🏈
"Aşkım, kola da alalım, lütfen!"
Harry, sevgilisi Alex ile geldiği Amerikan Futbol maçı için heyecan içinde beklerken, Alex'in elini sıkıca tutup kahverengi gözlerine karşı hafifçe gülümsemişti. Alex'in dudaklarından dökülen pes etmiş biçiminde çıkan nefes, yüzündeki sıkılgan ifadeyi de destekliyordu.
"Tamam."
Harry sevimlice gülümseyip sevgilisinin dudağının tam kenarına ufak, kendince masum bir öpücük kondurdu. Alex bundan etkilenmiş gibi görünmüyordu. Hatta göz ucuyla etrafı gözetlemiş, uyarıcı ve sert bakışlarını Harry'nin parlak, yeşil gözlerine dikmişti. Harry yüzündeki tebessümün düşmesine izin vermeden hafifçe gülümsemeye çalıştı.
"Özür dilerim, arada bir kaçıyor işte."
Alex derin bir nefes verip umursamadan kola almaya yöneldi. Harry de, elindeki sıcaklığını kaybettiği sevgilisinin peşine düşmüştü. Dolgun dudaklarındaki gülümseme neredeyse görünmüyordu.
Harry ve Alex.
Üniversitede iyi bir arkadaş grubunda tanışmış iki uzak arkadaşlardı. Zamanla Harry, Alex'in büyüsüne kapılmış, ona fazlasıyla aşık olmuştu. Her hareketinde ona tutuluyordu, elinde değildi.
Okulda Alex'i tanımayan yoktu. Genç kızların çoğu -kesinlikle hepsi değil- ona hayrandı, tek tük erkekler de ilgi duyar, Alex ise beğendiği -veya onun da dediği gibi, kendi kafa yapısına uyan biriyle- birkaç hafta veya gün takılıp tekrar günlük yaşamına geri dönerdi.
Harry, herkesin gözdesi olmuş bu oğlana feci şekilde kapılmışken, sekiz ay boyunca aynı arkadaş grubunda olsalar bile onun tarafından hep görmezden gelinmişti. Alex'in dikkatini, onun sevgisini, eğlenceli aurası altına girdiği adamın kalbini kazanmak için elinden geleni yapardı.
Ona kekler, kalp şeklindeki şeker hamuruyla süslediği kurabiyeler ve ev yapımı meşrubatlar getirirdi. Fakat bunların hiçbirini tam anlamıyla önemsemeyen Alex, midesine inen lezzetli tatlar sayesinde fazlasıyla memnun hissediyor, arada bir Harry'nin kalbini hızlandırdığını ve onu iyice kendisine aşık ettiğini bilmeden "Teşekkür ederim kıvırcık," diyerek yanağını sıkıyordu.
Harry, Alex ne zaman derde düşse, ne zaman üzülse veya ağlayacak bir omuz arasa, değeri bilinmemesine rağmen veya ertesi gün bir çöp değeri görecek olsa bile ona koşan ilk ve tek kişiydi.
Ve yine günlerden bir gün, bundan tam on bir ay önce, Harry'ye mesaj çeken Alex iyi olmadığından bahsetmiş ve Harry -elbette, yani ne olabilirdi ki- ilk fırsatta kendini onun evinde bulmuştu. Sevgilisinden ayrıldığı için öfkeli olan Alex tüm nefretini Harry'ye aktarırken, Harry öfkeli olmasına dayanamadığı Alex'in yanaklarını tutup, onu sakinleştirebileceğini düşünerek "Seni seviyorum," demiş ve geleceği önemsemeden dudaklarına yapışmıştı.
Alex o an çok şaşırmıştı, fakat Harry'nin güzel bedeni, o anda, onu görmezden geldiği tüm ayları unutturabilecek ve hatta kendisine, onu fark edemediği için aptal diyebileceği kadar farklı görünmüştü. Onu bu zamana kadar nasıl fark edememişti bilmiyordu ama en son hatırladığı şey, o gece Harry'le fazlasıyla yakınlaştığıydı.
Ertesi sabah Harry hiçbir şey yokmuş gibi davranmamıştı. Herkese, ikisinin sevgili olduğu haberini verince arkadaş grupları şaşırsa bile ikisini yabancıya vermedikleri için memnundular. Fakat bir sorun vardı.
Alex bir erkek arkadaş için, özellikle kendi grubundan bir erkekle gerçek bir sevgili olmak için hiç de hazır değildi.
Onun istediği tek şey, o gece Harry'nin, kendisini öfkeden arındırmasına izin vermek ve o geceliğine fark ettiği bedeni kolları arasına alabilmekti. Geri dönüşü olmadığını hissettiği an; arkadaşlarının, bu kararlarını -kendisinden habersizce verilen kararı- çok iyi görmeleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss Cam! | Larry | One-Shot ✔
Cerita PendekHarry hayatının aşkıyla birlikte olduğunu sanıyordu. Ve sonra, ufak bir sakarlık yaptı.