2-Yüzündeki acılardan öpmek istedim

178 24 8
                                    

Bölüm şarkısı: Cem Adrian & Ceylan Ertem- Bu gece uyut beni

6 Ocak

Üç hafta olmuştu. Tam üç hafta. Her gün gelir Jungkook'un önünde oturur beraber kitap okurlardı. Fakat bugün, bugün neden gelmemişti? Aynı yerinde oturuyor eline aldığı kitabına odaklanmaya çalışıyordu ancak bir türlü başaramıyordu. Gelmemişti, gelmiyordu, gelmesi gerekiyordu.

Söz vermişti, bugün ona kitap okuyacaktı. İlk defa o çiçek gibi naif sesinden bir kitabın satırlarını duyacaktı. İçi içine sığmıyordu Jungkook'u düşündükçe, neydi bu hissettikleri? Neydi bu yüreğindeki ağrı? Küçücük yüreği sızlıyordu sanki, kötü değildi bu ağrı, bir yük vardı içinde bir yük, anlam veremiyordu. Aklı ermiyordu bazen onu içli içli ağlatacak bazen ise mutluluktan bulutların üzerinde uçuracaktı. Yanlış bir şey vardı, hem de çok büyük bir yanlış vardı ortada. Aldırmadı, hissettikleri güzeldi. Jungkook, o çok daha güzeldi.

Ayağa kalktı portakal ağacının yanına gitti ve dizlerinin üzerine çöktü.

"Jungkook bugün bana kitap okuyacak biliyor musun Laranja?"

Cevap yoktu.

Toprağın üstünde ufacık bir filiz vardı. Jimin onu ilk gördüğünde mutluluktan ne yapacağını şaşırmış, koşup gökyüzüne sarılmıştı daha ne yaptığının farkında değildi ancak kafasını minik göğüsüne yasladığında huzuru ruhunun her zerresinde hissetmişti. Öyle hissetmişti ki orada bir ömür yaşamayı ve ölmeyi dilemişti.

"Biliyorum, kızacaksın bana ama lütfen biraz böyle kalabilir miyim Jungkook, lütfen. İzin ver bana sen dolayım biraz. İzin ver sen koksun bedenim."

Ardından gözlerini kapattı. Kaburgalarında çiçekler açıyordu sanki. Heyecandan minik bir kedi gibi titriyordu. Kalp atışlarını duyuyordu, o an tanrıya yüzlerce, binlerce kez şükretti bu kalbe can verdiği için. Kendini çekmeden önce dayanamayıp minicik bir öpücük bıraktı kalbinin tam üzerine. O kadar kaptırmıştı ki içindeki heyecana ve sarıldığı bedene fark edemedi Jungkook'un saçlarına kondurduğu tüy kadar hafif öpücüğünü. Geri çekildiğinde yüzünde sanki bir cennet bahçesi taşıyordu öyle mutluydu ki çiçekler açmıştı vücudunun her bir yanında.

Jungkook ise onun da Jiminden bir farkı yoktu, öptüğü yer cayır cayır yanıyordu sanki ancak içine atıyordu, atmak zorundaydı. Miniğinin kendisine çekildiğinin farkındaydı, aslında Jungkook yaşına göre çoğu şeyin farkındaydı. Çocuk yaşında öğrenmişti, öğretmişlerdi acının ve kaybetmenin ne demek olduğunu. Öğrenmişti sessiz kalmayı. O hayal kurmayı, umut etmeyi unutalı epey olmuştu. Engel olmalıyım diye düşündü, bana alışmaması gerekiyor, kendini benim sessiz fırtınalarıma kaptırmaması gerekiyor. Sessiz kalmayı, acının ne denli büyük olduğunu öğrenmemesi gerekiyor. yürüdüğü yollarda kendisi yüzünden ayaklarına takılan taşlar yüzünden düşmesin istiyordu. O yalnızca gülmeliydi, çiçekler açmalıydı.

Peki ya kendisi, kendisi ne haldeydi? Korkuyordu hem de çok korkuyordu. Mutluydu, öyle mutluydu ki korkuyordu mutluluğundan. Olmaması gerekiyordu. İçi titredi aklına gelen düşüncelerden. Jimin'i herkesten koruma istediğini bastıramıyordu en önemlisi kendisinden daha çok koruması gerekiyordu.

Kaybolan ruhunu bulmuştu. İçine ufacık, güçsüz bir umut ışığı bırakmıştı Jimin. Pekala esasen ışığın kendisi zaten Jimin'in ta kendisiydi. Bir anda çıkmıştı karşısına sanki tanrı tarafından kendisine gönderilen bir melekti belki de kurtarıcısıydı.

Utançtan titreyen bir ses duydu;
"Teşekkür ederim."

Asıl ben, ben teşekkür ederim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

1997 Boys ❀ JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin