y e d i

1K 124 67
                                    

Gürültünün boyut atladığı evde kulaklarını tıkamamak için büyük uğraşlar veren Jimin bir kez daha gözlerini devirip, "Şu lanet çenelerinizi kapar mısınız artık?!" diye bağırdığında sesler biraz olsun azalmıştı.

Oflayıp yarım bıraktığı kravat takma eylemine geri dönerken altı tane sap adamla nasıl olurda aynı evde yaşarım diye düşünüyordu.

Ah sen de bir sapsın dostum, hem de çocuklusundan. Kulübe hoşgeldin...

"Hyung!"

Jungkook arkasından koşuşturan Taehyung'dan kaçıp Jimin'in üstüne atlayarak şaşırmasına neden olurken, "YAH!" diye bağırmayı da ihmal etmedi genç adam. "Ne sikim oluyor?!"

Taehyung öfkeden kırmızıya dönmüş ve nefes nefese kalmış bir şekilde sırıtan Jungkook'a bakarken ne olduğunu hararetli hararetli anlatıyordu. "Bu şerefsiz beni uykumdan pis çoraplarını ağzıma sokarak uyandırdı!" derin bir nefes aldı. "Şimdi de ben götüne sokacağım." hızla Jimin'in arkasında duran Jungkook'a karşı atak yaptığında Jungkook eğilip Jimin'in bacakları arasından sıvışmış ve tekrar kaçmayı başarmıştı.

"Hay.." dedi Jimin ama devamını getirmedi. Eğer getirirse ikisinin de ecdadlarına kadar saymaya başlardı ve o zaman da ölmüş akrabaları mezarlarında ters dönebilirdi.

"So Ra kesinlikle onlardan daha akıllı..."

Aynada son kez kendini kontrol edip üstünü düzeltirken yüzüne çıkan gözleri dudaklarında durdu. Eli yavaşça kendi dudaklarına uzanırken gözleri o anı tekrar yaşıyormuş gibi kapandı ve yeniden hissetti dudaklarının üstünde hareketsiz kalan yumuşak dudakları.

Yüreğinin bir yarısını o öpücükten sonra bırakıvermişti oraya. Şimdi yarım kalmış haliyle dolanıyordu. Onu özlüyordu, onu istiyordu, onu hâlâ çok seviyordu.

Dudaklarından ayrıldığında hiçbir söz söylemeden çekip gitmişti çünkü bu öpücüğün artık aralarında görünmez bir duvar oluşturduğunu biliyordu. Belki de ilk ve son olmuştu bu..

Alnını sıvazlayıp başına giren ağrıyı bastırmaya çalıştı ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. Şirkete gitmesi gerektiği için odasından alelacele çıktığında etrafta deli gibi koşuşturmaya devam eden Jungkook ve Taehyung'u görünce yeniden göz devirdi.

Mutfakta oturan ve kahvaltı hazırlayan hyunglarına bakıp, "Ben çıkıyorum." uyarısını verdiğinde Namjoon ve Jin ona döndü, "Kahvaltı yapmadan mı gideceksin?" Jimin hafifçe gülümseyerek, "İştahım yok hyung, şirkette yerim." deyip selam verdi ve salondan geçerek kapıya ulaştı.

Hoseok arkasından derin bir iç çekmişti. "Ona bir kız ayarlamamız lazım adamım." Yoongi ise ensesine vurup, "Saçmalama." diye konuştu. "Hâlâ Lisa'yı sevdiğini görmüyorsan kör falan olmalısın."

Onlar mutfakta uzun bir tartışmaya girerken Jimin çoktan arabasına binmişti. Aklına kazınan yüzü dağıtmak adına radyodan eğlenceli bir şarkı bulup açtığında hızını iki katına çıkardı.

Şirkete geldiğinde zaman kaybetmeden kapattı radyoyu ve park ettiği arabasından inip anahtarı valeye teslim etti. CEO'nun içeriye giriş yaptığını gören herkes ayaklanarak patronlarına selam verirken Jimin'den karşılık gecikmemişti. Bütün çalışanlarına gülümseyerek karşılık verip asansöre ulaştığında çoktan kendi katına basmıştı bile.

Bitmek bilmeyen asansör yolculuğu oflayıp ayağını sallamasına neden olurken niye 20. Katta bir odası olduğunu düşünüyordu. Babasının kendisine devrettiği odayı aşağı mı taşımalıydı? Bir an sonra bu fikirden hemen vazgeçti çünkü ortağının kızı da aynı yerde bir odaya sahipti.

again ☆ lismin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin