Jisung*
Okul'un son günüydü. Belkide önümüzdeki 3 ay içinde bu insanları birdaha görmeyecektim. Gerçi arkadaşlarım buluşmadam yakamı bırakmazlardı. Okula hep ilk ben gelirdim çantamı oturma yerlerinin başına yerleştirir oraya kıvrılırdım. Gene orda içimin geçtiği biranda edebiyat hocası bay lee'nin sesini duydum. "Her sabah seni burdan toplamamız normal mi evde hiç uyumuyor musun" dedi şaşkın bir ses tonuyla. Ani sesle gözlerimi açıp mahçupca kalktım "evim okula en uzak ama okula hep ilk ben geliyorum..." dedim. Adam halime gülüp "ben anlayış gösteririm ama diğer hocaların hoş karşıladığını düşünmüyorum bu durumu" dedi. Haksız sayılmazdı. O sırada bay lee'nin yanında görmeyi en son beklediğim insan minho geldi galiba az önceki tüm olayı görmüştü kıkırdadı bana bakıp. Sinirlenmiştim işte tüm bunlar beni buluyor her olan bok bana oluryuodhkwen. Sakinim...
Seungmin yanıma gülerek gelip kolunu bana attığında "okulun son günü bile nasıl bu kadar huysuz olabiliyorsun" dedi. Omuz silktim "ben sabah insanı değilim uykumu bölen her şeyede karşıyım yoksa nasıl bir sevgi yumağı olduğumu biliyorsun" dedim. Seungmin'in gözü bay lee ve yanındaki Minho'ya takılınca. "Günaydın bay lee" dedi. Hocada bakışlarını Minho'dan çekip biz ikimize çevirdi. "Günaydın seungmin ,yanındaki için pek günün aydığı söylenemez ama" diye takıldı. Edebiyat hocamız kafaydı tamam dersi kötüydü ama adam iyiydi. Birde Minho'nun yanında rezil etmeseydi beni...
Sonra ileriden benden daha uykusuz olabilen tek insan changbin geldi. Etrafına bakındı uykulu bir ses tonuyla "benim sarışınım nerde ya" diye söylendi. Seungmin hemen ikimizinde omuzuna vurup "tüm sene erkek peşinde koştunuz okulun son günü bile erkek derdindesiniz ne boş insanlarsınız siz" dedi. Hala gözüm arada önümüzdeki Minho'ya gidiyordu oda arada bana bakınca kafamı yere geri çeviriyordum. Bu sefer arkadan gelen woojin hepimize sarıldı "sonunda bitiyor bu lanet gelin hepinizi öpüceğim". Changbin "biri alsın şunu şurdan olmamış bu" diye söylendi. Woojin "hadi ama hayat güzel okul bitiyor...akşam chan'la randevumuz var" son kısmı içine doğru söylemişti. Bunu duyduğumuz an tabi changbin'le aynı anda nE diye bağırmamız bir seungminin elindeki su şişesini düşürmesi iki olmuştu. O kaos anının sonunda woojin hepimizi susturmuştu. Changbin "bu nasıl oldu" dedi uykusu hemen açılmıştı. Woojin arkadaşlarının tepkilerine güldü "aslında bakarsanız sizin ayarsızlığınız yüzünden beden salonunu temizleme cezası almıştımya oda basket için çalışması gerekiyormuş, çalışmayı bırakıp temizlememe yardım etti sonrada evime kadar yürüdük". Seungmin iç çekti "hala insan olabilen insanlar varmış". Changbin'le birbirimize sırıtıp "yaaaa uwuuu" olduk.
Sonrasında hemen lafa atladım "atalarımız ne der bilirsin basket takımından sevgilin varsa arkadaşlarınada ayarlarsın". Bunun üzerine changbin hemen kafa salladı "şu çocuk hayatında söylediği en mantıklı şeyi söyledi sonuna kadar katılıyorum". Seungmin "tükendim ben bunlardan...ama basket takımı olayı ilgi çekici gibiii" dedi. Zil çaldığında okulun son dersine gidiyorduk. Arkadan olayları dinleyen ve şaşıran minho hariç o hala koridorda duruyordu...
//////////////////////
Özel bölümleri böyle yazmaya karar verdim çünkü jisung'un günlük yaşantısına hiç değinmediğimi fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Time for the moonlight-{minsung}
FanfictionKaranlık hayatım gece gibiydi ama sen ay ışığı oldun Lee Minho...