Onur'un içini bir ümitsizlik kaplamıştı. Bir bok olmayacak gibi geliyordu. Ya ülkesini geri alamazsa. Ya zamanında az sövmediği Araplara esir yaşarsa. Ölmekten beter olurdu bu onun için. Ağrıdan Manisa'ya Şevval'e bir telefon açtı: Hani ortaokuldayken suratıma şak diye vurmuştun ya hani dedi. ve kıkırdadı.
Eee! dedi Şevval, eee nolmuş sana vurduğum kıkırdadı o da. Şuan onun yüzümde bıraktığı acı gibi kalbimde bir acı var lan bir an kurtaramayacağız gibi geliyor ölecek gibi oluyorum dedi.
Şevval buruk bir kahkaha attı ölmeyiz ölmezsin meraklanma dedi.
Onur'un diğer hattı çalıyordu. İzin verirmisin 5 dakika dedi. Kaan arıyordu Kastamonu'dan. Kaan arıyordu aramasına ama Kastamonu'dan değil Konya'dan Konya Ankara Bolu Eskişehir Sinop Düzce Bartın ve Karaman bizim tarafımızda diye sevinçle bağırdı Kaan. Onur:
Gerizekalımısın lan diye çıkıştı. Kaan:
Vallahi hewal bu şehirler hep bizim yanımızdadır lo diye yapmacık bir taklit yaptı Kaan. Onur'un içindeki korku gitmişti sanki çıldırıyordu şimdi. Şevval'in olduğu hatta geçip Şevvale bu haberi verdi. Şevval yeni mi haberin oldu diye güldü. Sen beni sor dedi.