17

428 49 18
                                    

Mark o gün yaptığı cesaret dolu davranış için gün boyu arkadaşlarından övgüler almıştı.

"Helal be."

Renjun bügün bunu 368164. defa söylüyordu.

Donghyuck ise kendi arkadaşları tarafından linçleniyordu.

"Niye bize söylemedin lan."

"Ya bi sus tüm gün bunu söyledin be."

"Tamam ya." Jisung şakadan kırılmış gibi yaptığı için hepsi gülmüştü.

🍀

Okul bittiğinde Mark Donghyuck'u evine kadar götürmek için Hyuck'u ikna etmişti. Bu biraz zor olmuştu ama yinede izni kapmıştı. Aslında onu evine götürmeyecekti. Romantik bir planı vardı.

Evden arabasını kapıp hemen okula geldi. Donghyuck Mark'ı beklerken Ten hyungu ile sohbet ediyordu.

Nihayet Mark geldiğinde Hyuck Ten hyunga veda edip sevdiği çocuğun arabasına bindi.

Arabada güzel bir müzik çalıyordu. Galiba Nct'den
I don't need your love'dı. Bu şarkı Hyuck'u nerede olursa olsun rahatlatır ve ona arkadaşlarını hatırlatırdı. Bugünün yorgunluğu ve şarkının rahatlatıcılığı üzerine arabada uyuya kalmıştı. Mark'ta fırsattan istifade ederek onu sahilin kenarındaki sevdiği restoranlardan birine götürdü.

"Hyuck, geldik."

Donghyuck uykusu derin olmadığı için Mark'ın sesine uyanmıştı. Tamam diyip Mark'ı onayladıktan sonra arabadan indiğinde aklı karışmıştı.

"Burası benim evim değil. Yanlış mı getirdin?"

"Bu seferlik affet." Mark çok sevimli gülünce Donghyuck onu kıramamış ve oda gülümsemişti.

Mark sevdiği adamın elinden tutup onunla birlikte restorana girdi. Restoran bu saatlerde normale göre daha boştu. İki kişilik geniş bir masa seçerek oraya oturdular. İkiside yiyecekleri yemekleri seçip sipariş ettikten sonra biraz sohbet etmeye başladılar.

"Şu zamana kadar kaç tane sevgilin oldu?"

"Galiba 13, ama hiç birini gerçekten sevdiğimi düşünmüyorum. Ya senin?"

"Benim 11. Dur, Yuqi dahil 12. Bu arada, Yuqi hakkında ne düşünüyorsun?"

"Duyduğuma göre iyi kızmış ama... Bugün yaptığı biraz saygısızcaydı sanki."

"Bencede. Bu arada Yuqi cidden çok iyi bir kız. Ama pek benim tarzım değildi. Anlayacağın biz farklı dünyaların insanlarıydık."

"Tam demek istediğim şeyi söyledin."

Onlar bu konu hakkında konuşurken yemek siparişleri çoktan gelmişti. Yemeklerini bir çırpıda yiyip dışarı, sahili dolaşmaya çıktılar. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Sahildeki banklardan birine oturduklarında Donghyuck başını Mark'ın omzuna yaslamıştı. Mark'ın başı ise Donghyuck'un başının üzerindeydi. Sahil hava soğuk olduğu için boştu ve MarkHyuck ikilisi dışında sadece bir kaç insan vardı. Dolayısıyla denizdeki dalgaların sesi rahatlıkla duyulabiliyordu.

Birlikte, dalgaların sesi eşliğinde gün batımını izlemek onlar için dünyalara bedeldi.

Abi kitabi okuyan yok ama severek okuyosaniz birazcik vote falan atinda okudugunuzu anliyim boyle bolum atasim gelmiyo

MarkHyuck 🍀 LuckyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin