Sabah uyandığımda uyandığımda işim her zaman soğuk banyo olmuştur. Yılın hangi günü olursa olsun sabah soğuk akşam da ılık banyo yapardım. Böylelikle sabahları daha iyi uyanır, akşamları daha iyi uyurdum.
Beş dakikalık dakikalık donmanın üzerine saçımı kurutup giyindim. Kahvaltıyı sevmezdim. Ama televizyonu açarken ağzıma bişeyler attım yinede. Çünkü yemesem güçsüz kalıyordum. Ve bu işime hiç yaramıyordu.
Televizyon açıldığında saaten baktım. İle gitmeme daha 2 saat vardı. Demekki boş boş takılabilirdim. Ben kanal kanal gezerken muhabbet kuşum Paşa yemek istercesine ötmeye başladı. Annemin kuşuydu ve babam almıştı ona. Yangından çikarabildikleri tek canlı olsa gerek.Paşa'nın yemek ve su kabını doldurduktan sonra sıkıntı ile iç geçirdim. Televizyonda bir şey yoktu. Yapacağım bir şey de yoktu. Haber vardı çoğunlukla ve ben haberlerden nefret ederdim. Zaten iş yerinde , polis olduğum için haberlerde gösterilen deniz daha fazlasını öğreniyordum. Üstüne bir de haberleri izlemek bana hem bunaltıcı hemde iç karartıcı geliyordu.
Bir kaç dakikalık sıkıkmanın üzerine kalkıp odama geçtim. Madem televizyonda bir şey yoktu bende kitap okurdum. Polisiye aradım rafta. Gözüme en az 10 kere okuduğum bir kitap takıldı. Tam polisiye olmasa da Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi beni büyüleyen bir kitaptı. Sırlarla dolu masonları anlatan bir kitap. Zaten ben yazar olarak bu adamı çok seviyordum. Elimde tüm kitapları vardı.Elime Da Vinci Şifresi'ni alıp yatağa kuruldum. Zaten ezbere bildiğim için rastgele bir sayfa açıp okumaya başladım.
Kadar saat ya da dakika geçti bilmiyorum ama uzun bir süre olduğuna eminim. Bu sırada telefonum çalmaya başladı. Sanki uykudan uyanmış gibi yerimde sıçradım. Kimin aradığına baktım. Arayan polis merkezinden iş arkadaşım Hoseok hyungtu. Açınca telaşlı bir sesle ve hızlı hızlı anlatmaya başladı :-Jimin hemen merkeze gel acil bir durum var. Jeon Jungkook'u ameliyata almışlar. Evinde göğsünden yaralanmış bir şekilde bulunmuş.
-Hyung sen ne diyorsun? Kim yapmış biliyor muyuz?
-Kimin yaptığını henüz bilmiyoruz. Bende hastanedeyim, hemen gel.
-Tamam geliyorum. Hyung...o adam bize lazım. Doktora söyle ellerinden geleni yapsınlar. O adam ölmeyecek babasının yerini söyleyecek bana.
-Tamam Jimin. Şimdi sakin ol. Sadece hastaneye gel.
Telefonu kapattığımda yerimden fırladım. Çok sinirliydim. Ailemin katillerinin yerini bir tek bu adam biliyordu ve şimdi ölümün döşeğindeydi. Eğer ölürse Jeonların izini sonsuza kadar kaybedebilirdim. Ve bu benim işime hiç mi hiç yaramazdı.
Acilen giyindim. Silah kabzasını taktım ama silahımız bulamadım. Her zaman aynı yere koyardım. Nerdeydi ki şimdi bu? Merkezde mi unuttum acaba? Neyse şimdi vaktim yoktu acilen çıkmam gerekiyordu. Boş kabzayı sehpanın üzerine bırakıp motor kaskımı alıp hemen çıktım evden.
Motorum BMV S1000R idi. 3 sene önce almıştım ve gerçekten acil durumlarda kullanıyordum. Çünkü yarış motorundan farksızdı.

Kırk kırk dakikalık yolu on beş dakikada katetmiştim. Motoru bile hiç bu kadar hızlı kullanmamıştım. Ama her şeyin bir ilki vardı değil mi?
Bugüne kadar benle neredeyse hiç normal konuşmamıştı Jungkook. Sorularıma abuk sabuk cevaplar vermekten yada geçiştirmekten başka bişey yapmazdı. Bazen tepem atar sırf başkasına kızdım diye ona çatardım. Bazen vururdum yada hakaret ederdim. Babasını yerini bilmediğini ve babasının aslında umrunda olmadığını söylerdi bana. Nedenini sorduğumda susardı sadece. Ben de sinirlenir daha çok bağırır bilmemesinin olanak olmadığını ona ispatlamaya çalışırdım. Başarısız olurdum çünkü susardı. Bende nefretimi kusup giderdim. Bana hiç bağırmaz alaylar bakardı ve bu beni daha çok sinirlendirirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORBİDDEN LOVE 🔫JİKOOK
Ficção AdolescenteBen Park Jimin. Polisim.Üstlerim tarafından sevinirim, astlarım bana saygı duyar. Bugüne kadar yakalayamadığım suçlu, çözemediğim dosya yok. Tabiki istisnası var. JEON AİLESİ! Her ne kadar bu ailenin silah kaçakçılığı yaptığını bilsem de bunu ka...