🌈
Yarım saat sonra çıkmam gerekiyordu ama ben daha hazırlanmamıştım. Çalışma masamda oturmuş, çizim yapmaya dalmıştım. Çizemiyor olabilirdim ama kafamı dağıtmak için güzel bir yöntemdi.
Her şey çok hızlı gelişmişti. Burak'la tanışmam, sevgili olmam, beni üzmesi, barışmamız ve daha bir sürü şey. Ama tüm bunlar bana yüz yıl gibi gelmişti. Mutluyken aniden depresyona girmem sonrasında yeniden mutlu olup hayatıma devam etmem.. Gay olduğumu kabullenmemi demiyorum bile.
Kendimi şuan İsak gibi hissediyordum. Burak dışında hiçbir erkekten hoşlanamazdım. Bana çekici gelen tek kişi o'ydu. İsak'a da Even.
"Kuşum, girebilir miyim?"
Elimdeki kalemi masaya bırakıp, "Gel." dedim sakince. Annem kapıyı açar açmaz üzerime atladı ve yanağıma öpücük bırakıp yatağa oturdu.
"Anneciğim, bir şey mi oldu? Bak benimle şimdiye kadar hiç özel hayatınla ilgili konuşmadın. Lütfen benden çekinme ve söyle içindekileri, merak ediyorum. Mesela, şu Burak denen çocukla ne alakan var? Geçen akşam yemeğine bile süslenip gittin."
"Aramızda bir şeyler var, anne. Bunu kabullenir misin kabullenmez misin bilmem ama seviyoruz birbirimizi işte. Söyledim, oldu mu?"
Ellerini çırpıp saçma bir dans yaptı sonra da kafasını olumlu yönde sallayarak çalan kapıyı açmaya gitti. Annemle ilişkimiz buydu işte. Dertleşmemiz bile çok kısa sürerdi. Bu dansı da çoktan kabullendiğinin bir belirtisiydi aslında.
Gülerek masadan kalktım ve gelenin kim olduğuna bakmak için odadan çıktım. Üçü de buradaydı. O kadar mı çok beklettim acaba ya?
"Evet abiciğim. Bir saattir seni aşağıda bekliyoruz. Saat 8'i geçmesin diye erkenden aşağıda toplandık hatta 8 oldu yine gelmedin. Biz de yukarıya çıktık. Allahım, hazırlanmamış bir de. Git üzerini değiştir lan."
Batunun kızmasıyla dudağımı dişledim ve kafamı olumlu yönde salladım. O sırada Burak'a baktım. Bana öpücük atarak duvara yaslandı ve kollarını göğsünde birleştirerek beni izlemeye başladı. Utanıyoruz burda şapşik şey. Ahmet ne mi yapıyor? Annemle mutfağa gitti, her şeyi silip süpürmek için.
Kapıyı kapatıp dolabı açtım ve içinden sarı bir tişört bir de siyah düz bir pantolon aldım. Hava biraz serin olduğu için deri ceketimi de aldım ve hepsini üzerime geçirerek saçıma şekil verdim.
"Gelsene artık!"
Ahmetin ciyaklamasına, "Geldim tamam!" diye cevap verip odadan çıktım. Ayakkabılarımı da giyip anneme el salladım ve dışarı çıktım.
"Taksi çağırdınız mı?"
"Evet, aşağıda bekliyor bizi."
Burak'ın dediği gibi taksi kapının önünde bekliyordu. Burak ben ve Ahmet arka koltuğa, Batuhan ise ön koltuğa geçti ve gideceğimiz club'ın adresini söyledi.
Burak'ın omzuna yatıp yolu izlemeye koyuldum. Elimi okşayıp parmaklarımızı birbirine kenetledi ve saçımı öptü. Bu hissin bu kadar çekici ve huzur verici olması çok güzeldi. Burak beni büyülüyordu sanki. Her şeyiyle, her haliyle beni kendine hayran bırakıyordu.