chapter 1

136 17 62
                                        

Andy

"ANDY!"

birinin beni sarsması ve adımı bağırması ile uyuduğum sıradan kafamı hızlıca kaldırdım. her zaman ki gibi, bana seslenen, beni böylesine korkutan o'ndan başka biri değildi.

rye.

"ilk kez bir dersi kırıp uyuduğunu görüyorum, vay canına!" fazla sesli olmayan bir kahkaha dudaklarından döküldü ve ben uykulu halimle esnerken kısılan gözlerini izledim.

"dün gece uyumadım, o yüzden." diyerek masadaki kitaplarımı toplamak için öne eğildim. ben hamle yapmışken rye beni sırada yana kaydırmak için itekledi. nefesimi dışarı verip ona baktım ama o benden daha atik bir şekilde eşyalarımı üst üste koydu, bana sadece onları sarı sırt çantama yerleştirmek kalmıştı.

o hep böyle bir çocuktu. fazla heyecanlı ve hızlı?

onu tanıyalı iki yıl oluyordu ve bu aslında bizim aramızdaki arkadaşlığın bu kadar güçlü olmasını neredeyse yalanlayabilirdi. onun hakkındaki her şeye sahiptim. favori iç çamaşırından ilk bisiklet kazasına kadar akla gelebilecek en saçma şeyi bile biliyordum.

aramızdaki ilişki farklıydı ve yakınlık fazlaydı. bu sağlıksız bir yakınlıktı.

"neden uyumadın dün gece? ne oldu?" bunu sorarken kucağımdaki çantamı kendisine çekti ve içinden su şişemi çıkarıp kafasına dikti. onu bu tarz şeyler için asla yargılamazdım.

"babam dün gece eve gelmedi." suratına bakmadım.

"bir sebebi var mı?" dudaklarından çektiği şişeyi, ağzını kapatarak tekrar çantama koydu ve çantanın fermuarını çekti.

"bilmiyorum, sadece bir kaç gün önce annem ile kavga ettiğini biliyorum. sanırım kızgın ya da üzgün." ben susunca elini saçlarıma attı ve onları dağıttı.

"boşver onları." sonra sıradan kalktı ve benim de kalkmam için bekledi. okulun son saatiydi ve bu saate kadar uyuduğuma inanamıyordum. genelde bu tarz kaçamakları yapan taraf ben olmazdım. derslerime önem veriyordum, sınavlarımı yüksek tutuyordum. hepsi düzgün bir koleje gidebilmekti. hayatımı kurtarmak istiyordum.

"bugün bize gelmek ister misin? bizimkiler evde olmayacak, biraz da kafanı dağıtmış olursun." sınıftan çıkıyorduk, sırt çantamı tek omzuma astığım sırada o da kolunu boşta kalan omzuma atarken benimle ilgilenmeye çalışıyordu. hep böyle yapardı. mutsuz oluşumu hissediyordu.

"çok istiyorum fakat eve gitmem gerek, en azından kontrol etmek için

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"çok istiyorum fakat eve gitmem gerek, en azından kontrol etmek için." bana ufak bir gülümseme gönderdi ve kafasıyla onayladı. "tamam o zaman..."

ben de ona gülümsedim.

•••

"evet?"

"rye?" sesimin titremesine engel olmaya çalıştım ama ne kadar başarısız oluşumu onun hemen telaşlanmasından anlıyordum.

"andy, bir şey mi oldu?" yatağından kalktığını arkadan gelen sesle anlamıştım, yatağı gıcırdıyordu.

"kapıyı açar mısın?" dedim ve hemen sustum, konuştukça kelimeler boğazıma batacak gibi oluyordu. bir şeyler söylediğini duydum ama o sırada telefonu çoktan kulağımdan çekmiştim. daha sonra ise sırtımı yasladığım kapı açıldı. boşluğa düşecek gibiydim ama çevik ve hızlı kollar beni koltuk altlarımdan kavramıştı. tüm ağırlığımı üzerine yükledi beni yürütürken. ev boştu ve beni direkt olarak koltuğa yönlendirdi.

"andy iyi misin? ne oldu? anlat bana." koltuğa oturduğumda bacaklarımı kendime çektim, kollarımı etrafına dolayıp göz yaşlarımı tutmaktan vazgeçtim. ağladım onun önünde bir bebek gibi.

"babam geri döndü fakat anlam veremediğim bir konu üzerine bağırışmaya başladılar. yüksek sesten ne kadar nefret ettiğimi biliyorsun. b-ben korktum ve evden k-kaçtım. biliyorum hata ettim, orada kalıp onları kontrol etmeliydim fakat gerçekten çok f-fazla korktum." ben konuşurken sessizce bitirmemi bekledi, o sırada da bir eliyle omzumu sıkıyordu ve ben de yüzümdeki ıslaklığı gidermek için sweatimi kullanıyordum. desteğini hissediyordum. yalnız olmadığımı hissediyordum.

"şhh, merak etme, sorun yok. sorun yok tamam mı? evlerimizin arasından 5 blok var sadece, rahat etmezsen birlikte gideriz. şimdi rahatla. uyumak ister misin?" o konuşurken kafamı dizlerime yaslamıştım ve onu öyle izliyordum. hızlı konuştuğu zaman nefes almakta zorlanıyordu, tek dizini de titretiyordu.

"bu gece burada kalabilir miyim?" dedim sadece kısık sesimle. beni duyduğundan emin değildim.

"tabi, hadi gel." ayağa fırladı ve tek elini bana uzattı, ben de bileğinden onu tuttum. beni odasına sürüklemesine izin verdim.

odası her zaman ki gibiydi. düzenli fakat her daim kirli çamaşırları kapının yakınında üst üste annesini beklerdi, bugün de bir farklılık yoktu. onları her seferinde ezerek üzerinden geçerdik. şu an yaptığımız gibi.

"sen benim yatağımda uyu, ben yerde yatarım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"sen benim yatağımda uyu, ben yerde yatarım." yatağının üstüne oturdum ve kolunu tuttum o bir yere gitmeden. "hayır, ben yerde uyurum. her zaman yaptığım şey, biliyorsun."

"bugün iyi ve rahat hissetmeni istiyorum, o yüzden sen benim yatağımda yatıyorsun. bir gün için sana verebilirim." diyerek elini saçlarımda gezdirdi kısacık bir süre için. onu üstelemedim ve dolabından tişörtle şort aldım. o da yere yatağını hazırlıyordu. ben yatağına girdim ve derin nefeslerle kafamı yastığına koydum.

"oldu işte." ona baktım, yatağı hazırlamıştı üzerini çıkarıyordu. onun çıplak uyuduğunu biliyordum o yüzden bir tepki vermedim. sadece baksırıyla kalana kadar soyundu ve yatağa kendini bıraktı.

"biraz sert ama idare eder işte, harika yapmışım." kendi kendine söylendi. dayanamadım. "içim rahat etmedi, yer değiştirelim."

"kapa çeneni, sarışın."

gülümsedim.

__________________

ben napıyorum ya sksnskdnskjs

love again // RandyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin