Mucizesizliklerle Randevu

43 4 0
                                    

  Ağırlaşmış göz kapaklarımı açmak her ne kadar zor olsa da,gözlerimi aralıyıverdim.Berk yanımda oturmuş, kitabımın son sayfalarının arasına elini koymuş kapıya bakıyordu."Ne oldu?" diye sordum.

"Kapı kapandı,annenler bu kadar erken gelir miydi?"  

"Sanmam" deyip doğruldum.

"Anne?!"

"Rüzgar?" annemlerdi.Ama neden böyle erken gelmişlerdi?

Kapının arkasından annemin kafası göründü."Nasılsınız bakalım,beyaz şirinler?"Berk gülümsedi ve el salladı."Erken gelmişsiniz?"

"Hı,evet.Zaten normal bir iş için çıkmamıştık.Bu sefer daha farklı." Babam da kapıda görününce içeri gelip oturdular.Babam anlattı.

"Önce Berkay'ın ailesinin yanına gittik.Onlarla konuştuk filan.Daha sonra da geri döndük.Ama ilk istikametimiz ev değildi." Ben heyecanla dinlerken babamın son cümlesi tüm hayatımı boşluğa dönüştürdü.Her şey beni yerle bir etmek için var gibiydi."Ve sizi okula kaydettirdik."

Yüzümde koca bir ciddiyet vardı.Az önce,tek bir cümleyle tüm hayat enerjimi emmişlerdi."Oraya gideceğimi mi sandınız?"

"Evet,evet öyle düşünüyoruz." İstemsizce ağlamaya başladım.İki sene önce okulu bırakmıştım.O lanet yere bir daha hiç gitmeyeceğim düşüncesi  beni morfinden bile çok rahatlatıyordu.Şimdi böyle yapamazdılar."Oraya adımımı dahi atmayacağım.Artık yetişkin biriyim.Yıllardır.Bırakın şu aptal kararları ben vereyim ki kararımı biliyorsunuz."

"Koca bir batığa girmemizi istemiyorsan o okula gideceksin küçük hanım.Senin nazlarınla mı uğraşacağız?Biraz sorumluluk almayı öğrenirsin hem.Bize yaslanmaktan vazgeç!"

"Size yaslanmıyorum siz umrumda değilisiniz."

"Tabii canım.Kimin yemeğini yiyorsun?Kimin evinde kalıyorsun.Sana biz bakıyoruz.Madem yetişkin oldun,bizi bırak.Ayakların üstünde dur ve kendi kararlarını ver.Ama geçti artık o okula gidilecek." annem de kafasıyla onayladı.Üzüldüğü her halinden belliydi.

"Size yük oluyorum demek.Peki.Ama hiçbir güç beni o okula götüremez.Okuldan en az sizden nefret ettiğim kadar nefret ediyorum." Annem koşarcasına hızla odadan çıktı.Onay almak için Berk'e baktım.O da babamın gözünün içine bakıyordu."Efendim ben Rüzgar'la konuşurum.İsterseniz siz de çıkın." babam da gidince Berk sandalyesini yaklaştırdı.

"Rüzgar bak..."

"Sen de mi onlardan yanasın.Neden bunu bana yapıyorsun? Bensiz git okula.Biliyorsun.Hatta en iyi bilen kişi sensin."

"Rüzgar senin için."

"Benim için mi? Şaka mı bu? Kamera filan mı var?"

"Rüzgar şu haline bak.Kimsin sen? Benim tanıdığım Rüzgar değilsin.O başkalarının hayat enerjisini kendi için kullanırdı.Sen hayatını yok ediyorsun.Bak kendine,ne haldesin? Boş geçirdiğin her zamanda aklını farklı şeylerle kurcalıyorsun.Hepsi de kendine nasıl zarar vereceğin hakkında.Yapma bunu. Boşa umut zarardan başka hiçbir şey değil."

"Bensiz git,ama bana bu eziyeti yapma.İnan benim için Çin işkencesinden daha kötü." yatağa oturup sarıldı.

"Senin için yapıyorum.Hayatın boşa geçmesin diye.Hiç düşünmüyor musun? Ya yollarımız ayrılırsa.Kendini birilerine kabul ettirmeyi öğrenmelisin.Okula gelmelisin.Bu sene her seneden daha güzel olacak.İnan bana.Sadece İNAN!" kafamı salladım ve yüzümdeki yaşları sildim.

El sallayıp odadan çıktı.Annem ve babamla konuşuyordu.Duyduklarımdan anladığım tek şey annemin "Ne olacak hali?" demesiydi. 

Uzanıp mor kitabı aldım ve okumaya devam ettim...

  Günlerim yatakta bir şeyler yaparak geçiyordu.Aradan günler ve haftalar geçti.Sonunda ayağa kalkabileceğim gün geldi...

   Berk elinde sırt çantamla yanıma geldi."Hadi bakalım biraz gezmeye çıkalım."

"Nereye?"

"Unuttum deme.Bugün psikologla randevumuz var.Seni görsün bir bakalım.Sonra da dışarıda bir yerlere gideriz."

"Tamam seni lanet adam." deyip doğruldum.Değneklerimi aldım ve ayağa kalktım."Gitmiyor muyuz?"

"Nasıl istiyorsanız madam?" 

"Kesinlikle gitmek istemiyorum."

"Ah,hayır.Bu bir emirdir.Lütfen beni kılıç kaldırmak zorunda bırakmayın.Özellikle bir bayana karşı."

"Peki sayın şoför."

Taksiye binip kısa sürede hastaneye vardık.Hastaneden biraz daha farklı gibiydi.İçinde deliler vardı ama tımarhane denilmezdi,çünkü içinde deliler olduğu kadar da  akıllılar vardı. "Günaydın.Doktor Murat ile randevumuz var?"

"Günaydın beyfendi ve bayan.Hemen bakıyorum.İsimlerinizi rica etsem?"

"Berkay Kamalon ve Rüzgar Doruk."

"Hanginizin önce?"

"Siz yeni geldiniz galiba?"

"Evet dün çalışmaya başladım." Araya girdim."Tamam hayırlı olsun da biz bir seansa beraber giriyoruz.2 seans çıkmıyoruz."

"Ha anladım.Siz o ikilisiniz." tek kaşımı kaldırıp Berk'e baktım.O da iki kaşını çatmış kadına bakıyordu."İkili?"

"Önemi yok.Doktorun odası boş galiba arayayım sonra siz girin." kafamızı sallayıp bekledik.Ve sonra odadan içeri girdik.Zemin kattaydı.Bu işimi kolaylaştırıyordu.

  İçeri girdiğimizde doktor elinde bir bardak viskiyle oturuyordu.Bizi görünce hemen kenarı koydu.Fakat kafası güzeldi."Gençler siz misiniz?Berk,Rüzgar?"

"He Murat abi.Biziz de ya sana bir şey demiyolar mı? Böyle geldiğimizde hep içiyorsun."

"Bilmem otursanıza."

Berk telefondan sekreteri arayıp iki sıcak çikolata ve bir de kahve istedi.Doktor kahvesini içtikten sonra konuşmaya başladık...
Berk beni anlattı da anlattı,sanki hayatta sadece beni umursarmışcasına.Dayandım,dayandım ve dayandım.Artık yapacak tek şey ipleri elime almak olabilirdi.Yoksa ne söylesem nafile.İpleri elime aldım.
  "Ya yeter Berk" koca çenesi biran sustu ve bana döndü."Evet.Ne var yaptım bir şey?İyi de bu en yakınımı kaybetmek pahasına mıydı?Asıl değişenin ben olduğuma emin misin?" Yüzünü buruşturmuş bana bakıyordu."İki defa üst üste intihara kalkışan ben değilim ama."  doktora döndü.Sanırım beni anlatmaya başlayacaktı ki,araya girdim."Sen kesinlikle manyaksın,hatta benden daha kötü bir vakasın.Ya sen hem sigara içiyorsun,hem uyuşturucu kullanıyorsun,hem de intihar etmeye çalışıyorsun.Benimki yanında ne kalır.Zaten hayatta benden başka önemsenilebilecek milyon insan varken ben kimim?Sonuçta hayatta sadece ve en çok beni önnemsemiyorsun.Ne yapalım?"
Kaşlarını çatmış bakıyordu."Emin misin?Çünkü sanırım şuan kendimden bile çok önemsediğim kişiyle tartışıyorum "
Yoksa cidden o kişi ben miydim?
Aklım bu soruyu yanıtlamaya çalışırken ben de kendimi toparladım.
"Her neyse...Ne diyeceğim.Siz devam edin ne de olsa benim varlığım pek etkilemiyor."
Çantamı alıp çıktım.Berk'in arkamda olduğunu hissediyordum.Sola döndüm ve göz ucuyla baktım.Görünürde kimse yoktu."OYUN MU OYNUYORUZ BURADA?AZICIK AKLIN VARSA BİR ADIM DAHA ATMA!" Derin nefesler alıp arkama döndüm."Oyununuza ediyim." güldü."İşte benim tanıdığım kız."
"Ama benim tanıdığım Berk görünürde yok.Onu sen mi yedin?"Bozulmuş gibiydi ama gülüyordu.Kırık bir gülüşle."Bence bir süre konuşmayalım.Kafamızı toparlarız hiç olmazsa."
Son sözümü söyledim.Bir şey söylemesine fırsat bırakmadan hızlı adımlarla yürüdüm ve binayı terk ettim...

U SMİLE ♣ Sezon 1 Siyah veya BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin