1. Bölüm

3 0 0
                                    

Çalan telefonumla birlikte ekranda oynadığım oyun değilde arayanın kartvizitini gözüktüğünde ister istemez içimde bir sinir buhranı oluşuverdi. Oyunumun en heyecanlı kısımlarını geçtiğim bölümler geçirdiğim için geride bıraktığım bölümler sinirimle fazla oynadığından atık olan devrelerim şuan bir üst seviyeye fırlamıştı. Telefonumla kocaman yazan 'Sultanım' yazısı, arka planda elinde terliği tutup tehditkâr bakış fırlatan ve arka fonda 'hele bi' o telefon açılmasın!' diye haykıran annemin sesiyle sinirim geçmiş, hayretler ve kuşkulu bakışlarımı aramayı onaylayarak attım.

''12 saniyede ne yaptın da açılmadı bu telefon, Irmak Hanım!?'' diye bir ses füzesi kulaklarımı tıkayınca yüzüm buruşturarak, telefonu kulağımdan azıcık ötede tuttum. Yahu, sesi hem cırtlak hem de boğanın öfkesine kaşık attıracak bir anne vakası.. Ben bunu hak edecek ne yaptım? Aklımda oluşturduğum mini yaptıklarımla ilgili analiz sonucu temiz çıkmıştı ki, annemin sesini tekrar duyana kadar. ''Dilini mi yuttun, kız? Konuşsana.''

Bir an ne söyleyebilirim diye düşünüp tarttım zihnimde. ''N'aptım ben yine?'' diye koyverdim soruyu. Direkt saadete gelmek en mantıklısıydı sanırım. Yani, umarım öyledir. ''Düşüncelerime göre önümüzdeki bir ay hiçbir şey yaptığımı sanmıyorum. Ama yine de emin olamayacağım tabii ki de. ''

''Biz sana o banka kartı neden verdik?'' dediğinde dudağımı dişledim. Geliyordu... ''Sen cevap vermeden ben söyleyeyim. YE, İÇ , GEZ DİYE VERDİK!'' Nefes aldıktan sonra aynı ses tonuyla devam etti. ''ONLINE OYUNLARA PARA YATIR DİYE DEĞİL!'' Cümlesini bitirir bitirmez derin derin nefes almaya başladı. Ne vardı bu kadar abartacak, anlamadım. Alt tarafı bana her ay düzenli olarak yatırdıkları paranın büyük bir kısmı oyunlara yatırıyordum. Can beklemekmiş, bir şeyler almak için para pul lazımmış falan bana göre değildi. Ben hemen olsun bitsinlerdenim.

''Anne, zaten oyunlarda hepsini yapıyorum!'' diye sitem ettiğimde tek düşüncem bağırmasını dindirmekti. Minik minik taktikler uyguluyordum. Kale biraz boş kalırsa, gol girecekti. Hem de 90'dan. ''Mesela birazdan tavuğuma ektiğim mısırları hasat edip vereceğim. Sağlıklı ve organik besliyor ve besleniyorum.'' Diye de devam ettirdim. Ama ciddiye alınmadığım hattın diğer tarafındaki bitirmemi bekleyen bir nefes alış belirledi. ''Dediklerini de yapıyorum. Yiyorum, içiyorum ve geziyorum. Gözün arkada kalmasın annem.''

''Kızım sen saf mısın, salak mısın? Kartının ne harcamalar yaptığını görmüyor muyum ben? Sen bırak dışarıyı, suni oksijenle birlikte telefonda falan yaşıyorsun galiba. Karta para yüklediğimiz gün erzak alışverişi yapıyorsun; sonrası bir bakıyorsun oyunlara gitmiş!'' dediğinde dudak büzüp bu dediklerine bir cevap aradım. Ama ne diyebilirdim ki? Sanırım hem saf hem de salak oluyordum bu durumda. O da idare eder, değil mi?

''Yarından evvel eşyalarını toplayıp yanımıza geliyorsun. Tatilde bari yüzünü görelim. Sende şu oyunlara ara verip, dinlenirsin biraz.'' Dedikten sonra dediklerini bir süre hazmetmeye çalıştım. Tam itiraz etmek için ağzımı aralamıştım ki, telefon suratıma kapanıverdi. Annemi tekrar aradığımda ise meşgule atılmıştım. Ne yapacağımı şaşırmış halde bakışlarım telefonumla duvar arasında mekik dokuyordu. En sonunda kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Ben ki, kıçımı yataktan ihtiyaçlarım dışında kaldırmayan ben, şehirler arası bir yolculuk yapacaktım?Hah! Şaka gibi! Ama asla komik olmayan bir şaka.

Kapanan oyunumu geri açıp, sinirime sinir katmaya devamlılık sağladım.

---

Elimde bavulum, otogarda gezinip otobüsümü arıyordum. Her otobüsün yanında varacağı güzergahı bağıran şoförlerden dolayı beynim karman çorman olurken olduğum yerde durdum. Gözlerimi kısıp, tek elim belimde diğer elim bavulumda etrafı gözetledim. Kayseri, Adana, Urfa, Ankara.. Dur bir dakika, o kalkan otobüs, Ankara otobüsü mü yoksa ben Adıyaman'ı kısaltarak okudum? Gözlerimi pörtleterek baktığımda ise, maalesef ki doğru gördüğümü fark ettim. Yani bu şu demek oluyordu, tabanlara kuvvet!

Koşmak yeterince kötü bir zulümken, bir de tek elinde bavulla koşmak ayrı bir zulümdü. Koşma merasimim önüme çıkan motor ile kesilirken, son anda kendimi geriye atmam iyiye işaret miydi, yoksa tam tersine mi?

----

Dipnot: 'MEYUS' sözcüğü kökeni Arapça olan bir deyimdir. Birçok yakın anlama sahip olsa da, bu hikayede ki anlamı 'Karamsar.'

Bu arada, yazdığım hikayelerdeki karakterler sizin kafanızda hayal ettiğiniz gibi olması benim için mükemmel bir şey olabilir. Size bir karakter için birini sunduktan sonra kafanızda oluşturduğunuz kişinin önüne geçmesini istemiyorum. O yüzden karakterlerim sizler gibi görünen, sizler gibi duyguları olan, sizler gibi mimiklere sahip olan, sizler gibi kusurlara sahip olan kişiler. Onları severseniz, sizler gibi olduğunu bilerek sevin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin