episode one

111 16 15
                                    

     Her sabah olduğu gibi çalan alarma küfrederek uyandım bugün de. Günlerim sakin ve gayet sıradan geçiyordu. İnsanların intihar etmesine yardımcı olmak dışında. Benim adam öldürdüğümü ve katil olduğumu söyleyenler vardı. Halbuki bu yanlıştı. Ben asla kimseyi öldürmezdim. Onlar ölmek için benim ayağıma gelirdi.

     Bugün çok uykum vardı. Ama dükkanı açmak zorundaydım. Her gün bunu yapmak dükkandaki intihar malzemelerinden kullanma isteğine yönlendiriyordu. Ama bunu yapamazdım. Ben intihar edemezdim.

     Dükkana vardığımda kapıdan bekleyen bir müşteri ile karşılaştım. Bazıları gerçekten sabredemiyordu. Ölme isteği bazılarında çok yoğundu.

     "Buyrun efendim. Aceleniz var herhalde. Sabah erkenden geldiğinize göre. Öteki tarafa rezervasyon mu yaptırdınız yoksa bekleyeniniz mi var?"

     "Mizah anlayışınız gerçekten çok hoş. Ama ben buraya dalga geçmeye gelmedim. Derdime çare bulmak istiyorum artık ve yardım edebilecek tek kişi sizsiniz."

     İnsanların bu şekilde bana muhtaç olduğu görmek hoşuma gidiyordu nedense.

     "O zaman içeri girelim efendim. İçeride daha çok seçenek var."

     Dükkanı açıp adamı içeri soktuktan sonra birkaç düzenleme yapıp adamın yanına gittim.

     "Evet bayım. Aklınızda bir şey var mı?"

     "Şey... aslında-"

     "Evet efendim, daha çabuk etkisini gösterebilen zehirler var. Tabii fiyatları daha yüksek. Ama paraya ihtiyacınız olmaz bundan sonra. Bu elimdeki ile 3 saniyede beyaz ışığı görmeye başlıyorsunuz çünkü. Zehir tercih etmezseniz granüller, tek kurşunlu revolver. Tek kurşunlu çünkü ikinciye kesinlikle ihtiyacınız olmayacaktır."

     Adam etkilenmiş gibiydi. Ayrıca kararsız gözüküyordu. Ne yapacağını bilmeyen insanlardan nefret ediyorum. Aslında ben genel olarak insanlardan nefret ediyorum.

     "Uyku hapları, zehirli mantarlar ya da jiletler. Banyo, açık damarlar.. Gerçekten fotojenik bir görüntü... Tanrım jiletleri gerçekten çok seviyorum."

     Gerçekten de muhteşem bir görüntüydü bu. Banyoda damarlarını kesmiş bir insan. Kollarından kanlar akıyor. Jiletle intihar eden müşterilerin yanında olup fotoğraflarını çekmek istiyordum aslında.

     "Ayrıca bu jiletleri teker teker ben keskinleştiriyorum efendim."

     "Bu gerçekten inanılmaz bayım."

     Biraz daha düşündü. Nasıl öleceğine karar verememesi canımı sıkıyordu.

     "Sanırım jilet ve zehir arasında kararsızım. Siz ne dersiniz?"

     "Bana kalırsa zehir daha uygun efendim. Ayrıca bu aralar çok popüler. Ama dediğim gibi jiletle ölüm fazla fotojenik."

     En sonunda zehir almaya karar veren adam ben zehri paketleme ile uğraşırken dükkanı incelemeye başladı. Buraya gelen kişi intihar etmek için gelse de dükkanı görünce korkuyordu yine de. Halbuki ben çok seviyordum. Ne güzel dükkan işte.

     "Borcunuz 120$ efendim."

     "Alt tarafı zehir nasıl bu kadar pahalı olabilir."

     "Unutmayın efendim kefenin cebi yoktur. Hayatta sınıfta kaldınız, ölümde başarılı olun."

     Dediğime hak vermiş olmalı ki ücreti ödeyip gitti. Normalde alışveriş yaparak çıkan müşteriler beni memnun ederdi. Ama bu sefer kapıdaki görüntü hiç hoş değildi. Sevgili melek Park Jimin yine burnunu işime sokmuştu.

Suicide Shop 'jikook'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin