Aptal: Zambağım
Aptal: Sende ne olarak kayıtlıyım?
Aptal: Dur söyleme tahmin edeyim... "Gelecekteki Kocam" ?
Lily: Aptal.
Aptal: Artık böyle seslenmesen diyorum Zambağım.
Lily: Hayır, "Aptal" olarak kayıtlısın
Aptal: Üzdün
Telefonu yavaşca yanına koydu James. Gerçekten de aptaldı. Lily onu haketmiyordu. Boşuna çabalıyordu. Ama şimdi Remus'u bulması gerekiyordu. Onunla konuşmalıydı. O kendisini rahatlatabilirdi. Zekiydi çocuk, ne yapması gerektiğini söylerdi ona. Onu kütüphanede bulacağını biliyordu. Başı önde düşünceli adımlarla kütüphaneye ilerledi. İşte iki raf arkada bir kitap karıştırıyordu.
Yanına vardı. "Aylak?" diye seslendi fısıltıyla. Dostu kitaptan kafasını kaldırıp yanındaki gövdeye baktı. Elini düşünceli ve ciddi çocuğun omzuna koydu. "Çatalak?" diyerek karşılık verdi.
James'in ağzını açmasına izin vermeden "Lily mi?" diye sordu.Yutkunarak başını salladı James. Başı önde ve her an ağlayacakmış gibi ayaklarına bakıyordu. Remus iki sandalye çekti ve oturdular. James'in ne olduğunu anlatmasına gerek yoktu aslında. Remus genel olarak ne olduğunu biliyordu.
Yine Lily'i sinirlendirmiştir ve nasıl gönlünü alırım diye gelmiştir diye düşünüyordu. Normalde James bu kadar üzülmezdi ama artık kırılmıştı sanırım. Remus bunun olabileceğini biliyordu. Lily bir gün gerçekten kalbini kıracak ve James'te gerçekleri görecekti. Konuşmaya karar verdi. Bu güçlü arkadaşının önünde güçsüzleşerek ağlamasına izin veremezdi.
"Bak Çatalak. Aşağı yukarı neler olduğunu tahmin edebiliyorum. Ama sakın üzülme tamam mı, koskoca James Potter bir kız tarafından reddedildiği için ağlayacak mı?"
"Evet" dedi kayıtsızca James, Remus'a bakarak. Remus bir inanamazlıkla bakıyordu arkadaşına. Bunlar şuan yaşanıyor muydu?
"Ayrıca reddedilmedim bile. Yani... Bir noktadan sonra canımı sıktı bu boş çabalarım-"
"Çatalak reddedilmemişsin, saçmalama böyle bir şeye üzülme. 6 yıldır bu işi yapıyorsun. Şimdi vazgeçmenin sırası değil. Hadi artık finale çok yakınsın. Bunu yapabilirsin. İstersen Lily ile ko-"
"Hayır Remus. Konuşmanı istemiyorum. Sadece biraz kafamı dinleyeceğim ve bu süre zarfında Lily ile ilgilenmek, onu düşünmek istemiyorum. Vazgeçtiğimi de sanmıyorum..."
Eğildi ve ellerini dağınık saçlarına geçirdi. Yüzünü tekrar Remus'a çevirdiğinde gözleri kırmızı kanla dolmuştu ve yaşlar parıldıyordu. Dudakları titreyerek konuştu.
"Yoruldum. Yoruldum Remus."
Remus, kalbi kırık arkadaşına baktı üzüntüyle. Elleriyle kafasını kolları arasına aldı. Dağınık saçlarını karıştırdı. James'in umutsuz bir kaç hıçkırığı duyuldu. Daha sonra kendini toparladı oğlan ve ortak salonda olacağını söyledi. Ayağa kalktı, Remus destek verircesine sırtını sıvazladı.
James kütüphaneden uzaklaşırken önünden geçen Siriusla karşılaştı. Sirius ona ne olduğunu sorarken beraber ortak salona ilerlediler. James'in ellerinin tersiyle kalan gözyaşlarını sildiğini görebiliyordu...
Remus biraz bahçeye çıkmaya karar verdi. Üç kitabı sırtlanıp sandalyeden kalktı ve kalktığı sırada sağ tarafında rafın arasında uçuşan kızıl saçlar gördü. Şaşkınlıkla olayı kavramaya çalıştı.
