Giriş

19 2 0
                                    

7 yıl önce;
“Baba!” bağrışlarım, yakarışlarım ülkemize gelip halkımıza işkence eden ve babamı idam etmek üzere olan Black krallığı askerleri ve kralı üzerinde bir etki yaratmıyordu. Bildiklerini okuyorlardı. Yanımdaki annem gözyaşları içinde cellatın babama doğru yaklaşmasını izliyordu. Elinden birşey gelmiyordu çünkü Black askerleri etrafımızı sarmıştı. 3 yaşındaki kız kardeşim her şeyden habersiz etrafı izliyordu. Bütün bunları bir oyun zannettiğinden emindim. Eğer babam ölürse halkımız kralsız kalacaktı. Yönetim anneme geçecekti. Bizim için her şey zorlaşacaktı. Bu olamazdı. Neden böyle birşey yaptıklarını bilmiyordum. Sadece iki ülkenin düşman olduğunu biliyordum. Babam bu konu hakkında fazla konuşmazdı.

Cellat babamın yanına geldiğinde onu tutan iki asker başını zorla eğdi. Cellat elindeki keskin olduğu belli olan kılıcı yukarı kaldırdı. Birşey ifade etmediğini bilsemde yine de bağırıyordum.

“Lütfen! Lütfen! Yapmayın! Beni alın! Bırakın babamı! Lütfen!” Cellatın elindeki kılıç babamın kafasına doğru hareket ederken Black kralı olduğunu bildiğim kişi “Dur!” diye emir verdi ve cellat babamın kafasına 2-3 santim kala kılıcı geri çekti.

Kral yavaş adımlarla bana yaklaştı. Tam önümde durup “Gördüğüm üzere her Moon'sfire sizin gibi değil Kral Benjamin.”dedi. Bana bakıyordu ama babamla konuşuyordu.

“Yoksa kızına bir Moon'sfire'ın düşmanlarına yalvarmaması gerektiğini söylemedin mi? Yoksa tüm bunlar yalandan ibaret miydi? Görüyorum ki Moon'sfire'lar sandığımız kadar cesur değil. ”

Babam zar zor konuştu. “Kızımı rahat bırak Zack.” Babamı duymazdan gelerek bana “Adın ne senin?” dedi. Sertçe gözlerine bakıp “Sanane!” dedim. Etraf ölüm sessizliğine büründü. Sanırım ilk kez birisi krala karşı böyle konuşuyordu. Gözlerindeki sinir okunuyordu. Hızlıca arkama geçip kafalı sertçe tuttu ve direkten babama baktırdı.

“Bak velet bana saygısızlık yapanların karşılığında aldığı sonuç bu oluyor.” Bana bunu dedikten sonra babamın başındaki cellata işaret verdi. Direkten babamın gözlerine bakıyordum. Dudaklarını kımıldatarak bana “Sorun yok.” dedi. Ona o kadar odaklanmıştım ki dudaklarını okuyabiliyordum. Son olarak bana gülümsedi ve...

Hayatım başıma yıkılmıştı. Bağranlar, ağlayanlar hiç birini duymuyordum. Odaklandığım tek şey babamın bedeninden ayrılmış kanlar içindeki kafasıydı. Gözümden bir damla yaş düştü ve sonra arkası geldi. Dizlerimin üstüne yere çöktüm. Çok... Çok kötü hissediyordum. Bilincimi kaybetmiştim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Başımı ellerimin arasına alıp atabildiğim en güçlü çığlığı attım. Çığlığı atmamla beraber benden yayılan ateş insanların koşarak uzaklaşmasına neden olmuştu. Başımı kaldırıp etrafa baktığımda vücudumun alevler içerisinde olduğunu gördüm. Ama yanmıyordum. Ne bir acı ne de başka birşey hissediyordum. Black askerleri yanıyordu. Acıyı hissettiklerini de görebiliyordum. Ve o an gözlerimiz onunla buluştu. Black kralı Zack. Onu da yakmayı başarmıştım. Ama sadece kolunu. Askerleri direk yardımına koşmuştu. Bunun onda büyük bir iz bırakacağını biliyordum. Büyük bir yanık izi. Atına doğru koşarken bağırarak “İntikamımı alacağım!” diye bağırıyordu. Atına binip yanındaki askerlerle gözden uzaklaşıncaya kadar arkasından baktım. Arkamı halkıma döndüğümde ikinci şoku yaşadım. Onlara birşey olmamıştı. Bize zorbalık ve işkence yapan Black askerleri can çekişerek ölüyorlardı. Tüm halkta bana bakıyordu. Yaşlı bir amca öne çıkıp “Çok yaşa kralın kızı!” diye bağırdı. Ardından genç bir çocuk. Onun ardından birisi daha ve birisi daha... Tüm halk aynı şeyi söylüyordu. “Çok yaşa kralın kızı.”

Ben, Kral Benjamin Moon'sfire'ın kızı Valeria Moon'sfire. Ant içerim ki babama bunu yaşatanlardan vakti geldiğinde hesap soracağım. Onlara kaçışı olmayan bir son yaşatacağım!

***

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MOON'SFİREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin