIMI KAÇIRACAĞIM.
Kulağımı tırmalayan Daniel'in çığlığından sonra kırılma sesi kulaklarıma dolmuştu.
Onlar neler yapıyordu öyle?
"Yoon, arkada neler oluyor?"
"Aykada biy şey yok hyumg."
"Öyle değil. Anne ve baba ne yapıyor?"
"HİÇ, ONLAY KAVHE İÇİYOY. EVET." Panik halinde ailesini savunması beni gülümsetmişti. Onları önemsemesi hoştu. Ama bu bana yalan söylediği gerçeğini değiştirmezdi. Bunu onunla konuşacaktım.
"Sana inandım Yoon. Bağırmana gerek yok. Boğazın acıyacak... Şimdi bana anneyi verir misin? Onunla hangi çikolatadan alacağımızı konuşacağız."
"ÇİYEKLİ YOĞUYTLU ÇİKOLATA."Kulağıma doğru bağırmasıyla yüzümü buruşturdum.
Bu çikolatayı neden bu kadar sevdiğini anlayamayacaktım sanırım."Tamam. Onu söz alacağım. Ancak belki annenin de istediği özel bir tane vardır. Ona da soralım söz cumartesi hepsini getireceğim."
Birkaç hışırtının ardından duyduğum Evelyn'in sesi ile yüreğimin burkulduğunu hissettim.
"Alo?" Bitkin fısıltısını duymak beni telefonun diğer tarafından dahi yormuştu. Kim ne derse desin. O benim ablamdı. Üzülmesi beni hiç iyi etkilemiyordu.
"Benim, Eve. Gelmemi ister misin?"
"Cumartesi konuşuruz. Boşuna buraya gelme." Böyle bir cevap beklemiyordum ama bozuntuya vermedim.
"Pekala. Yoongi'nin yanında bağırmayın. Korktuğuna eminim."
"Ah, öyle miydi?" sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Bu durumdan utandığı belliydi.
"Bir daha yapmayacağım. Uyardığın için sağ ol."
'Rica ederim' demeye kalmadan telefon yüzüme kapanmıştı bile.
~
"Onu anlamakta güçlük çekiyorum Tae. Gecenin bir yarısı çıkıyor ve sabaha karşı geliyor. Bir de üstüne bana bağırıyor. Onun nesi var öyle?"
Evelyn, her zamankinşn aksine gri bir eşofman ve siyah bir sporcu atletiyle karşımda duruyordu. Yüzünde makyaj namına hiçbir şey yoktu ve bu gözlerinin altındaki morlukları meydana çıkarıyordu. Sesi çatlıyordu. Daniel onu mahvetmişti.
'Eve' diye söze başlayacaktım ki başını omzuma yaslayıp ağlamaya başladı. Biraz panik olsam da onu dinlemem gerektiğini düşünerek ağzımı dahi açmadım.
"Tae, bence o beni aldatıyor."
Üzgünüm ama hiç şaşırmadım. Bu ondan beklenen bir hareketti. Daha önce Eve, Daniel'in gömleklerinde sürekli açık kahve lekeler gördüğünü anlatmıştı ama bunu iyiye yormak için ikimiz de çok uğraşmıştık.
"Tae, ben Yoongi'ye ne diyeceğim."
"Biy şey demesen de oluy. Duydum ben." Kulaklarıma dolan sesle irkilerek kapıya baktığımda elindeki mor milka ineği ile gerginlikle oynayan Yoongi'yi gördüm.
Yeni sarıya boyattığı saçları dağılmıştı, şortu olması gerekenden biraz da yüksekti ve tişörtü de sol omzuna doğru kaymıştı. Yeni uyanmış olmalıydı.
Eve birkaç saniye boş boş ona baktıktan sonra telefonunu ve anahtarını komidinin üzerinden aldı ve konuştu.
"Birkaç saate dönerim."