Bölüm 6.

48 10 0
                                    

Sessizce yürüyordum. Neresi olduğunu bilmediğim bir yolda. O kadar çok ara sokağa girmiştim ki yolu kaybettiğime emindim.Umurdamı? Koca bir hayır! Kaybolmak en iyisi. Herşeyden, herkesden uzakta, hiç tanımadığın bir parkta,hiç bilmediğin bir bankta oturup, ismini dahi bilmediğin birine herşeyi anlatmak. Ağlamak hissettiklerini ve hissetmekten korktuklarını anlatmak en iyisi bence. Seni tanıyan,yargılayan kimse yok. Hissettiklerinden dolayı sana deli, kafayı sıyırmış müamelesi yapan kimse yok.Sevdiklerin yok. Sevmediklerin yok....Sevmeye  korktukların yok. O yok. Kimse yok ama yanlızığın var. Aptal iç sesin var. Gözyaşların var. En kötüsü onun hayali var....

Arkadan gelen tanıdık sesle gözyaşlarımı sildim ve silkinerek güçlü görünmeye çalıştım.

"Gülnar??"

"Furkan....."

"Ne arıyorsun burda?"

Burda derken nereyi kasdediyordu? Cidden nereye gelmiştim ben. Bu çınar ağacı yaşlı buruşmuş yarısı kurumuş çınar.Benim deyimimle "buruşuk dede". Buruşuk dede Sevilden sonraki tek sırdaşımdı. Yanı şu anki tek sırdaşım. Bu o park..

"Hiç dolaşıyorum.Sen?" Dedim normal olmaya çalışarak.

"Hiç yapmacık olamıyorsun sakız kafa"

Dediğim gibi eskiden Furkanla iyi arkadaştık. Ama benim ona karşı olan salak hoşlantı hissim bunu yerle bir etmişti. Zaten en iyi arkadaşlıklara aşk denilen boktan hiss son vermez mi? Gelelim sakız kafa konusuna. Bir defasında kantinden böğürtlenli sakız almıştım. İştahla onu çiğnerken Furkan geldi ve sakız istedi. Bir tane verdim ama salak yere düşürdü. Ben bir tanede çıkardım ki yenisini veriyim Furkanda o sırada yerdeki sakızı almak için aşağı eğildi ve kafası elime çarptı. Doğal olarak ikinci sakızda yere düştü. Sonra Furkan pişman olmuş şekilde kafasını kaldırdı ve özür diledi. Ama ben sakızımı daha çok sevdiğim için kızdım ve sinirle ağzımdaki sakızı ona fırlattım.(Çocukluk işte. Gülmeyin!!!!) Çok kızmış olucakki ustüne yapışmış sakızı kopartıp bana fırlattı. Bendeki şansdan sakız gelip saçıma yapıştı. Sonra hoca filan geldi. En son saçımı keserek o sakızı kopardılar. O günden sonra ben ona çirkef (Eğer kavga olmasaydı o yerdeki sakızı alıp ciğneyecekti!) O da bana sakız kafa demeye başladı..

"Niyeymiş o bay çok bilmiş çirkef?

"Şakayı boşverde ne işin var burda. Buruşuk dedenin yanında. Sen çok kırılmış olmasan buraya gelmezsin.Buruşuk dedeye çok önemli şeylerini anlatırsın Gülnar. Ne oldu?"

"Konuşmak istiyormusun gerçekten? Saçma sapağan duygularımı  anlaya bilicekmisin?"

"Kendimi bildim bileli seni tanıyorum.Aramıza biraz mesafe ve zaman girdi ama ben aynı Furkan,sen aynı Gülnarsın. En önemlisi geçmişimiz aynı. Hikayemiz aynı. Anlatmaya başlarsan iyi edersin. Buruşuk dedeyi fazla üzme."

*******************

"İyiki varsın" diye mırıldandıktan sonra oturduğumuz banktan kalktım. Ve devam ettim

"Şimdi gitmeliyim evdekileri biliyorsun. Çok iyi bir dinleyicisin bay Yakışıklı çirkef"

Ayağa kalkarak yanağıma bir öpücük kondurdu ve "sende ne çok dertliymişsin be sakız kafa. Hepside boktan şeyler. Boşvermelisin böyle kıçımın dertlerini. Tamammı? Eski inatçı Gülnarı istiyorum." Dedi. Başımı onaylarmışcasına salladıktan sonra gitmek için arkamı döndüm. Aniden kolumdan tutarak beni kendine döndürdüğünde yüzümüzün çok yakın olduğunu hissettim. Nefesi boynuma çarpıyordu ve bu bende hiç alışık olmadığım hissleri yaşamama neden oluyordu. Karnımdaki karıncalanma beynime doğru hücum ederken terlemeye başlamıştım. Hemen bu durumdan kurtulmalıydım. Bu hiç hayrı alamet değil.

Kenardan İzlediğim HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin