11. BÖLÜM

1.6K 186 25
                                    

Ç/: Gecikme için çok çok üzgünüz, malum bayram telaşı filan T.T neyse iyi okumalar! :3

“Baba…” ilk konuşan Tao olmuştu.

“Seni küçük bok! Neredeydin dün gece? Senin gibi bir fahişem yok benim!” Lay içgüdüsel olarak küçük kardeşinin önüne geçti. “Baba, onunla böyle konuşman doğru değil!”

Yaşlı adam dalga geçti. “ O fahişeyi mi koruyorsun? Eminim dün becerdiği sarışından iyi para kaldırmıştır.”

Tao yumruğunu sıkıyordu. Lay kardeşinin sinirlendiğini rahatlıkla görebiliyordu. Lay diğer eliyle kardeşinin yumruk yapmış olduğu elini tuttu.

“Baba,” Lay uyarıcı tonda hırlamıştı. “ Tao ve ben bu gecelik bir arkadaşıma gideceğiz. Yarın döneriz.” Yaşlı adam sertçe onlara bakıyordu.” İyi ama eğer geri dönmezseniz o zaman…” eliyle küçük olanı gösterdi. “ senin sevimli boğazını keserim.”

Yixing kardeşini çekeleyip evden çıkardı. Çağırdıkları taksiye bindiler. Yixing -daha önce Tao’nun hiç duymadığı- bir adres verdi taksiciye ve telefonunu fırlatıp attı.

“Gege, ne yapıyorsun?” Tao korkmuş sesiyle sordu. “Bütün her şeyi kaydettim Taozi. Suho ve ben bunları rapor haline getireceğiz. Bu gece orada kalacaksın anlaşıldı mı?” Lay sevgiyle kardeşinin elini okşadı. Tao gözleri dolarken hiçbir şey diyememişti. Sadece kafa sallamakla yetindi. “Sana güveniyorum Gege, teşekkürler.” Kucağında uyuklayan kardeşine gülümsedi Lay.

------------------

“Baekhyun-ah!” Oh, küçük olan nasılda bu trole yumruk atmak istiyordu.

“Ne var ?!” Çocuk, aptal gibi gülümseyen Chanyeol’ün suratını gördüğünde tıslamıştı .

“Benimle oyna!!!”

“Hayır!”

“Oh , hadi ama! Nedeen?”

“Lanet, küçük zıplayan toplara benziyorsun çünkü. O yüzden hayır.”

Chanyeol dudaklarını büzdü ve küstü ancak vazgeçmemişti. Sandalyelerden birine oturdu. “Kimse benimle oynamak istemiyor!”

Büyüğünün yaptığı bu çocukluğa güldü Baekhyun , O da karşısına oturdu. “Konuşabilir miyiz?” Eyesmile yaparak konuşmuştu küçük olan. İfadesi karanlığa bürünmeden önce kafasını salladı Chanyeol.

“Baek, ne zamandır sana bunu soracaktım ancak…” devam etmeden önce derin bir nefes aldı. “ Neden sana tecavüz ederken ‘Appa , iyi olacağım’ diye ağlıyordun.” Uzun olan diğerinin değişen ifadesini izliyordu. Chanyeol onun ağladığını gördüğünde şaşırmıştı.

“B-bunu k-konuşmak için b-başka Bir yere g-gidebilir miyiz?” Baekhyun konuşurken birkaç hıçkırık özgürlüğüne kavuşmuştu. Diğeri ayağa kalktı ve Baekhyun’un ellerini nazikçe tuttu. Onu, sadece kendisinin ve Kris’in bildiği okulun özel yerine götürüyordu.

------------------

“Burası çok güzel…” Taze havayı içine çekti Baekhyun.Dev ve görkemli ağaçları gördüğünde ürkmüştü. Farklı boyutlardaki taşlar küçük gölletin etrafını süslüyordu. Ağaçlık alan yeşil ve kahvenin her tonunu içeriyordu. Chanyeol bir taşın üstüne oturduktan sonra Baekhyun’u da yanına çekti.

