Thalia, ağacının yanına çöktü ve kafasını ellerinin arasına aldı. Şimdi güçlü durmak zorunda değildi - şu anda güçlü duran kimse yoktu. Tutamadığı göz yaşları yanaklarından süzülmeye başladı. Acaba acısını anlayabilirler mi diye düşünüyordu.
Burası olayın başladığı yerdi. Hayatının beş yılını kaybettiği yerdi. Luke'un tanrılara savaş açmaya karar verdiği yerdi.
Neden, neden, neden kadar çok acımasızdı? Erkek kardeşini yıllar boyunca ondan saklamışlardı. Luke'u ondan almışlardı, bu ikinci savaşın gelmiş olma nedeniydi onlar, avcıların yarısının toprağın altında olma nedeniydi onlar, bürsürü Melez'in ve Amazon'un onun altında ölü yatma nedeniydi onlar. Thalia'nın acı çekme nedeniydi onlar.
Ve bundan bıkmıştı. Daha fazla acı çekmek istemedi. Güçlüymüş gibi davranmak istemedi. "İyiyim," demek istemedi birisinin elinden tutup kulağına her şeyin iyi olacağını fısıldamasını istediği zaman.
Luke'un yaptığı şey.
Jason, yanına oturduğunda bütün duygularından arındı. Tek kolunu Thalia'ya sardı ve onu kendine daha çok çekti. Bir süre için sessiz kaldılar.
"İyi misin, Thals?" diye sordu Jason.
Thalia, nefes aldı. "İyiyim," deyip duygularının içine boğulmak istedi. Ama diyemedi. "Yoruldum, Jase. Acı çekmekten. İnsanları kaybetmekten. Savaşlardan. Sadece bunun durmasını istiyorum. Onu geri istiyorum, bu sayede her şey eskisi gibi olabilir."
Jason, ablasına sarıldı. "Her şey iyi olacak, Thals. Göreceksin. Daha iyi olacak."
Thalia, kardeşine baktı. Onun sarı saçı ve mavi gözüyle, Thalia bunları ona Luke'un söylediğine inanabilirdi. "Hayır, olmayacak." dedi üzgün bir şekilde. "Lütfen. Daha fazla yalan istemiyorum."
Ayağa kalktı ve kendine çeki düzen verdi. Kabin 8'e, avcıların yanına gitmeye başladı.
***
Jason, ablasının gidişini izledi, gümüşün kapşonu gece parlıyordu. Thalia'nın çok fazla acı çektiğini söyleyebilirdi.
Thalia paramparçaydı.
Ölüyordu.Jason'da parçalanmıştı. Leo'nun ölümü onu bitiriyordu. Pipes yardım etti ve beraber üzüntülerini paylaştılar.
Jason, Thalia'nın yardıma ihtiyacı olduğunu biliyordu ve ona bu yardımı verecekti.
***
Sonraki gün, Jason, Thalia'nın yürüyüş için kabinden çıktığını gördü. Kabine gitti ve kapıyı tıklattı. Kapıyı yedi yaşında gibi görünen bir kız açtı.
"Sen kimsin?" diye sordu kız.
"Ben Jason Grace, Thalia'nın kardeşiyim. Sen kimsin?"
"Ben Amy. Ne istiyorsun?"
Jason, dudağını ısırdı ve Amy'nin boyuna gelecek şekilde eğildi. "Thalia'nın ne kadar kötü ve mutsuz göründüğünü fark ettin mi?"
Amy kafa salladı. "Evet. Hep iyi,olduğunu söylüyor ama değil. Hasta gibi görünüyor. Ona bir şey mi oldu?"
"Sayılır. Ona yardım etmeye çalışacağım. Onun günlük gibi bir şeyi olup olmadığını biliyor musun?"
Amy etrafına bakındı. "Evet var. Her akşam içine notlar yazdığı minik bir defter. Eğer istersen sana onu getirebilirim. Ama bu ona nasıl yardımcı olacak?"
"Sadece bir şeye bakmam gerkek, tamam mı? Hemen geri vericem. Söz veriyorum."
Amy içeri girip bir kaç saniye sonra döndü, elindeki defteri Jason'a verdi. "Dikkatli ol, tamam mı?" dedi uyarır bir şekilde. "Bunun için başım büyük belaya girecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luke'a Mektuplar//Thaluke
FanfictionBu kitap bana ait değildir. Yabancı bir hikayeden çevirmedir. KİTABIN KONUSU: Kitap Thalia'nın, Luke'a yazdığı mektuplar. Her bölümde bir mektup vardır.