Harry'den
Bir kaç sıra uzaktaki mezarın başındaki kız gülümsüyordu. Kıpkırmızı olmuştu, ama gülümsüyordu. Anlamadım komik miydi şimdi bu. Kız yanıma geldi. "Onu seviyorsun."
"Sen ne dediğini bilmiyorsun."
"Babandan bahsetmiyorum, aptal. Sen o kızı seviyorsun."
"Nereden çıktı şimdi bu?" Kız bir kahkaha attı. "Nereden çıktı mı, gerçekten mi? Bak. O kızdan bahsederken bile gözlerin parlıyor. Ve o acı çektiğinde sen de çekiyorsun. Aşk bu işte. Midende kelebekler uçuşmaz ama bir ağrı olur. Bunu yok etmek için de aşık olduğun kişiye kötü davranırsın. Ama çok geçtir. Bir kez kapılınca insan, düzelemezsin o olmayınca. Senin kafanı şişirdim ama neden bu kadar konuştuğumu şimdi anlayacaksın."
Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Bir süre önceydi. Nathan ve ben, birbirimizi o kadar çok seviyorduk ki... Her şey peri masallarındaki gibiydi. O kadar mutluyduk ki hiçbir şeyin bunu gölgeleyemeyeceğini sanmıştım. Aptal kafam. Uçurum kenarındaydık. Aşırı güzel bir gündü. Gerçi bizim her günümüz güzeldi. İnanır mısın bilmem ama hiç bir sıkıntımız olmamıştı. Sonra, bir grup sarhoş geldi. Önce bana bir kaç laf attılar. Nathan çok sinirlenmişti. Ayağa kalktı. Çocuklar Nathan' an yaklaşıp ve gözlerinin içine baka baka benim hakkımda edepsiz şeyler söylemeye başlayınca Nathan sinirlenip yumruk attı bir tanesine. Ben de bağırıyordum. "Durun! Burada olmaz! Düşeceksiniz!" diye ama kimse takmadı tabii. Yumruk attığı çocuk yerden kalkıp Nathan'ı itti. Bildiğin birden bire. İtti."
Aman tanrım. Konuşamadım bir an. Gerçi ne denirdi ki böyle bir duruma. Kız burnunu çekerek devam etti.
"Ama artık eskisi kadar üzülmüyorum biliyor musun. O artık güvende. Kimse ona zarar veremeyecek. Hatta bazen sevgisini üstümde hissediyorum burada oldukça."
"Ben.... Gitmeliyim."
"Görüşürüz Harry. Arada televizyona bakarım da." Ne yapacağımı bilemeden hızlı adımlarla eve döndüm. Ben Demi'yi sevemem. Olmaz yani. İmkansız. O da beni sevemez zaten. En iyisi uyumak.
"Demi, neredesin?!"
"Demi!" Kahkahalar arasında bana doğru geldi.
"Ah Harry. Çok tatlısın. Gerçekten o kadar şeyden sonra bir şans var mı sandın? Zavallı. Onca sene ben acı çektim. Şimdi senin zamanın." Son sözlerini söyledikten sonra dudaklarımı dudaklarına sürttü ve geri çekildi. Aynı melodik kahkahayla da uzaklaştı benden.