“Kris ve ben keşfetmiştik burayı. Sanırım 2. Sınıftaydık. Yıllardır sır gibi saklıyorduk. Burayı sadece biz biliyoruz. 6 yıl önce onları biz getirmiştik ama şimdi çocukları bile var. Bak!” büyük olan zarifçe duran kuğular ve yüzen balıkları gösterdi. Baekhyun gülümseyerek diğerine döndü. Uzun olanın bu kadar yakışıklı olduğunu daha önce hiç fark etmemişti.

“Baek…Lütfen…Anlat bana..” Chanyeol küçüğünün ellerini avuçlarını içine alırken fısıldadı. Baekhyun derin bir nefes aldı. Elini tuttuğundan bile haberi yoktu.

“Ben daha 12 yaşındayken babam bana küfür etmeye başladı.” Chanyeol diğerinin elini güven vererek devam etmesi için sıktı. “Sarhoş olduğunda beni çağırır ve bana vururdu… Bunun tek seferlik bir şey sanmıştım ancak öyle değildi.” Chanyeol dikkatlice dinlerken Baekhyun nefesini toparladı. “Bana ilk kez 14 yaşımdayken tecavüz etti. Bana, benim deliği becerilmesi gereken aptal bir sürtük olduğumu söyledi.” Baekhyun diğerine koala gibi sarılırken ağlanmaya başladı. “Polise onu şikayet etmeden önce tam 136 kez (Ç/N: yuh mk! Prdn nys.) tecavüz etti.”

“Ah siktir… Üzgünüm.” Chanyeol diğerinin sırtında görünmez dairleler çizerken söyledi. “Endişelenme. Seni bundan sonra ben koruyacağım. Sana böyle bir şey yaptığım için çok özür dilerim…” Baekhyun sevimlice burnunu çekti ve diğerinin yüzüne baktı. “Söz mü? “ Chanyeol’den –sürekli- aldığı ıslak öpücükle şaşkına dönmüştü. Fakat bu sefer kalbi hızla çarpmaya başlamıştı aynı ormandaki kelebekler gibi…

“ SÖZ!”

------------------

1,5 hafta olmuştu. Luhan’ın Sehun’u incitmesinden bu yana oldukça uzun zaman geçmişti. Büyük olan küçüğünü özlemişti. Açıkçası, onu incitmeyi özlemişti. Sonunda Sehun’un günlüğünü bitirebilmişti. Her kelime gencin kalbini sayısız parçalara bölüyordu ancak yapabileceği hiçbir şey yoktu. Bazı şeyler onu bir şeyler yapması için dürtüyordu.

“Sevgili Luhan Hyung” yazılı yaprakları ayırdı. Genç bazı şeyleri kaybetmiş gibi hissediyordu. Göğsündeki keskin acı onu kıvrandırıyor, nefes almasını zorlaştırıyordu. Son sayfadaki mektup ve kelimeler gözlerinin dolmasına neden oluyordu.

Son sayfadaki cümle şuydu : ‘Daha fazla yaşamak istemiyorum!..’

Okuduğu bu cümle ile kalp atışları hızlanmıştı. Benliği onu ele geçirirken arkasından bağıranları umursamadan koşarak çıktı. Kalbi onun ismiyle atıyordu. Doğru okuduğundan emin olmak için mektubu tekrar okudu. Yanlış okuyup bir aptal gibi görünmek istemiyordu.

“Sevgili Luhan Hyung, Bunu benden son kez duyuyorsun. Sanırım bu senin için iyi bir şey değil mi? Nasıl olsa benden nefret ediyorsun. Bu yüzden bunu bir elveda olarak kabul et. Biliyorum anne ve babamıza olan her şey yüzünden beni suçluyorsun. Çünkü istediğin gibi büyümedim. Üzgünüm, eksiklerim olduğu için. Üzgünüm, seni gururlandırmak yerine benden tiksindiğin için. Üzgünüm, kardeşin olduğum için ve seni olması gerekenden daha ok sevdiğim için. Lütfen beni nefret ettiğin biri olarak değil kardeşin olarak hatırla. Lütfen senin için bir yük olduğumu değil de yaptığım iyi şeyleri hatırla. Teşekkürler ve üzgünüm. Bu bir elveda... Sevgilerle Küçük kardeşin,

-Sehun”

BÖLÜM SONU.

I'm Only His BrotherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin