''Pekala okuduğumuz metinden yola çıkarak işte size bir soru; aşk nedir?''diye sordum kafamı kitaptan kaldırıp sınıfa göz gezdirerek.Öğrencilerimin bu konudan sıkıldığı açıkça belli oluyordu,sabırsızca saate bakanlar,topuklularıyla yere vurup saçlarıyla oynayanlar,sıraya bir şeyler karalayanlar vardı.Öğrencilerim dediğime bakmayın onlardan en az 3-4 yaş büyüğüm.İç çektim ve sorumu yineledim.''Oldukça basit bir soru sorduğumu düşünüyorum,size göre aşk nedir?''
Önde oturanlardan çerçeveli bir gözlük takan ve dersimi dikkatle dinleyen bir çocuk parmağını kaldırdı ve ben de ona söz hakkı verdim.''Bence aşk hormonların bize bir oyunudur.Kitaplardaki destansı aşkları yaşayan çok az kişi var.Birini çıkar gözetmeden sevebilirsen o zaman gerçekten aşık olmuşsun demektir.'' Bunun üzerine sınıftaki ukalalar gülmeye başladı.Oysa çocuk kendince haklıydı.''Güzel nokta.''dedim gülümseyerek ve gülenlerden birini parmağımla gösterip ayağa kalkmasını işaret ettim.''Adın ne?''diye sordum kuru bir sesle.Kız; ''Caitlyn.''dedi.Bu kızın geldiğimden beri derslerimi bölmesine katlanmaya çalışmıştım ama bu bardağı taşıran son damla olmuştu onun için.Birini düşünceleri için yargılamak ha? ''Cuma günü velinle görüşmek istiyorum Caitlyn,her neyse şimdi de sen cevap ver.Aşk nedir?'' Kızın yüzündeki o sinir bozucu sırıtma yok olunca gülümsedim.''Bence aşk diye bir şey yok.''dedi kendinden emin bir ses tonuyla.Ona yerine oturmasını söyledikten sonra oturduğum yerden kalktım ve bir ileri bir geri yürümeye başladım sınıfta.Tüm gözlerin benim üzerimde olduğuna emin olunca konuşmaya başladım.''Aşk vardır.Kesinlikle vardır,kişiseldir ama bunun yanında aşk,dünyadaki en tehlikeli ve en öldürücü duygudur.''dedim ve her birini süzdükten sonra devam ettim.''Cervantes şöyle der;'Aşk denen şey bazen yürür,bazen uçar;bazen koşar birlikte,bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar;üçüncüyü buzdan heykele çevirir,dördüncüyü atar alevlerin içine.Birini yaralar,öldürür ötekini.Aynı anda çakıp sönen bir şimşeğe benzer.Geceleyin saklar şafakta zapt edilecek olan kaleyi;çünkü dayanacak güç yoktur karşısında.''
Karşımdakiler 'Aşkın Meyveleri' olsa da aşkın acımasız yönünden sıkılmış olacaklar ki yine dakikaları saymaya başladılar sabırsızca.Ben de beni dinleyen birkaç kişiyle devam ettim dersime.''Günümüzde aşk bir pazarlama aracı olarak kullanılıyor ve bu da aşkın adını küçültüyor.Gerçek aşk karasevdadır.İnsana tüm o çılgınlıkları yaptıran duygunun adı budur.Karasevda ile aşk farklıdır birbirlerinden.Asıl tehlikeli olan karasevdadır.'' Cümlemi bitirdikten birkaç dakika sonra çalan zil ile öğrenciler kaçarcasına Edebiyat sınıfından çıktılar.Ben de Edebiyat sınıfında kendimle başbaşa kaldım.Söylediklerim bana kendi hikayemi anlatıyordu aslında.
Adım Marissa Antoinette Verdreaux,bana göre aşk ne mi? Bana göre aşk öz kızını aşık olduğu adam için terk edecek kadar büyük ve acımasız bir şey -ki annemin yaptığı tam olarak buydu- Babamı da,annemi de tanımıyorum aslında.Biraz acıklı bir hikayem var.Bunu anlatmayı pek sevmem.Kalbimde bir delikle dünyaya gelmişim.haliyle çok küçük yaşta birçok ameliyata girdim.Ameliyat masraflarını karşılamaya çekinen koruyucu aileler beni evlatlık almadı ve ben de yetimhanede büyüdüm yıllarca.10 yaşımı doldurduğumda yetimhanede gönüllü olarak çalışan Rose Twitchill tarafından evlatlık alındım.Epey iyi bir kadındı ve muhtemelen onunla geçirdiğim günler hayatımın en güzel günleridir.Sevildiğimi ve istendiğimi hissettirmişti bana.Geçim sıkıntısı vardı ama bu önemli değildi.Her güzel şeyin bir sonu vardır ve nitekim 17 yaşıma geldiğimde Rose kalp krizi geçirip hayatını kaybetmişti.Ben ise 1 yıl daha yetimhaneye postalanmıştım ama çalışkandım,istikrarlıydım.Her zaman elimden gelenin en iyisini yaptım.Şimdi ise geçici öğretmenlik yapıyorum,kendime ait bir evim ve külüstür bir arabam var.Peki mutlu muydum? Değildim.Şikayet etme hakkım yoktu çünkü her zaman daha kötüsü vardır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buluttan Hikayeler
ChickLitMarissa Antoinette Verdreaux sıradan bir genç kız olma konusunda pek iyi değildir.Tabi bunda geçmişinin büyük bir katkısı vardır.Tanışacağı bir adam ile kendini daha önce hiç tatmadığı duyguları tadarken bulacak ve kendi düşünceleri ile çelişecektir.