3.Bölüm

8.7K 364 23
                                    

2 hafta sonra

William büyük malikane de kafasını dinleyebildiği tek yer olan büyük kütüphanede oturmuş gelen iş mektupları ve davetiyeleri okuyordu. Elindeki yara kapanmaya başlasa da sargıdan dolayı gelen mektuplara cevap yazmakta zorlanıyordu. Derisi soyulmuş kemikleri zedelenmişti. Doktorun verdiği merhemi her gün sürüp sargıları değiştiriliyordu. Mürekkebe batırdığı divit kalem beyaz kağıdın üzerine düşüp maviye bulanınca sinirle nefes verip sandalyesinin sırtına yaslandı.

Sızlayan elini ovuşturdu. Yaşanılanları bir nebze unutmak için kendini işlere vermiş gece gündüz demeden güzün yapılacak ekim için köylerden tohum toplatmaya başlamıştı. Jonathon'dan ve avukatından hala haber yoktu. Yüksek tavanlı kütüphane evin en renksiz yeriydi. Koyu renk rafları 5 nesildir ailesi tarafından toplanan kitaplar tarafından doldurulmuştu. Koridor oluşturulacak şekilde yerleştirilen diğer raflar yerden tavana uzanıyordu. Başka bir köşesinde yer alan çalışma masası büyük pencerenin tam önünde duruyor yeri süsleyen koyu renkli İran halısı odanın tarzı ile tezat oluştursa da kasvetli havasını biraz olun renklerdirerek boğucu hava dağıtıyor ve siyahlı kırıyordu. Oturduğu yerde kıpırdandı. Sıkılıyordu eli eyer tutmasına izin verse siyah geceye atlayıp ara vermeden gece gündüz demeden gidebildiği en uzak yere kadar sürmek istiyordu. Masanın bir köşesinde okunmayı bekleyen geçen yılın hasat raporlarını önüne aldı. İşleri boşlamak istemiyordu. Yıllarca hayatından ödün vererek çalışmış. Babasından kendisine kalan mirası neredeyse üçe katlamış İngiltere'nin en zengin adamlarından birine dönüştü.

Odanın aniden açılan kapısı William kendinisini zorlayarak baktığı kağıtlardan kafasını kaldırmasına vesile oldu."içeri gel John. orada dikilmeye devam edersen kök salacaksın" dedi. Haksız olduğunu bildiği halde kuzeninden özür dileme niyetinde değildi. Özür dilemek alışık olduğu bir şey kelime değildi. Jonathon yavaşça gelip masanın diğer tarafında sandalyeye oturdu.

"Avukat arkadaşımın eşi doğum yapmış kendisi gelemeyecek. Artık özür bir adamsın. Kilise evliliğiniz feslini onaylamış. Uzun zamandır ayrı yaşadığınız ve iki tarafında anlaşmış olması üzerine kısa sürmüş. Haberin Annabeth' e göndermesini söyledim. Senden önce ona ulaşmış olması lazım " dedi.

"bunu söylemek için mi geldin Jonathon? Pek ala biri ile haber gönderebilirdin" dedi.

"nasıl acı çektiğini görmek istedim. Seni acı çekerken görmekten zevk almaya başladım" dedi. Yüzündeki alaylı gülümsemeyi ve kırıcı sözleri hak ettiğinin farkındaydı.

"acı çekmek mi? Ben? O kelime benim kapıma ömrüm boyunca hiç uğramadı. Ben anca sevinirim bu habere. Bağımsızlığın ilanını kutlamak için Londra'ya gideceğim. Sende gelmelisin uzun yıllar sonra bekar olarak birlikte vakit eğlenceli vakit geçiririz. Eğleniriz." Dedi. Jonathon umursamaz davranan arkadaşını kızdırmaya niyetliydi.

"elin nasıl? Oynatabiliyor musun?" diye sordu bir kaşı havadaydı.

"elim mi ? Ah evet kaşınmaya başladı bu iyileştiğine işaret."dedi ve gülümsedi.

"senden bir özür bekliyorum William" diyen Jonathon'un sesi sitemini belli ediyordu.

"senden özür dilemeyeceğimi biliyorsun ama bu yaptığım hatanın farkında olmadığım anlamına gelmiyor"

"işte beklenen özür. Kabul ediyorum kardeşim, teşekkürler."dedi. Alaycılığını konuşturdu.Önündeki mektupları karıştırıyordu. Nottingham düklüğünün arması ile gördüğünde altın yaldızlı zarfı diğerlerinin arasından çekip çıkardı. Havaya kaldırdı çevirip armayı Jonathon'a gösterdi.

"aç bakalım" diyen adam endişeliydi. William' a baktı. Genç adam eline aldığı mektup açacağı ile zarfın üzerindeki kırmızı mumu kırdı ve eliyle temizledi. Dikdörtgen bir kağıt parçasını çıkardı. Elindeki kağıdı Jonathon da duyabilmesi için diye gür sesiyle okumaya başladı.

Aşkım Sadece Senin DÜZENLENECEK. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin