episode five

21 6 1
                                    


     Sinirliydim. Sebebi Jimin. Bugün daha karşılaşmadık ama günlük aklıma geliyor. Aptal olduğumu düşünüyorum. O günlüğün devamını okumasam bile neler olduğunu çok iyi hatırlıyorum. İlişkimizin ilk anlarını, ilk randevumuzu, ilk el ele tutuştuğumuz anı, ilk öpücük ve ilk sevişme...

     Hepsini çok iyi hatırlıyorum. Onunla alakalı hiçbir şeyi unutamıyorum. Her şey zihnimde. Kalbi, vücudu.. Ve bana yaptıkları. Keşke bunları unutabilsem. Keşke bunları unutup o güzel anları hatırlasam ve tekrar o cenneti hissedebilsem. Ama hepsi geride kaldı. Jimin beni değil ailesini seçti. O güzel kalbini ailesinin çirkin zihniyeti ile değiştirdi. Kendime bunu söylüyorum hep. O çirkin değil, ailesi o kadar çirkin ve kötü ki onun güzelliğini kapatmaya çalışıyorlar. Kendimi böyle kandırmaya çalışıyorum ama yine de onu affedemiyorum.

     Evden çıkarken yanımda günlüğü de götürmeye karar verdim. Boş zamanlarımda okuyabilirdim belki. Umarım bunu okurken sinirlenip dükkandaki malzemeleri kullanmaya kalkışmam. Belki de kullanmam lazımdır. Bilmiyorum... Sanırım bu konuyu daha sonra düşünmeliyim. Kendime neden güvenemiyorum?

     Dükkanı açtığımda içinin ne kadar boş olduğunu fark ettim. İçinde çok fazla eşya vardı. Ama yine de boş geliyordu. Çünkü hepsi gereksizdi. Hiçbiri kalbimdeki boşluğu doldurmuyordu. Boş hissetmemek için bu işi yapıyordum halbuki. Aptalın tekiydim. Dünya'da Jimin harici insanlarda vardı. Neden kendime güzel bir hayat kurup o aptalı unutmuyorum? Çünkü beceremezsin Jungkook. Onu unutamazsın. Bir kere aşık oldun. Bir kere sevdin. Bir kere değer verdin. Hem de deli gibi. Nasıl unutabilirsin? Her şeyini verdin ona. Önce hayallerini sonra ellerini daha sonra dudaklarını, vücudunu en son da hayatını verdin. Unutmak kolay mıydı?

     Şimdi o çukurun içine yeniden düşmüştüm. Günlük sadece kalbimi ağırlaştırıyordu. Bana zarar veriyordu. Eskiden değer gördüğümü hissettiriyordu. Yalancı bir değer.

     ---

     Bugünkü işim fazlasıyla kârlı olmuştu. Çok fazla müşteri gelmişti. İnsanlar artık bu hayatı istemiyordu. İnsanlar sıkılmıştı bu dünyadan. Ama intihar sadece zayıflar içindi. Güçsüz olduğunun farkına varanlar içindi. Ben bu hayatla savaşabilecek güçte idim. Park Jimin beni bu hayattan vazgeçiremezdi.

     Tam bunu söylerken dükkanın önünden geçmesi kalbimi çarpıtmıştı. Biraz durakladı, ilk başta tereddüt etti, sonra bana doğru baktı. Uzun bir bakıştan sonra hafif bir tebessüm koydu ortaya. Ona gülümsemek istedim. Onun meleksi gülümsemesine karşılık vermek istedim. Ama yapamadım. Sanki buz olmuştum ve donmuştum. Gözlerimin içine uzun uzun baktıktan sonra benden bir tebessüm alamayınca üzülmüştü. Yoluna devam etmişti. Ben de o sırada pişman olmuştum. Ne vardı bir tebessüm versem? Belki de kalbini kırmıştım.

     Gerçekten kafayı yemek üzereydim. Park Jimin beni zorluyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tanrım, lütfen beni kurtar.

     Şu an boş olduğum için açıp günlüğü okumak istiyordum. Ama doğru zaman olmadığını düşünüyordum. Kafayı yemek üzereydim ve günlüğü okuyup iyice kendimi harap etmek istemiyordum. Bu yüzden biraz bekledim. Zaten sonrasında da bir müşteri gelmişti. Umarım güzel bir ölüm şekli seçerdi. Böylece keyfim yerine gelebilirdi.

     "Merhaba bayım. Sanırım pek hoş gelmediniz. Neden mutsuzluğunuza bir çözüm bulmuyoruz? Burada bunun için her şey var."

     Adam etrafa baktı. Sanki nereye geldiğini bilmiyordu. Yol adresi falan sormak için geldiyse kendimi gerçekten öldürebilirdim. Canım sıkılıyordu. Düzgün bir istekte bulun lütfen.

     "Ben aslında bunun için gelmedim efendim."

     Al işte. Kendimi kesmek için büyük bir sebep.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Suicide Shop 'jikook'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin