Parmaklarımı Güliz'in saçlarında gezdirirken bile tek düşünebildiğim şey Melisle birlikte olamayışımızdı. Güliz kafasını kaldırıp bana baktığında her şey yolundaymış gibi gülümsedim. "Bence artık bir şeyler yemeliyiz."
Kafamla onu onaylayınca gülümseyerek yataktan hızlıca kalktı. "Çok mu acıktın?"
Gülerek kafasını salladığında ben de aynı şekilde güldüm. Gülüşü çok güzeldi, karanlık bir odada ışık bile olabilirdi ama ne yazık ki benim ışığım olamıyordu. Çünkü ben, internetten tanıdığım manyak bir kıza kalbimi kaptırmıştım. Bunu kabullenmek bile ayrı bir delilikti belki ama gerçek buydu, artık görmezden gelmek istemiyordum. Gerçi, görmezden gelip gelmemem çok da önemli değildi, değişen bir şey yoktu.
Odanın kapısını kapatınca telefonumu elime aldım. Melis'in engelini açıp profilinde gezinmeye başladım. Sadece kendi fotoğrafları vardı, yanındaki erkekle olan fotoğrafını kaldırmıştı. Fiziği çok güzeldi, o çok güzeldi. Güliz'in sesi üzerine telefonu kitleyip yataktan kalktım. "Aslında, yiyecek pek bir şey yokmuş. Dışarı çıkmaya ne dersin?"
Lavaboya giderken, "Fark etmez."
Hazırlanacağına dair bir şeyler söylediğinde ben çoktan yüzümü yıkamak için suyu açmıştım bile.
Dişlerimi de fırçaladıktan sonra odaya döndüğümde Güliz'i elinde telefonla yatakta otururken gördüm. "Hazırlanmamışsın."
Yüzüme baktıktan sonra telefonu bana uzattığında ekranda Melis'in adını gördüm, "yaptığım bütün şeylerden dolayı özür dilerim, seni gerçekten istiyorum ve seviyorum." yazmıştı.
Gözlerimi ekrandan çekip Güliz'e baktım. Gözleri dolmuştu, bomboş bir şekilde bana bakıyordu.
"İstediğin oldu işte." iki elini de açarak yüksek sesle devam etti, "Koşsana Melis'e, gitsene."
Onu böyle görmek üzücüydü. Haksızlık ettiğimi biliyordum ama Güliz'i sevmediğim halde de devam edemezdim. "Ne zamandır konuşuyorsunuz? Beni oyalıyor musun? Bravo kendime de, bunca zaman fark edemedim eğer öyleyse."
"Konuşmuyoruz, engelini yeni açtım." yatağa, yanına oturdum. "Onu seviyorsun yani, dimi? Beraber olacak mısınız yani? Bırakıcak mısın beni?" hıçkırıkları arasında konuşmaya çalışıyordu. Elimi yanağına koyduğumda avucumu öptü, "Lütfen, gitme."
Gitmeyeceğim demek istedim. Çok istedim ama yalan söyleyemezdim. Bu yüzden bir şey söylemedim ama anladığının da farkındaydım.
Telefon çaldığında yanağından elimi çekerek az önce koyduğum yerden telefona uzandım. Güliz'i boşverip odadan çıktığımda çalan telefonu açtım.
"Mesajımı aldın dimi?" umut dolu sesi kulaklarıma dolduğunda vücudumun mutluluktan yandığını hissettim.
"Aldım." nefes alış verişini duyabiliyordum. "Buluşsak daha iyi olur."
"Tabii," hızlıca "Olur, evet, tamam."
Güldüğümde o da kıkırdamıştı, "karnım biraz aç, iyi bir yer seç ve mesaj at ki geliyim."
"Atarım, peki." gülümseyişini hissedebiliyordum. Telefonu kapatıp cebime koydum.
Odaya geri döndüğümde Güliz'in hazırlandığını gördüm. Çantasından gözünü ayırmadan, "Ben gidiyorum."
Boğazımı temizledikten sonra, "Sen bilirsin."
Yüzüme baktığında gerçekten de gözlerindeki o hüznü gördüm. Kendimi çok boktan bir insan gibi hissediyordum ama Melisle olamayacağımızı sanıyordum. Belki hala olamayız ama en azından denememiz gerektiğini biliyordum, denemek için de her şeyi yapacağımı.
Güliz çantasını alıp odadan çıktıktan 20 saniye sonra da dış kapının sertçe kapanma sesi duyuldu. Derin bir nefes aldıktan sonra üstümü giyinme kararı aldım.
MERABA
Bİ DAHAKİ BÖLÜM ANLAYACAĞINIZ ÜZERE BULUŞMA.
GEÇ OLDU AMA GÜÇ OLMADI!!!
EĞER YORUM YAPMAZSANIZ GERÇEKTEN KİTABI BİTİRME KARARI ALCAM, LÜTFEN YORUM YAPIN YA:(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nefret [girlxgirl]
Cerita Pendekmelisakgun: sana bakınca midem bulanıyor ilyadayılmazz: bakma o zaman? melisakgun: bakmadan da olmuyor işte. texting, 250119