viii | benden kaçıp duran kızıl

317 49 11
                                    

Sooyoung, iki hafta önce Jiwoo onu her yerden engellediğinden beri ona hiç bir yerden ulaşamıyordu.

Sanki birden ortalıktan kaybolmuştu. Ne internette bulabiliyordu, ne de kampüste. Gerçektende sanırım yok olmuştu kızıl olan.

Neden Jiwoo'nun ondan kaçtığınıda anlamıyordu bir türlü. Haseul ona bir şeyler demişti ama, yinede iki hafta gibi uzunca bir süre boyunca şirin kızı görememek moralini çokça bozmuştu.

Güzel sanatlar fakültesinde geziyordu şimdi, bir yerden kızıl çıkar umuduyla. Hâlâ bitirmeleri gerekende bir proje vardı tabii. Sooyoung küçük olan için endişelenmeden de edemiyordu tabii, kendisi yüzünden düşük not almasını istemezdi.

Ofluyarak olduğu yerde durdu, yoktu işte. Güzel Sanatlar fakültesine kadar gelmişti, utanmasa her sınıfa ve atölyeye tek tek bakacaktı. Ama yoktu işte, bulamıyordu Jiwoo'yu.

Tam vaz geçip geri dönecekti ki, eski sınıflardan birinde hoplaya zıplaya çıkan kızıl kafalı birini gördü. Kalbi birden hızlıca atmaya başladı, hemen vakit kaybetmeden bağırdı arkasından Sooyoung, "Kim Jiwoo!"

Kızıl saçlı şirin kız isminin seslenilmesiyle ona doğru döndü. Suratında keyfinin gayet yerinde olduğunu gösteren kocaman bir gülümseme vardı. Sooyoung biraz kırılmıştı, o haftalardır onsuz çok mutsuzdu.

Ama Jiwoo onu görünce suratındaki gülümseme yavaş yavaş sönmeye başladı ve korku içinde bir surat ifadesine büründü.

Sooyoung onu kaçırmamak için yavaşça konuştu, "Jiwoo, konuşabilir miyiz?"

Jiwoo'nun suratındaki korku dolu ifade dahada büyüdü, kocaman gözleri korkuyla açıkken hemen arkasını döndü ve depar atarak oradan uzaklaştı. Kız gerçekten bütün varlığı ile Sooyoung'dan kaçıyordu.

Sooyoung arkasından bağırsa da kızıl olan durmadı ve koşmaya devam etti. Sooyoung'un omuzları yenilgi ile düştüler. Kızın gözleri önünde kaçması moralini dahada bozmuştu.

♡♡♡

Sooyoung bir hışımla yurt odasının kapısını açtı ve büyük bir gümbürtüyle geri kapadı. Odada oturan herkes şaşkın bakışlarla birden ona dönmüştü.

Jinsoul sırtını yatağa yaslamış, önündeki Yerim ile bir kart oyunu oynuyordu. Haseul işe yatağın sağ tarafında uzanarak bir kitap okuyordu.

Jinsoul yüzündeki şaşkınlığı atamadan pişkin pişkin sırıtmaya çalıştı, bu yüzden tuhaf bir surat ifadesi oluşmuştu.

Bunu gören Yerim kendini tutamamış ve "Ahaha Unnie suratın çok komik!" Diye gülerek bağırmıştı. Jinsoul kaşlarını çatıp Yerim'e tehditkar bir bakış atınca mor saçlı kızda susmak zorunda kalmıştı.

Sooyoung nefesini dışarı vererek ikisinin yanına oturdu. Jinsoul'un kaşları hala çatılıydı, elindeki kartları yere bıraktı ve Sooyoung'un ensesine masaj yapmaya başladı. "Hey, Sorun ne?"

Sooyoung dahada oflayıp kendisini Jinsoul'un kucağına attı. Sarışın olan onu zor zamanlarında rahatlatmayı hep başarırdı.

Haseul gözlüklerini alçaltıp, bilmiş bir şekilde Sooyoung'a baktı, "Ben sanırım ne olduğunu biliyorum."

Jinsoul Sooyoung'un siyah saçlarını okşarken, omzundan Haseul'a doğru bakıp konuştu "Ah, nedenmiş Haseulie?"

Haseul elindeki kitabı yatağın bir tarafına bıraktı ve emekleyerek onlara doğru yatağın ucuna gitti. Sonra oda uzanıp Sooyoung'un saçlarını karıştırırken konuştu "Şu hoşlandığın kızıl kız yüzünden değil mi~"

Sooyoung itiraz edermiş gibi bir ses çıkardı, bu tür konuları arkadaşlarıyla konuşmayı sevmiyordu.

Yerim hemen yanlarına yaklaştı ve oda Sooyoung'un saçlarıyla oynamaya başladı, şimdiden kuş yuvasına dönmüştü siyahlının saçları.

"Sooyoung unnie kimden hoşlanıyor?" Diye sordu Yerim.

"Ah Güzel sanatlar fakültesinden bir proje için eşleştiği bir kız. Kız Sooyoung'un nü resmini çizecek~"

Sooyoung bir hışımla kafasını kaldırıp "Hayır!" Diye bağırdı, "Nü resmimi çizmeyecek! Portremi çizecekti..." kafasını tekrardan Jinsoul'un kucağına gömdü, sesi boğuk çıkarken "Ama onuda yapamayacağız.. iki haftadır ulaşamıyorum."

Yerim "Neden ulaşamıyor?" Diye sorduğunda Jinsoul kısaca ona anlatmıştı. Yerim'in dersleri onlarınki ile çakıştığı için son olayları öğrenememişti.

Jinsoul dudaklarını büzerek konuşmuştu, "Hâlâ mı seninle konuşmuyor Sooyoungie."

Sooyoung yine oflamıştı, "Evet, hemde bugün onu kampüste gördüm. Ama beni görünce terse yöne kaçtı. Ah ne yapacağım."

Yerim bir süre dudaklarını büzerek düşünmüştü, "Belkide biraz daha zaman tanımalısındır?"

Jinsoul ise "Zaten iki hafta oldu." Demişti.

Haseul ise yüzünü buruşturarak, "Sonsuza kadar kaçmaz demiştim ama, iki haftadır kaçması gerçekten inanılmaz."

Sooyoung boğuk bir şekilde isyan ile ağlamayla karışık bir ses çıkarmıştı. Hepsi Sooyoung'u sakinleştirmek için saçı ile oynarken - ve daha da bozarken - kapıları tıklatılmıştı.

Haseul "Ben bakarım." Diyip yerinden kalkmış ve kapıyı açmıştı. Kapının önünde ise her an patlayabilirmiş gibi duran, siyah saçlı bir Son Hyejoo duruyordu.

Haseul şaşkınca, "Ah Hyejoo-ya, burada ne işin?" Var diye sormuştu. Kimse Haseul'un bu yabancıyı nereden tanıdığını sormamıştı, çünkü kendisi herşeyi bilirdi.

Hyejoo utana sıkıla konuşmuştu, "Resim profesörü Bayan Jeon yarın Jiwoo ve Sooyoung Unnie'nin artık mutlaka çalışmalara başlaması gerektiğini söyledi. Yarın ofisine uğramalarını rica etti ayrıca."

Hyejoo odadaki tuhaflığı fark edince kaşlarını çatarak Jinsoul'un kucağında saçlarıyla boğulan Sooyoung'u işaret etti, "İyi mi o?"

Jinsoul af dilercesine ona baktı ve "Sağ ol Hyejoo-ya. Kendisi gayet iyi. Gelip söylediğin için teşekkür ederiz." Demişti.

Hyejoo da son kez bakıp sessizce bir peki demiş ve gitmek için hazırlanmıştı, ama sonra Yerim'in sesi duyulmuştu,

"Görüşürüz Hyejoo!!"

Hyejoo'nun yanakları anında soluk bir pembe rengini almıştı. Alçak bir şekilde "Görüşürüz..." demiş ve koşarak oradan uzaklaşmıştı.

Haseul kapıyı kapatırken şaşkın bir şekilde Yerim'e dönmüştü, "Tanışıyor musunuz?"

Yerim güneş saçarak konuşmuştu "Evet! Beraber mario kart oynuyoruz. Ben üzülmiyeyim diye bilerek yeniliyor her defasında."

Haseul omuz silkip kızların yanına oturmuştu, Sooyoung'un omzuna elini koymuş ve sıkmıştı. "Bak yarın en azından zorla görüşmek zorunda kalacaksınız. Profesör çağırdığı halde gitmemezlik yapmaz sonuçta değil mi?"

Sooyoung yerinde dikilirken yüzünü asmıştı, "Evet.. sanırım." Sonra kızlara dönmüştü, "Sağ olun kızlar." Demişti ve hepside awww diyerek Sooyoung'a sarılmıştı.

Yarın zor bir gün onu bekliyordu.

♡♡♡

Bu bölümü yvesoul ve hyerim kalbim çok mutlu bir şekilde yazdı :D

Ama cidden çok eğlenerek yazdım bölümü???

Umarım sevmişsinizdir

cam girl, chuuves ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin