İlk Karşılaşma

26 4 0
                                    

Kim olduğum kocaman meçhul bir hikayeydi. Herkes kendine özgü bir hayata acılara boyun eğebilir miydi? Kendimi iyi hissetmek için şiir felan yazıyorum. Romanım da yakında piyasa da kütüphane de yerlerini alacak gibi görünüyordu. Kalbim de ki arazı okuyacalara hissettirmek benim için bir tutkuydu. Kendime ait bir Özel Eğitim Merkezim var ve özel eğitime gerekli öğrencilere yardımcı oluyoruz. Ben daha çok otizmli özel eğitime gerekli öğrenciler ile ilgileniyorum. Benim biri karanlık, biri beyaz yanım var. Her yanımında kendine has tarzı yerden yere vuruyordu. Sahi bu gece uyku tutmadığı için hayatımın bambaşka iki yanını düşünüyordum. Yağmur salonum da ki cam pencereden görünüyordu. Elimde sigara ve teras da oturarak gün doğumunu harikulade yansımasını seyrediyordum. Elimde kahve de vardı. Kokusu bana iyi geliyordu. Elimde ki, Suç ve Ceza romanını okuyorum. Ve bazı kalbime dokunan yerlerin altını görünmez kalem ile çiziyordum. Ağlatan araz hisleri de fosforlu siyah kalem ile çiziyordum. Benim hiç kimsem yoktu. Ancak yine kayıp bir giz saklı kaldı. Bildiğim kadarıyla bizim evi, mafya basıyor, sonra da ailemi öldürüyordu. Beni de babam evin kütüphanenin orada ki elimde ki Suç ve Ceza romanının bir yerine dokunarak kütüphane biraz açılınca bir kapı çıkıyordu. Yüz tarama şifresini de yapınca kapı açıldı. İçeri de bir kaç fotoğraf ve kırmızı kalem ile bazıların da çarpı vardı. Babam beni bırakarak çıkıp gidiyordu. Elime de bir Suç ve Ceza romanını bırakıp şifresini gösterdi. Beni gizli servis odasında bırakarak çıktı. Kapı da arkamdan kapandı. Bir kaç dakika sonra da evde her ne kadar ses yalıtımı olsa da silah sesleri duyuldu. Buradan beni en yakın arkadaşım Maral kurtardı. Maral benden biraz büyük olduğu için her şeyi birlikte planlıyorduk. Ailem öldü. Maral benim karanlık da ki bana yol gösteren dolunayımdı. Sonra anladık ki, burada bulunan herkes birer suç çetesiydi. Suç ve Ceza romanın da altı çizilen görünmez kalemle yerler bize izleyeceğimiz yolları anlatıyordu. Burada ki her şey çok etkili teknoloji ile tasarlanmış silahlar, bir de tuzaklar vardı. Çok ince detaylar bulunuyordu. Kendimden ödün vermeden herkes hak ettiği hayatı, yaşayacaktı. Söylediğim oda da bazı yerlere açılan gizli geçitler vardı. Bugün de gece için hazırlık yapıyordum. Kızıl saçlarım omzuma kadar dökülüyordu. Mavi gözlerimi kırpıştırdım.  Üstüme de siyah bir tişört giydim. Altıma da siyah bir şort geçirdim. Bu gece ki kafes dövüşü için hazırlık yapıyordum. Artık ring de Melinay Luna değil de,
ring de ki adım da Dolunaydı. Çok karanlık görünüyordum. Ring de bu gece saatlerinde Karan Tuna ile dövüşecektim. O da, fotoğraflar da üstünde çarpı olan adamlardan biriydi. Evden çıkarken Maral da dinleme cihazını Box eldiveninin içine yerleştirdi. Ben de gülümsedim. Adamı yendikten sonra giyinmek içinde bir el çantasına kendi elbiselerimi koydum. Maral'a sarıldım. Evden çıktığım da Yamaha motorsikletime bindim. Kaskımı taktım. Çok hızlı kullanıyordum. Konum da ki karanlık bir sokağa girdim. Yamaha motoru park edip indim. Bir kaç ıssız sokaktan geçtim. Alt katta bir depoya girdim. En alt kısmında bir ring yeri için harita vardı. Takip ettiğim de adımı dövüş için zaten Maral önceden yazdırdı. İçeri girdiğim de Araz Karan ile dövüşmek için bekledim. Saçlarımı kapatması için siyah bere taktım. Zaten  erkeksi giydim. Sıra bana geldiğinde ringe cool ve karanlık bir giriş yaptım. Karan da saçlarını savurarak girdi. Dövüş için ring kafesleri kapandı. Bana sıkı bir sol kroşe attı. Gerçekten çok sıkıydı. Dudağım kanıyordu. Ben de yumruk attım. Bir kaç adım sendeledi. Bir tekme attığın da elimde box eldiveninin içinde ki cihaz kırıldı. Elim kanıyordu ama belli etmedim. Kafes açıldı. Kazandım. Kanayan elimle bir yumruk aynı anda uçan tekme de attım. Bir daha kalkamadı. Elim hala kanıyordu. Ring kafesleri açıldı buradan çıktım. Sonra box eldivenini çıkarıp yere attım. Gerçekten dikiş atılması gerekiyordu. Ringten çıkarken beremi de yere attım. Saçlarım açıldı. Giyindiğim kapının önüne geldim. Kapıdan içeri girdiğim de bayıldım.


... ... ...


-KARAN TUNA-


Kafes dövüşünde ilk defa yenildim. Ve bayıldım. Karşım da ki adam gerçekten iyiydi. Beni kafes açıldığında ringten destek vererek adamlarım çıkardı. Gidip ben de üstüme beyaz bir tişört, siyah eşofman giydim. Adama bakmak için çıktım. Odasının kapısı aralıklıydı. Kapı da adamın elbiseleriyle kanlar için de uzanan çok duru güzelliği olan bir kız vardı. Ne yani beni bu kadın mı yendi? Beyaz tişörtümü çıkardım. Kanayan bileğine sardım. Saçları yüzünü kapatıyordu. Saçlarını kenara çektim. Bu kız oydu. Yıllardır aradığımız kadın kollarımın arasındaydı. Elime yerde ki çantasını aldım. Kucağımda da Melinay Luna vardı. Bir an afalladım. Kendimi toparladığım da çıktım. Arabamın kapısını açtım. Melinay'ı yanımda ki koltuğu geri iterek yatırdım. Arabayı sürdüğüm de baygın olarak uzanan Melinay'a bakıyordum. Eli kötü görünüyordu. Arabayı çok hızlı kullanıyorum. Karavana geldiğimiz de arabayı park ettim. Melinay'ı kucağıma alır almaz karavanıma taşıdım. İçeriye taşıdığım anda burada ki masanın üzerine Melinay'ı usul usul bıraktım. İlk yardım çantasımı aldım. İçinden pansuman için gerekli malzemeleri çıkardım. Her seferinde aldığım darbeleri kendim pansuman ederdim. Elinde ki, kanlı beyaz tişörtümü çıkardım. Canını yakmadan dikiş atmaya başladım. Bir kaç krem sürdüm. Eline sargı bezini acıtmadan sardım. Biraz yara için bant sardım. Kendime çok pansuman yaptığım için bu alan da fena değildim. Melinay'ın bileğine dikkat ederek masadan kaldırdım. Karavana tutturulmuş hamağa uzandığımızda Melinay'ı da hamak da kollarımın arasındaydı. Saçlarına dokunmaya kıyamıyorum. Bu kadının naif dokunuşlarıyla, nasıl  karanlık bir yanı olabilir ki? Kendi kendine kıpırdanarak, gözünden düşen yaş ile Melinay uyandı.

... ... ...


-MELİNAY LUNA-


Kendi kendime kıpırdanarak, gözümden düşen yaş ile, burnumun ucunda ki erkeksi ve etkileyici kokuyla uyandım. Kalktığım da bileğim de ki acıyla dişlerimi sıktım. Buradan güzel bir Marmaris manzarası görünüyordu. Yanıma derin nefes alıp nerde olduğumu anlamak için baktım. Gün batımıydı. Karşım da ki adam Karan Tuna'ydı. Bir anda hamaktan atladım. O da hamaktan atladı. Gidip uçurumdan ucunda durdum. Karan da yanımda durdu. Ben Marmaris'in mucize güzelliğini izliyordum. Karan da benim duru çekiciğiliğimi izlerken, elbisem rüzgarın esintisine meydan okuyordu. O esna da bahar yağmuru çise çise bizi ıslattı. İlk defa yağmur
Me-Kar'a romantizm katıyordu. Edindiğim bilgilere göre Karan'ın adamlarına verdiği direktifle eyleme geçirdi.  Ailem bunları hak etmedi. Gözüme baktığımda siyah lens düştü ve esas rengini aldı. Karan ailemin katiliydi. Yağmur çile çile Marmaris'in sularında kayboldu. Saçlarım ıslak ıslaktı. Gün Batımı kendini karanlığa teslim ediyordu. Karan bana kaçamak bakışlar atıyordu. Sessiz bir tınıyla fısıldadım.


"Karan Tuna. Sen bir katilsin, bir daha sakın karşıma çıkmaya yeltenme."

Karan da kendi gelgitleriyle anlatmak istemese de hazanını bana yansıtmak istemedi. Yine ses tonunu Karan'ı ele veriyordu.

"Evet, Luna ailesinin ölümünü ben planladım. Anne'in çocuğu olmuyordu. Baban da Maral Hanım'ı sarhoş ederek birlikte oldu. Sen küçük kadının, küçük kızısın. Bu olayın benimle ilgili kısmı Maral Hanım, benim teyzem. Luna ailesi yaşadığı her şeyi hak etti. Maral, senin yanında olan ve sana bunları anlatamayan kadın, bizi de bir araya getirmek adına planını devreye geçirdi. Seni teyzem istemedi. Söyleyemedi. Babanı iyi hatırlamanı istedi. Ben sessiz kalamadım, istesem de kalamazdım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 07, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlık AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin