Hope.

943 37 12
                                    

( 2009/ 18 Haziran/ California, Murrieta.)

'' Jazz? Tanrı aşkına,kafanı camdan çıkarmayı kes! '' Sıkıntıyla nefes verdim. Onu dinlemeyerek kafamı camdan çıkarmaya devam ettim. Bağırıyor,şarkı söylüyordum. Öylesine rahatlatıcı bir şeydi ki benim için.

'' Bir kere beni dinlesen bir yerin eksilmeyecek,biliyorsun değil mi? Hem araba kullanıp, hem de haritaya bakmak çok zor! Bir de sana laf yetiştiriyorum! 13 yaşına geldin ve şu hale bak! '' Ofladım. Kafamı camdan çıkarıp,sordum.

'' Ne olmuş yani 13 yaşıma geldiysem? Kafamı camdan çıkaramaz mıyım? '' Kafasını yukarıya kaldırıp, Tanrı'dan yardım ister gibi dudakları oynattı.

'' O anlamada söylemediğimi ikimizde biliyoruz. '' Omuz silktim. Kafamı cama yeniden sokup,

'' Umrumda değil. '' dedim.

'' İyi. Eğer kafan bir ağaca çarpıp parçalara ayrılırsa,benimde umrumda olmayacak. ''

'' Çok fazla konuşuyorsun. '' Güldü.

'' Farkındayım. '' Kafamı biraz daha camdan çıkarıp yerime oturdum. Cebimden telefonumu çıkarıp, Nora'ya mesaj attım.

'' Varmak üzereyiz. Senden ayrılmak çok üzücü. -J x. '' Birkaç dakika sonra cevap geldi.

'' Benim için de öyle.Seni özleyeceğim küçük cadı. -N x. '' Kıkırdadım. Yaklaşık 15 dakika mesajlaştık. Ablamın küfürlerini duyarken kafamı telefondan kaldırdım. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

Karşımızda kocaman bir kum yığını vardı. Yolu kaplayan büyük bir yığın.

'' Tanrı aşkına,frene bassana! '' diye bağırdım.

'' Frenler tutmuyor! ''

Nefesim kesildi. Araba kum yığınına ilerlerken,Casey direksiyonu sağa kırdı.

Araba sağdaki bariyerleri parçaladığında,bizim uçurumadan yuvalanmamız kaçınılmazdı.

_________

Baş ağrısıyla gözlerimi araladım. Etraf bulanık gözüktüğünden,göz kapaklarımı birkaç kez kırpıştırdım. Beyaz tavan. Hijyenik sabun kokusu. Hastane.

Kafamı yukarıya kaldırıp,koluma doğru akan damla damla seruma baktım.Casey'e döndüğümde, gözlerimi yeniden kırpıştırdım. Kolundaki alçı ve dudağındaki,kaşındaki,gözünün altındaki yaralarla pek de iyi gözüktüğü söylenemezdi. Yüzü tavana bakıyordu ve gözünden yaşlar süzülüyordu.

'' C-Casey? '' Kafasını bana çevirmeye çalıştı,fakat boynundaki boyunluk buna engel oluyordu.

'' Jasmine... Uyanmışsın.''

'' Ayağa kalkmak istiyorum. Bana yardımcı olur musun? '' Gözlerini kapadı ve yüzünü buruşturdu. Ağzından bir hıçkırık koptu. Kaşlarımı çattım.

'' Ne oluyor? '' Cevap vermedi ve hıçkırmaya devam etti.

'' Sana ne oluyor dedim! '' diye bağırdım,sesimi yükseltebildiğim kadar.

'' B-bunu... Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. '' Sinir kat sayım git gide artmaya başlamıştı.

'' Söyle şunu artık! '' Doğrulmaya çalıştı. Biraz zorlansada kalkmayı başardı.

'' Jasmine... Yürüyemeyebilirsin. '' Duyduğum şey ile biraz duraksadım ve kahkaha atmaya başladım.

'' Ne? '' Kahkahalarım arasından zorla konuştum. Kahkahalarımı durdurduğumda,aslında bu konunun fazlasıyla ciddi olduğunu kavradım.

'' Sen...ciddisin. '' Gözlerini kapayıp kafasını salladı. Olduğum yerde doğrulmaya çalıştım. Soldaki yatağın demirlerine tutundum ve kalkmayı başardım. Ayaklarımı kıpırdatmaya çalışıyordum. Bir parmağımı oynatmaya. Ama yapamıyordum. 10 dakikaya yakın bir süre uğraşmıştım.

Olmuyordu,bacaklarım kıpırdamıyordu.

Sinirlenerek bacaklarıma yumruklar indirmeye başladım. Fazlasıyla sert yumruklar indirmeme rağmen, gram canım acımıyordu. Hissetmiyordum.

Kafamı baldırlarıma koydum ve hıçkırmaya başladım.

Göz yaşlarım çıplak baldırlarıma düşüyordu. Kafamı kaldırıp kıpırdatamadığım bacaklarıma baktım bir süre. Yüzümü ablama çevirip,titrek sesimle konuşmaya çalıştım.

'' Y-Yürüyemiyorum... ''

(Merhabalaar! Asrın hikayemi silip,bana kızdığınızı biliyorum. Ve aramızda FanFiction sevenler için, aynı kurgudan bir tanede FF yazdım. Güzel gider umarım.

Şuan bu bölümü okuduğunuz için sizlere teşekkür ediyor, bir sonraki bölümü yazmaya koyuluyorum.

Umarım görüşürüz.

-Buse Betül.)

HOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin