🌸LÜTFEN OKUMADAN GEÇMEYİN
İnanın nasıl bir tanışma girişi yapacağımı hiç bilmiyorum. Gerçi nereden cesaret bulup bu kurguyu yazmaya giriştim onu bile bilmiyorum. Öncelikle sizden küçük bir ricam olacak beni asla bir yazar olarak görmeyin olur mu bunu neden istediğimi okuduğunuz bölümlerde zaten çok iyi bir şekilde anlayacaksınız, belki de çoktan anladınız bile.
Eminim birçok yanlışım olacaktır sadece anlık bir kararla uzun zamandır "birisi şöyle bir fic yazsa da okusam" diye düşündüğüm kurguyu kendi çapımda yazmaya çalışacağım şimdiden yapacağım tonlarca hatadan dolayı hepinizen çok özür diliyorum daha fazla şu sıkıcı giriş yazımı uzatıp sizi sıkmak istemiyorum çıkışta görüşmek üzere👋🏻
Bölüm şarkısı: Sting - shape of my heart
17 Kasım"JIMIN!!"
arkasından çığlık atarcasına ismini haykıran çocuğu umursamadan koşmaya devam etti Jimin, biliyordu yakalandığında fena hırpalanacağını ancak bu onun umrunda değildi çünkü görmesi gereken biri vardı bu sefer konuşacaktı onunla kaçmayacaktı, utanmayacaktı.Köşeyi döndüğünde heyecandan patlayacak gibi olan minicik kalbine götürdü tombul ellerini bir kaç defa soluklandı, midesi bulanıyordu öyle ki az sonra yanına gideceği güzel gözlü oğlanın üzerine kusmamak için kendini sakinleştirmesi gerekiyordu. Minik ellerini kalbinden çekip dizlerinin üstüne koydu derin nefesler alıp vermeye başladı, bu sefer başaracaktı ve tanışacaktı onunla. Her gün arkadaşlarından kaçırdığı kırmızı topuyla buraya kadar gelir onunla konuşmak isterdi ancak cesaret edemezdi bir türlü. Biraz onu izler ve en sonunda pes ederek omuzlarını düşürüp ayaklarını sürüye sürüye elinde tuttuğu kırmızı topu bekleyen arkadaşlarının yanına giderdi.
Bu zamana kadar onu inceleyecek ve gözlemleyecek çok fazla zamana sahip olmuştu. O çok güzel bir çocuktu, ipek gibi, kaşlarının hemen altında biten hafif dalgalı kahverengi saçlara sahipti. Gece gökte parıldayan yıldızlar kadar parlak iri gözleri vardı. Dudaklarını ise kırmızı bir elmaya benzetirdi, kırmızı elmanın hemen altındaysa küçük bir ben'e ev sahipliği yapardı dudakları.
Küçük göğüs kafesi kocaman şişti ve derin bir iç çekti kendine gelmeliydi artık omuzlarını dikleştirip yüzüne kocaman bir gülümseme koydu ardından hiçbir şey düşünmeden bahçeye adım attı. Olan olmuştu işte o an tekerlekten yapılmış salıncağında kitap okuyan oğlan çocuğunun dikkatini çekmişti. Gözleri kocaman diye geçirdi içinden, gözleri binlerce yıldızı içine sığdırmış gibi kocaman ve parlak. Bu onun için dünyanın en güzel manzarasıydı.
Yavaşça yanına ilerledi, karşısındaki oğlan onun her hareketini çatık kaşlarıyla izliyordu. O an herşeyin üzerine yemin edebilirdi, minik kalbi neredeyse patlayacaktı. Neden bu kadar çok endişeleniyordu ki? o her zaman yaşıtlarıyla hemen hemen çok iyi anlaşabilen bir çocuk olmuştu. Sıcakkanlıydı, içi içine sığmayan hayat dolu bir çocuktu onu gören insanlar hemen gülümseyiverirdi ama şu an karşındaki çocuk ona çatık kaşlarıyla bakıyordu, oracıkta çöküp neden bana öyle bakıyorsun diye hüngür hüngür ağlamak istiyordu lakin o yüzüne kocaman bir gülümseme kondurup, sağ elini kaldırdı.
"merhaba, ben Jimin. Seni rahatsız etmek istemezdim ancak hep evinizin önünden geçerken seni burada kitap okurken görüyorum ve şey ben sadece tanışmak istedim."Jimin beklentiyle elini havada tutuyordu ama karşısındaki ona hareket etmeden bakıyordu. Kaşları normale dönmüştü. Jimin biraz olsun rahatlamıştı ancak hala eli havada duruyordu en sonunda pes etti omuzlarını düşürerek elini çekiyordu ki oğlan kitabı kapatıp çekingen bir şekilde elini uzattı, derin bir iç çekip cevap verdi;
"Jungkook. Adım Jeon Jungkook."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1997 Boys ❀ JiKook
Fanfiction"JIMIN, YAVRUM!" diye bağırmıştı. "Neyin var?" Titreyen minik beden, onu tanımıştı. "Beni öldürdüler, anneciğim."